Yaşım 59... Sokağa çıkma yasağı kapsamına girmiyorum çok şükür.
Fakat devletimizin hediye edeceği kolonyayı almak için yaşım tutmuyor.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar gibi...
Ben de Kolonyada Yaşa Takılanlar'dan oldum.
Yani ben bir KYT'liyim.
Olsun. Evde yeterince kolonya var.
Yatağa düştüğümde ziyaretime gelenler sayesinde iyi stok yapmışım.
***
Koronavirüs belası yüzünden evde zorunlu kampa girmek, ev hapsinde yaşamak, meğer hiç hoş değilmiş.
Mutfak ihtiyaçları için mecburi çıkışlar dışında burnumuzu bile dışarı çıkarmadık.
Akşam olmak bilmiyor.
Akşam olsa, sabahı zor ediyoruz.
Hafta içinde, hanımın elinde televizyon kumandası, kanal kanal dolaşıyoruz.
"Gelinim Mutfakta" adlı programda Fatih Ürek, kıvırta kıvırta gelinlerin önünden geçiyor, bir şeyler söylüyor.
Sonra kaynanalara gidiyor, sorularıyla ortalığı karıştıyor.
Gelin kaynanalar birbirine düşüyor.
Sonra, "Acaba Reyhan Hanım, gelini Ezgi'nin tabağını bulabilecek mi?" diye anons yapıyor.
Tül perdeden saçına toka yapan, çift en kumaştan allı güllü kıyafetlerle kendini dünya güzeli sanan Reyhan Hanım, gelininin tabağını buluyor, 5 puan veriyor.
Bir sevin, bir mutluluk...
Düşük puan alanlar, isyanda...
Sonra "Doya Doya Moda" programına geçiyoruz.
Balıketi hatunlar, kendini beğenmiş jürinin eğlencesi oluyorlar.
Hakaret işitiyorlar, azarlanıyorlar, ama onlar "Ya rabbi şükür" diyor.
"Seda Sayan ile Yemekteyiz" programında herkes, ev sahibinin yemeğinde bir kusur bulmak için yırtınıyor.
Saçma sapan eleştiriler...
Bir gerilim, bir stres...
Onu beğendim, şunu beğendim, ama puanım 3!...
Gündüz kuşağında bunlarla vakit geçirmek, Çin işkencesi gibi.
Allah'tan kitap okumaktan çok mutlu oluyorum.
Her gün gazeteleri hatim et...
Kitabından 150-200 sayfa oku...
Nereye kadar...
Akşam olunca, bir başka kabus çöküyor üstümüze.
Survivor!
Yarışmacılar, startta!
Acun abi (!) anons ediyor:
"Ünlüler takımı avantajlı.
Ersin kazanırsa, ödül Ünlülerin olacak.
Yasin'in kazanmaktan başka şansı yok!"
Bu tekerlemeyi, gece boyunca defalarca dinlemek, yüreğime daral getiriyor.
Ama yapacak bir şey yok.
Kumanda hanımefendide...
Sıkılıp tekrar kitaba yumuluyorum.
Elimde kitapla saat kaçta uyuduğumu ben de bilmiyorum ama sabah olduğunda kaldığım yeri bulmakta zorlanmıyorum.
***
Yeni bir sabaha uyandığımda, hayatımıza yeni bir şeyler katmanın planlarını yapıyorum.
Mesela...
Uçak biletlerinde KDV yüzde 1'e düştü ya...
Balkondan kağıt uçağımı havalandırıyorum, nereye?
Mutfağa!
Oradan salona, oradan çalışma odama...
Eğleniyoruz kendi çapımızda.
500 bin liranın altındaki konutların alımında peşinat yüzde 10'a indirildi.
O kadar mutluyum ki...
Şu mecburi kamp bitse de, bir ev alsam diyorum.
Şu anda oturduğum ev, eşime ait.
Neden benim de bir evim olmasın ki...
Devlet bana böyle büyük bir fırsat vermişken...
İnternette sörf yapıyorum, araştırma halindeyim.
***
Sosyal medyada olmak, bu dönemde çok keyifli.
İyi zaman geçiriyorsunuz.
Koronavirüs ile ilgili yapılan espriler, gırla gidiyor.
Aldığımız önlemler ve açıklanan Ekonomik İstikrar Paketi, Hitler'i bile kıskandırmış!
O videoyu kim bilir kaç kez izledim.
Her defasında gülümsedim.
Sizin 24 saatinizde farklı bir şey varsa, paylaşın lütfen.
Sıkıntıdan patlayan bizlere faydanız olsun.
***
Evet, arkadaşlar!
Sizin Koronovirüs zorunlu kampı nasıl geçiyor?
Eğleniyor muyuz?
İdlib'de neler oluyor, bileniniz var mı?
Öyle ya... Daha bir hafta öncesine kadar haber bültenlerinin yarısı, İdlib kaynaklıydı.
Ya Edirne'den Yunanistan'a geçmeye çalışan mülteciler ne durumda?
Bilgi sahibiyseniz, paylaşın da biz de bilelim.
Bugüne dek bizim ana gündem maddelerimizi oluşturan işsizliği, pahalılığı da unuttuk sanırım.
Oy Korona Korona...
Bizi evlerimize hapsettin.
Her şeyi unuttuk, sen hariç!
Evdeyiz, mutsusuz ama umutsuz değiliz.
Senden er ya da geç mutlaka kurtulacağız.
Git artık, yakamızdan düş!