Şu sırada…
Gazetelerde, sosyal medyada, TV’lerde…
Çok sık ekrana gelen bir fotoğraf var!
Yüreği nağmeli atan biriyseniz…
Kafadan, fotoğrafa bakınca gözleriniz nemlenir…
Dünya’yı kasıp kavuran Koronavirüs’ün yarattığı acı gerçek…
İngiltere’de yaşlı bir adam…
Elinde alışveriş listesi…
Marketin göbeğinde “tam takır-kuru bakır” misali…
Talan edilmiş raflara(!) bakıyor…
Dünyamızın geldiği son nokta…
“Kral çıplak…” dedirtecek kadar, azıcık uzağımızda…
Hüzünlü fotoğraf…
Sosyal Medya’yı patlattı…
Binlerce kullanıcı, haklı olarak…
Koronavirüslı günlerde alış veriş yapanların…
Başkalarının da “ihtiyaçları olduğu” gerçeğini…
Hesaba katmaları gerektiğini hatırlattı…
***
O fotoğrafın…
İçimde yarattığı tsunami’yi bastırmaya çalışırken…
Tıbbi mkrobiyoloji uzmanı profesör dostum Ramazan İnci…
Meraklı olduğumu bildiği için…
Bu günlere gönderme yapan bir kitap hediye etti…
Irwin W. Sherman, kaleme almış…
İş Bankası Yayınları’ndan dört yıl önce yayınlanmış…
Çok etkileyici…
Birkaç ay önce dördüncü baskısı raflarda yerine aldı…
Kitabın adı…
“Dünyamızı Değiştiren 12 Hastalık”…
Bi’solukta bitirdim…
288 sayfalık kitapta…
Dünyayı değiştiren 12 hastalığın…
İnsanları nasıl etkilediği anlatılıyor…
Özellikle…
Kolera, Çiçek, Veba, Frengi, Verem, Sıtma ve Grip gibi…
Bulaşıcı hastalıkların yarattığı tehlikeler…
Bu kitabın sayfalarında…
***
Mesela…
21’inci Yüzyıl’ın Vebası “AİDS”in…
İlk çıkışı 1960'lı yıllara, ilk tanısı da 1980'li yılların başına dayanıyor…
Kısa adı; “HIV”…
Kesin tedavisi hala yok; virüs tamamen yok edilemiyor…
Ancak ilaçla kontrol altına alınıyor…
1980’lerden beri kaç kişinin başını yedi dersiniz?
Tam, 32 milyon!
Tedavi görüp, kısmen kurtulanların sayısı 80 milyonun üstünde…
Bu kadar acı tabloya karşın…
Türkiye’de her yıl ortalama 3-4 bin kişiye AİDS tanısı konuyor!
Düşün artık…
Mikrop, 50 yaşında…
İnsanoğlu, bir türlü akıllanmıyor…
***
Mesela…
İnsanlık tarihinin (MÖ 1500) en eski hastalığı kabul edilen…
“Sıtma”, dünyayı etkilemeye devam ediyor…
“Anofel” sivrisinekten insana geçiyor…
Hala sapır sapır kadın-erkek-çocuk demeden yutuyor…
Yılda en az 800 bin kişi dünyada sıtmadan ölüyor…
İlk 48 saat içinde el koydun, koydun…
Yoksa, çelenk yolla!
***
Yine mesela, deyip; bitiriyoruz…
Bugünün baş belası Koronavirüs’ün ağababası…
“Grip” ile…
Sözünü ettiğim kitaptaki dehşet veren anlatımla…
***
Genç Amerikan askeri, “tüm savaşları bitirecek savaş”ta…
Çarpışmak üzere Avrupa’ya sevk edilmişti…
Ancak, o sırada bir hastane yatağındaydı…
Her şey son derece masum başlamıştı:
Baş ağrısı, üşüme, titreme ve ateş…
Eklem ağrılarından ayağa kalkamaz hale gelmişti…
Midesi bulanıyordu; terlemeye başladı ve kustu…
Boğazındaki ve burnundaki mukozalar şişmişti ve…
İnatçı bir öksürüğü vardı…
Dudakları, kulakları, burnu, bademcikleri, yanakları ve parmakları…
Tüm vücudu mor bir renk almaya başladı…
Zavallı askerin vücudu hızla çürüyordu…
Aniden bütün gövdesinden kan gelmeye başladı…
Akciğerleri paramparça olmuştu…
***
1918 sonbaharında o acemi askeri öldüren hastalık…
Sonraki iki yıl boyunca…
22 milyon insanın daha hayatına mal olacaktı…
Tümü de tedavisi olmayan “grip”ten öldü…
Çünkü…
Grip, yazılı tarih boyunca düzensiz aralıklarla…
Dünya çapında salgınlara yol açan…
Çok eski bir hastalık…
Geride bıraktığımız 300 yıl içinde…
En az 10 belki de 20 küresel “pandemi” salgınla kendini gösterdi…
İnsanlığı resmen kemirdi…
1989’da Rus Gribi, 1 milyon insanı öldürdü…
1957’de Asya Gribi 2 milyon, 1968’da Hong Kong Gribi ise 1 milyon insanı…
Bu hayattan çekti aldı…
Ancak, 1918 Gribi farklıydı…
Orta Çağ’ın “Kara Ölüm”ü Veba’dan ve…
Son 30 yılda AİDS’in neden olduğundan çok daha fazla insanı…
İnanılmaz bir hızla öldürdü…
Grip, işte bu nedenle en tehlikeli hastalık kabul ediliyor…
***
Dünya’mızı değiştiren 12 hastalığı okurken…
Geçmiş salgınlardan çıkarılması gereken dersler ve…
Bu derslerin yakın gelecekte…
(Sanki bugünlerde dünya’nın yaşadığı Koronavirüs belasını hatırlatırcasına…)
Salgın hastalıklarla mücadelede ne ölçüde…
İnsanoğlu’nun çabalarına katkı koyabileceği…
Biraz meraklı iseniz…
Film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçecek…
Nokta…
Sonsöz: “Bir hastalık nasıl sinsice ortaya çıkarsa, bir insanın kaderi de ancak her şey gözle görülür hale geldiğinde ve olaylar başladığında kendini belli eder… / Stefan Zweig / Avusturyalı Yazar…”