GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
21 Ağustos 2021 Cumartesi

Kusura bakma kaygım bozuk...

Şarkı Önerisi : Mazeretim Var Asabiyim Ben – MFÖ

Ne yazın sapsarı güneşi, ne kumun sıcaklığı, ne gökyüzünün mavisi ne de denizin tuzu.

Yazın umarsız ve aman sende halleri yok üzerimde.

Sabah sporun akşam rakının tadı yok.

Sofraların kalabalığı, yemeklerin lezzeti, kahkahaların çınlaması yok.

Cüzdanın bereketi, şeftalinin suyu, vişnenin ekşisi, karpuzun çekirdeği yok.

Tadımız tuzumuz yok işte, kusura bakmayın kaygımız bozuk…

Boş laflara karnımız tok, gülmeye konuşmaya halimiz yok. Gülmüyor yüzümüz, yandı yüreğimiz zor oldu be hayat ama geçim derdimiz ama yanan yıkılan değerlerimiz.

Bütün kaygıların hakkından gelen “hayırlısı” bile içimize su serpmiyor. Beterin beteri var diye halimize şükrederken her geçen günle daha beterini bizzat yaşıyoruz sanki…

 “İnsanlık bir damla kan bin endişe” sözleriyle yaşadığı dönemin kaygı duygusunu tanımlayan Şirazi bu yüzyılda yaşadıklarımıza hangi sayıyı yakıştırırdı acaba?

“Boş laf bunlar hepsi bahane

Hâlim ne kötü ne şahane

Nedir bu böyle aynı hikâye?

Suç kimde, neden böyle?”

Kaygılarımızla başa çıkmak için ne yapmak lazım? Belki terapi belki anti-depresan belki psikiyatrist koltuğu belki sevdiğin birinin kucağı. Derin bir nefes, ılık bir banyo, sakin bir müzik, oyalayan bir uğraş veya E) şıkkı bunları hepsi…

Böyle zamanlarda kontrolü elime almak istemem otomobili kendim kullanmak istememle aynı duygu. Beni benden daha iyi kim tanıyabilir?

Hatalarım, duygularım, hezeyanlarım, depresyonum, isyanım, kavgam, sevdam hepsini bir bir yaşayan benim, dağılan benim, kaybolan benim üstesinden de gelebilirim…

Yaşadıklarımdan öğrendiğim çok şey var. Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Hiçbir şey beni kaygılarım kadar kötü hissettiremez. Kaygılarımın sahibi bensem onları kendimden uzaklaştırmak da benim görevim. Düşüncelerimi kontrol edebildiğimde kaygılarımın yersiz olduğunu yavaş yavaş idrak edebilirim.

Sakinleşmemin en önemli yolu nefesimdir. Beşe kadar sayarak ciğerlerime doldurduğum yaşamımın en önemli kanıtı ve hediyesi nefesime odaklandığımda vücudumdaki strese bağlı fiziksel değişimleri de yönetebilirim. Kalbimin ritmine kulak verip benim için daha yavaş atmasını isteyebilirim.

Güzel kokular beni hep rahatlatır. Bitkilerin kabuk, yaprak, meyve, çiçek, tohum, sap, kök gibi farklı bölümlerinden elde edilen, ruh, beden, zihin dengemizi sağlamak için yardımcı olan ve aroma terapide kullanılan uçucu yağlara güvenirim. Lavantası, portakal çiçeği, bergamotu, limonu havaya karışır ve kötü düşünce balonlarını yok eder.

Böyle zamanlarda kitap zor okurum, haberden kaçınırım. Diziler de filmler de beni kaygılarımdan ala koymaz. Tam tersi daha kızgın olurum duyarsızlıklarına. Bana iyi gelen iki şey hayvan dostlarım ve müziktir. Ne derseniz deyin evinde hayvan besleyenlerin kaygı düzeyi daha düşüktür. Ya da hayvan dostlarıyla vakit geçirenlerin endişesi sigara dumanı gibi dağılıverir…

Müzik ise yapana da dinleyene de iyi gelir. Ne hikmetse onlarca nota sayısız ruh haline dönüşüverir. Kaygıların en iyi fare kapanıdır şarkılar…

Epiktetos’un dediği gibi aslında “Biz insanları tedirgin eden olan biten değil…Olan bitenle ilgili inandıkları.”

Mutluluk güzel düşünceleri çoğaltmaktır, düşüncelerinizin farkına varın ve onları hep olumlu yöne iteleyin diyorum.

Mutluluğun formülü sorunsuz bir yaşam değil, sorunlarla başa çıkabilme yeteneğidir. Bu yeteneğinizi geliştirin diyorum.

Yazın güneşi, kumun sarısı, denizin mavisi…Kedinin sürtünmesi, lavantanın kokusu diyorum…

Ve ohhhh derin nefes diyorum…