GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
6 Ekim 2020 Salı

Merkel’in işleri…

Yüz yıl önce Teşkilat-ı Mahsusaelemanı olarak Almanya’ya giden Mehmet Akif, Almanları ve çalışma hayatını, iş disiplinini ve verimliliğini yakından gözlemlemiş, İstanbul’a döndüğünde izlenimlerini anlatırken şu tespitte bulunmuştur:

“İşleri dinimiz; dinleri işimiz olmuş!”

***

Mezhep, tarikat ve cemaat taassubunun…

Kur’an’la bağları çok zaman önce kopmuş kitapların…

Yüz yıllardır yeni bir ilmin keşfedilmediği Âlem-i İslam’da hakikat namına Kur’an’dan başka kaynağın kalmadığı… tespitini yapan M.Akif, gerçeği en yalın haliyle bu cümlesinde anlatmıştır:

“Dinimiz işleri; dinleri işimiz olmuş!”

***

Bütün cephelerde yenilen…

Girdiği her savaşta bozguna uğrayan…

Sürekli toprak kaybeden…

Karnını aç sefil ancak dış borç desteği ile doyuran Osmanlı milleti derin kaygılara kapılmıştı.

Müslümanların yaşadığı devletler ya işgal edilmişti ya da işgalleri an meselesiydi.

İran şahlığı İngiltere ile Rusya arasında tercihe mecbur kaldığı günlerde bizdeki endişe, acaba Osmanlı sömürgecilerin eline geçer mi?

Ya da hangi devletin mandası olur?

Tartışma bu yöndeydi.

***

Dokuz cephenin sekizinde, sıkı sansüre rağmen bozgun haberleri alan millet, o günlerde Osmanlı’nın kurtuluşuna inananların sayısı çok azdı.

Milli Mücadele öncesi durum aşağı yukarı böyleydi.

Bu koşullarda M.Akif hamaset nutukları atacağı yerde, cephelerde ölmeye razı lakin çalışmayı sevmeyen milletin hoşlanmayacağı bir tespitte bulunmuştu:

“Dinimiz gavurların işleri; gavurlukları da işimiz olmuş” demek istiyordu.

***

M.Akif’in,Müslüman Doğu ile Hıristiyan Batı arasındaki medeniyet farkı tespitini anlamayan cahiller Mısır’a, Suriye’ye ve Beyrut’a gidişini de anlayamadılar.

M.Akif’in,Mustafa Kemal Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve inkılaplara karşı yürütülen muhalif hareketlerin hiçbirine katılmayışına ise hiç anlam veremediler.

M.Akif’i anlamayanlar nasıl olduysa artık Kadir Mısıroğlu’nun tarihçi olduğunu keskin bir zekâ ile kavradılar.

Belge uydurma konusundamaharetli olan Mısıroğlu’nun tarihçiliğini anladılar da onun,takibata uğradığı sırada Londra’ya kaçıp neden İngiliz gizli servisinesığındığına ilişkin bir soru bile sormadılar.

***

Aradan yüz yıl geçti. M.Akif’in o yıllarda gördüğü gerçeği bizler bugün bile göremedik.

Dinimiz Merkel’in işi; gavurluğu ise Âlem-i İslam’ın işi olmuş!

Askerlik yaptıklarını bile bilemediğimiz nice vatan evladı, gün boyu dokuz cephede kimlerin vatansever kimlerin de hain olduğunu soruşturupduruyorlar.

Yalan uydurmaktan yorulmayankahramanlar, sürekli yükseğin de yükseği teknoloji haberleri uydurarak bizleri bir şeylere inandırmaya çalışıyorlar amma neye?

O kadar çok yalana inandık ki kendimizden bile şüphe eder olduk.