GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
27 Haziran 2020 Cumartesi

Maskeli Corona mezunları

Bu hafta sonu benim oğlumun da dâhil olduğu 2.5 milyon GENÇ üniversite sınavına girecek.

“Şimdi ne olacak? Gelecek gelecek mi?” sorularının cevapsız kaldığı bu beklenmedik ve hala düşündükçe bir bilim kurgu filmi gibi gelen Dünya krizinde çocuklar gelecekleri için ter dökecekler…

Geçen hafta aynı kaygıyı Lise Belirleme Sınavlarına giren çocuklar yaşadı. Mart’tan beri tam olarak “ne yaşadıklarını algılamadan” evlere hapsoldular. Önceleri bazılarının okula gitmemek canına minnetti. Ama gün geçtikçe okulun sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda iyi vakit geçirdikleri, öğrenirken eğlendikleri, kendilerini ifade edebildikleri, kırk dakika sabır gösterip on dakika da olsa dar bahçelerinde koşturabildikleri, arkadaşlarıyla doyasıya birlikte oldukları, birçok hobilerini gerçekleştirebildikleri bir yer olduğunu idrak ettiler. Ne uzaktan eğitim ne de uzaktan iletişim onları mutlu etti.

Bu çocukların hareketten, güneşten ve “çocukça hovardalıklardan” yoksunluğu birer yetişkin oldukları zamanı nasıl etkileyecek hiç düşündünüz mü?

Üniversiteye hazırlananlar bu ev hapsini ciddi bir avantaj olarak gördüler. Eve kapanmaya ve ölümüne ders çalışmaya kendilerini geçen yazdan hazırlamaya başlamışlardı. Bol bol test çözdüler. Uzaktan ders aldılar. Bildiklerini tekrarladılar. Bilmediklerini anlamaya çalıştılar. Sınavları bir ileri bir geri alındı. Yetişmeyecek kaygıları bazı konuların sınavda muaf tutulması ile giderildi. Çocukluktan ergenliğe birlikte geçtikleri kardeş saydıkları dostlarına hasretlerini uzaktan iletişim ile mümkün mertebe gidermeye çalıştılar.

Ama tünelin ucunda hep bir ışık hayali ile…

Lise son mutlu son…

Üniversite, “18 yaş özgürlüğü”, ehliyet, yetişkinliğe ilk adım,  istedikleri başlangıç bu muydu?

Lisedeki son günleri hayal ettikleri gibi olmadı. Mezuniyetleri iptal oldu. Köklü liselerin şaşalı kep törenleri, okulun en iyi, en başarılı, en kral öğrencilerini velilerin ve binlerce konuğun önünde onurlandırma seremonileri çevrimiçi olunca gözyaşları, sevinç ve mutluluk çığlıkları eksik kaldı. Fotoğrafları ile tek tek ekranlara gelen çocuklar; yüzyıllardır sürdürülen kep fırlatma işini “pandeminin ilk mezunları” olarak gerçekleştiremedi.

Ebeveynlerin çocukları ile birlikte boy gösterdikleri geleneksel Mezuniyet Baloları da iptal oldu. Özellikle kız öğrencilerin çok özendiği, abiyede sınırların epeyce zorlandığı ama çocuklarımızın şık ve elit görünümlerine ilk defa tanık olduğumuz o ilk mürüvvetleri “balolar” gerçekleşmeyecek çok uzak bir hayal artık.

Hayatlarına hangi şehirde, hangi ülkede devam edecekleri,

Hangi okulda olacakları, hangi meslekten nasıl para kazanacakları kocaman bir muamma…

Bu belirsizliği bu hafta sonu yüzlerindeki kaygıyı saklayan bir maske ile bir sınavla ortadan kaldırmaya çalışacaklar Pandemi Mezunları.

Kim ne derse desin bu salgın en çok onları etkiledi. Geçiş dönemleri zaten son derece belirsiz bir dönemde tüm insanlığı aynı anda belirsizliğe iten ikinci bir bilinmeyen girdi hayatlarına.

İki bilinmeyenli bir denklemin verdiği huzursuzlukla bu hafta sonu zorlu bir mücadele onları bekliyor.

2020 Mezunları moralinizi sakın bozmayın!

Hayatın ne kadar “sürprizlerle dolu ve acımasız” olduğunu sizler bizden çok daha önce öğrenmiş oldunuz…

İleride lideri olacağınız şirket, holding, belediye, parti, ülke ne olursa olsun pandemi döneminde yaşadıklarınızla ve kendinize bu dönem kattıklarınızla çok fark yaratacağınıza emin olun.

İmkânsız yoktur sadece zaman alır, olsun varsın bir dönem bir ay bir sene kayıp…

Kayıplarınıza değil, o zamansal kayıplarınızı nasıl doldurduğunuza bakın…Yeni bir dil öğrenin, kodlamayı anlayın, sanat tarihi okuyun, yeni bir konu hakkında beceri edinin. Servis sektöründe iş bulmaya çalışın, sosyal hizmet gönüllüsü olup yardıma ihtiyacı olanlara el verin. Sizden küçüklere ders verin.

Zevkle takip ettiğim ve tüm gençlere dinlemesini tavsiye ettiğim Amerikalı Yazar ve motivasyon konuşmacısı Simon Sinek’in bir kuramı var.

ALTIN ÇEMBER

Bu çember dıştan içe doğru “ne-nasıl-neden” sorularından oluşuyor.

Ne sorusu en kolayıdır.  Herkesin yanıtını bildiği bir sorudur. Nesneldir.

Nasıl sorusu biraz daha tekniktir. Bir şeyin neden daha iyi ve daha önemli olduğunu anlatır. İşin “nasıl” yapıldığı birçok insan için karar verme sürecindeki en önemli belirleyicidir.

NEDEN sorusunun yanıtı ise en zorudur. Genelde bilinçli cevaplanmaz.

Aslında insanın “kendine en çok sorması” gereken soru budur.

İnsanlar “ne” yaptığınızla değil “NEDEN” yaptığınızla ilgilenir. Bu yüzden dıştan içe önerir Simon Sinek.

“Para kazanmak için” cevabı çok yüzeyseldir. His, duygu, azim, o noktaya nasıl vardığınızın hikâyesini ve iç dünyanı yansıtmaz. Çemberin üzerinden cevabı bulana kadar birkaç kez çizerek geçmek lazım.

Bunun için:

Önce neden sorusunu sorun kendinize…

Sonra nasıl yapacağınızı…

Ve en son NE YAPACAĞINIZA karar verin!

Nedenlerinizi çoğaltın, geleceğiniz çok daha net görünecek emin olun.

BOL şans PANDEMİ Mezunları (Class’of 2020)

Şarkı önerisi : Nasılsın? İyi misin? – Evren Can Gündüz