GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
6 Nisan 2019 Cumartesi

İzmir neden “mutlandı” ?

Seçimden sonra herkes kuş gibi biniyormuş taksiye...

Taksici arkadaş Çelik, “İnsanlar hafifledi, yüzler ilk defa gülüyor…” diyor.

Mahallemizin bitirim şoförü durumu tarif ederken…

“Gerçi daha önce olması gerekirdi ama…” diye ekliyor.

Bizde herkes az biraz siyasetçidir malum.

Ata sporu gibidir…

Her yerde siyaset konuşuruz.

Her yerde ve herkes derken….

İzmirlileri ayrı bir yere koymak gerekiyor.

İzmir kadınlarını ise bambaşka bir yere...

Gerçekten…

Özellikle de şimdilerde siyasete daha özel bir ilgi duyan…

Yerel seçimleri dikkatle takip eden…

Beni her daim titizlikle eleştirmekten geri kalmayan…

Annem…

Ve tatlı muhalif kız arkadaşlarını mesela.

***

Annem Gündüz Hanım…

Muhacır bir ailenin Bergamalı güzel ve cimcime bir kızı olmasının yanı sıra...

Enstitü mezunudur, ev hanımıdır ve katıksız bir Atatürkçüdür.

Atatürk sevgisi, evlat sevgisi gibidir annemde.

Kendiliğinden, kayıtsız şartsız, gönülden.

Annem ve yaşıtı kız arkadaşları...

Seçim sonuçlarını nasıl karşıladı dersiniz?

İbadetlerinden geri kalmayan bu tatlı cimcimeler…

Her Pazartesi günü birinin evinde buluşarak...

Önce Kur’an okuması yapıp…

Sonra da pasta kurabiyeli klasik gün düzenine geçerler.

Bu Pazartesi de…

Sabırsız bir heyecanla bekledikleri seçimden hemen bir gün sonra…

Gün buluşması vardı.

Orta halli, tertemiz evin kapısını çalan…

Hanım hanımcık anneler…

Nasıl karşıladılar birbirlerini sizce?

İzmir Marşı ile…

Evin kapısını çalan, “Yaşa Mustafa Kemal Paşa…” diye alkışlarla karşılandı.

Beyaz örtülü, abdestli bizim kızlar…

Okumaya geçmeden önce…

Ne yaptılar?

Neşe kıyamet, kahkaha içinde…

“İzmir’in dağlarında çiçekler açar” diye hep bir ağızdan…

“Yaşa Mustafa Kemal Paşa…” diye alkışla tempo tutup…

İzmir Marşı’nı söylediler...

“Çok şekersiniz bu ne şenlik, heyecan” diye sorduğumda…

“Çok güzel oldu bu iş, çok sevinçliyiz. Biz İzmirliyiz dinimizi de biliriz, işimizi de yaparız” dediler.

Bizim namazında niyazında şekerler…

Nasıl uğurladılar o gün peki eve giderken birbirlerini?

Evet yine İzmir Marşı ile…

“Yaşa Mustafa Kemal Paşa”  coşkusuyla…

***

İzmir kadınlarının Atatürk’e olan saygıları, sevgileri…

Nasıl her dem bu kadar tazedir?

Hiçbir yeni moda sökmez onlara...

Hiçbir siyasi akım işlemez?

İşin sırrı atılan temeldedir…

İzmir’in ruhundadır.

Fuarın Lozan Kapısı’nda...

Cumhuriyet meydanında...

Fevzi Çakmak caddesinde...

Kahramanlar’da...

Fahrettin Altay meydanında...

9 Eylül’de gizlidir.

O sır annemin lise yıllarındaki siyah beyaz fotoğraflarda saklıdır belki de…

Enstitüde diktikleri kıyafetlerle podyumda mankenlik yaparken…

Özgür olmayı…

19 Mayıs törenlerinde en önde elde bayrakla yürürken…

Birey olmayı…

Kız kıza gezilerde şen şakrak eğlenirken…

Kadının adının olduğunu öğrendiler.

Yokluk Türkiye’sinde küçük imkanlarla var olmayı…

Cumhuriyet değerlerinin Türk kadınını var edişini…

Cumhuriyet kadını olmanın anlamını hiç unutmadılar.

Çocuklarının, biz İzmir kızlarının hiç unutmadığı gibi...

***

Annemlerin bu eğlenceli, renkli ve bir o kadar da inatçı reaksiyonunu...

Sakin güç tontişlerimi...

Atatürk’ün kızlarını...

“Arkadaş nedir bu İzmir yaşam tarzı dedikleri...”

Diye meselemizi anlamaya çalışanları...

Düşünerek Göztepe’de yürüyordum ki…

Beş yaşlarındaki dünya tatlısı bir erkek çocuktan duyduğum cümle…

Yerime mıhladı beni.

Karşı istikametten bana doğru geliyorlardı.

Babasının yanında yürürken, elinde cep telefonu konuşuyordu…

Yanımdan geçerken telefonun diğer ucundaki kişiye…

Yüzünde ciddi, aynı zamandaçok da heyecanlı bir ifadeyle…

“Senin yaşlanman geçtiği için çok mutlandım…” dedi.

Kalakaldım…

“Senin yaşlanman geçtiği için…”

“Çok mutlandım…”

Döndüm arkalarından baktım.

Dört karış kadar boyuyla anlatmaya devam ediyordu küçük bey…

Büyükbaba ya da büyükannesi idi konuştuğu kişi sanırım.

Bir hastalık sonrası sesini duyduğu  geçmiş olsun telefonuydu muhtemelen…

Ve o beş yaşın dudaklarından…

O güzel kafadan…

Beni sımsıkı yakalayan bu cümle döküldü.

Çocuk gözüyle iyileşmek, “Yaşlanmanın geçmesi…”

Sevinçle içi içine sığmaması,“Çok mutlanmak…”

***

İzmir’de seçimler bitti ama...

Malum İstanbul’da...

Sürüyor da sürüyor.

Tam Türkiye mutlanacak diyoruz…

Mutlanamıyoruz.

Biz artık Türkiye’nin yaşlanmasının geçmesini...

İzmir gibi mutlanmasını istiyoruz.