GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
3 Eylül 2021 Cuma

Laiklik en kıymetli değerimizdir

Laiklik veya laisizm (Fransizca laïcité), devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan ilke olarak açıklanmaktadır. İngilizcede ise “secularity” denen, din ve devlet işlerinin ayrı tutulması anlamına gelen yönetim şekli olarak adlandırılmaktadır. Latince “çağ” anlamına gelen "saeculum" sözcüğü kaynağıdır. Sekülerizm dilimize lâiklik, çağdaşlaşma veya dünyevileşme olarak üç farklı terimle geçmiştir. Bu kavramlar, her iki biçimde de cismi/somut ve bilimsel olan ile soyut ve dinsel olanın birbirine karıştırılmamasına işaret etmektedir.

Laik kelimesi Yunanca laos ismi ve laikos sıfatından gelir. Laos, halk, kalabalık, kitle anlamına gelmektedir ve zıddı kleros olarak ifade edilir. Laikos, halka ait, ruhban olmayan, laicus, dinsel olmayan demektir. Lâiklik, Osmanlı döneminde ülkemizin hayatına girmeye başlamış, Ziya Gökalp'in Lâ-dinî (dinsel olmayan), Ahmet İzzet Paşa’nın'nın la-ruhbanî sözleriyle dilimize girmiş, bir süre kullanılan lâyisizm deyişi daha sonra lâiklik kelimesine dönüşmüştür.

Zamanla laik sözcüğü, felsefi, hukuki ve siyasal çerçevede genişleyerek din ile devlet ilişkilerine ait bir tarzı ifade etmeye başlamıştır. İngilizcede, papazdan başka bütün halka “lay, laity” denir ve “laic, secular” kelimeleri de din/devlet ayrımına işaret eder. Latince saecularis'ten gelen secular, özellikle İngiltere ve Almanya’da kullanılan  sözcüklerdir.

Siyasi anlamda siyasi gücün dini güçten ayrılması olarak açıklanır. Teokratik yani din insanlarının gücüyle yönetilen devletten halkın yönetimi olan demokrasiye geçerken devlet otoritesiyle din otoritesi sınırlandırılmış, laiklik klasik demokrasinin temel taşı olmuştur. Bu kavram, çağdaşlaşma ve insan hakları gibi bazı diğer kavramlarla da bağlantılı görülür.

Hukuki olarak devlet ile din işlerinin ayrılması, şeriat kanunları yerine medeni kanunun geçerli olmasıdır. Devlet, bir dine inanıp inanmama durumunu kişinin özeli sayar ve fertlerin her türlü dini serbestliklerini kabul eder. Devlet bütün dinlere eşit mesafede durur ve hiçbir şekilde dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale etmez. Bununla birlikte din adına devlet düzenini bozacak davranışları önlemekle de yükümlüdür.

Atamıza göre lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir. Yüzüncü yılına yaklaşan Cumhuriyetimiz laik bir Cumhuriyettir, nüfusumuzun büyük çoğunluğu inançlı kişilerdir, hepimiz dini günlerde ve bir acımız, sıkıntımız olduğunda Rabbimize sığınırız, duamızı yapar, kurbanımızı keser, fitremizi verir, orucumuzu tutarız ancak yaşam biçimimizde laiklik olmazsa olmazımız, çağdaşlığımız, tüm Müslüman dünyaya örnek duruşumuzdur.

Laiklik bu ülkenin büyük çoğunluğunun olmazsa olmazı, en kıymetli değeridir. Bir araştırma yapsanız nüfusun %95 veya daha fazlası İran, Suudi Arabistan veya Afganistan rejimlerine benzer bir rejimde yaşamak istemez. Bu alanda halkı gereksiz huzursuz etmek, toplumu germek, ayrıştırmak bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Hassasiyetlere dikkat etmek, örneğin başörtüsü gibi kişisel tercihlere saygı göstermek, huzur kaçırmamak ama aynı zamanda örneğin bira içen gençler gibi kişisel tercihlere de saldırmadan saygı göstermek ülkemizin selameti, huzur, barış içinde yaşamamız açısından çok önemlidir.