GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
7 Haziran 2020 Pazar

Küçük bir samimiyet testi

5 Haziran 2020 de geride kaldı… Ne kadar çok yazıldı, ne kadar çok konuşuldu… Merak ediyorum bu konuşanlar, yazanlar, çizenler gerçekten de her gün iklim kriziyle ilgileniyor mu?

Mesela duşta suyun ısınmasını beklerken akan suyu başka bir kovada kaç kişi topluyor?

Saygı duyulması gereken bir gezegenimiz olduğunu kaç kişi samimiyetle anımsıyor…

Bir an için bizi düşünmeye veya büyük kaygıya götürecek ve hemen sonra buharlaşacak düşüncelerimiz mi var yoksa…

Bazı dostlar sordular, “Bu 5 Haziran’ı pas geçtin” dediler. Bekledim, okudum, dinledim… Samimiyet sorgulaması yaptım. Kendimde, yakın ve uzak çevremde…

Şimdi yazabilirim. Ben bir sivil toplum gönüllüsü çevreye saygılı bir insan olarak, hemen her konuda olduğu gibi hevesimi kolay kolay kaybetmem. Dostlarımla her yıl 5 Haziran’da gerçekleştirdiğimiz “Ölmeme Günü”nde her gün olduğu gibi, dikkatleri yemeğimize, nasıl üretildiğine ve bizi besleyen ve bizi yaşattıran çevre ile yakın ilişkimize getirmeye çalışırız.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1972’den beri “çevre lehine hareket etmek için mevcut en ünlü günde” dünyamız iyiye mi gitti kötüye mi? 1974'ten beri her yıl 5 Haziran'da kutlanıyor malum… 46 yılda ne değişti acep?

***
 

Birleşmiş Milletler bu yıl “biyoçeşitliliğin savunulması” teması ile açıkladı 5 Haziran’ı: “Biyoçeşitliliğin korunması gezegen ve içinde yaşayan varlıklar için şarttır. Brezilya, ABD ve Avustralya'da yangınlar; Doğu Afrika'daki keçiboynuzu istilaları ve şimdi Pandemi… Küresel bir salgın, insanların ve içinde yaşadığımız yaşam ağlarının karşılıklı bağımlılığını göstermektedir. Doğa bize bir mesaj gönderiyor. ”

Evet Slow Food da Biyolojik çeşitliliği çok önemsiyor. Bunun için bir Vakıf kuruldu.  Ne diyor Slow Food: “Biyolojik çeşitliliğin savunulması için mücadele çok önemli hale geldi, çünkü tüm gezegenin ve insanlığın kendisinin hayatta kalması için mücadeleye ihtiyaç var.  Biyolojik çeşitliliği kaybedersek küresel iklim krizi ve bu günlerde yaşadıklarımızla gördüğümüz gibi yıkıcı sonuçları olan bulaşıcı hastalıkların gelişimi ”

2010-2015 yılları arasında 32 milyon hektar orman kayboldu; son 150 yılda mercan kayalıkları yarı yarıya azaldı. Buzullar şaşırtıcı oranlarda eriyor, okyanuslarda kirlilik büyürken denizin verimliliğini tehdit ediyor. Yaban hayatı türleri, son 10 milyon yıl içinde olduğundan on kat daha hızlı yok oldu. Önümüzdeki 10 yıl içinde, bilinen dört türden biri gezegenden silinmiş olabilecek.

Kitlesel yok oluşun eşiğindeyiz; ve eğer bu yolda devam edersek, biyoçeşitlilik kaybının gıda ve sağlık sistemlerinin çöküşü de dahil olmak üzere insanlık üzerindeki ciddi etkilerinin tanığı olacağız. Hem de kısa bir süre sonra…

Bu türden yazıları yazdıktan sonra endişe ve sinir bozucu güçsüzlük duygusu ile boğulmamak için iyi haberler aramaya yöneliyorum. İyi haber bulamayınca da gelsin müzik kanalları…

***

Yazıya samimiyetle başladık ya. Kişisel olarak yaptığımı yazayım: Alışveriş yaptığımızda, seçimlerimiz önemlidir, eylemlerimiz politik ve ekonomik organizasyonu etkileyebilir düşüncesinden hiç vazgeçmiyorum. Sadece ve sadece küçük üreticiden alışveriş yapıyorum.

Eğer kendimizi yararlı hissetmek istiyorsak ve gerçekten geleceğimiz ve gezegenimiz için somut bir şeyler yapmak istiyorsak, gerçek gıda üretenleri desteklemek fikrinden vaz geçmemeliyiz.

Samimiyet testinin birinci kuralı budur.

***

Bugün de Dünya Gıda Güvenliği Günü… Kutlu olsun