GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
12 Haziran 2020 Cuma

İzmir’in önünde diz çöken Vali’ye veda!

Valiler orkestra şefidir!

Devlet Baba adına…

O şehirde tüm kurumların…

Ahenkli (uyumlu) çalışmasını sağlar…

Aslında…

Belediyeler de bu “uyum”un parçasıdır ve…

Öyle olmak zorundadır…

“Beni yüz binler seçti, O’nu hükümet atadı…” hikayesi…

Artık tarihe karıştı…

Vali’ye “Devlet Baba”nın o kentteki temsilcisi olduğunu…

Her fırsatta derinden yüreğinde hissettirmek…

O kentin ahalisinin becerisidir…

Şehirlerde kakafoni’nin önüne böyle geçilir…

Geleceğiz oraya…

***

Karadeniz’in evladıydı…

Giresun, Piraziz doğumluydu…

Valilik görevine Zonguldak’ta başladı…

Veda ederken, 7'den 70’e şöyle seslendi:

“Hakkım varsa helal olsun, hakkınız varsa helal edin…”

Tam kürsüden inerken durdu…

Geriye döndü ve ne dedi beğenirsiniz?

“Zonguldak’ın, 100 metreyi 10 saniyenin altında koşan insanlara ihtiyacı var…”

Çünkü, aklı ayrıldığı “Kara Elmas” diyarında kalmıştı…

***

Efeler Diyarı Aydın, O’nu bekliyordu…

Valilik rotasındaki ikinci durakta önce bi’nefeslendi…

Tam kolları sıvamıştı ki…

Büyükşehir’lerde İl Genel Meclisleri’nin kapılarına kilit vuruldu!

Takvimler, 2014’ü gösteriyordu…

Aydın’ın malları paylaşıldı…

Büyükşehir’in başında Reis olarak Özlem Çerçioğlu vardı…

“Topuklu Efe”, paylaşım listesini bi’gördü…

Kıyametleri kopardı…

Muhatap olarak, Aydın’ın Valisi’ni gördü…

Dudağının ucuna ne geldiyse söyledi…

Vali, sustu…

Hiç cevap vermedi…

“Topuklu Efe”nin kullandığı dili kullanmamaya özen gösterdi…

Ama, çok kırılmıştı…

Aydın’a, Aydınlılara ama hepsinden önemlisi…

Topuklu Efe’ye içinden geçenleri söyleyemeden…

Yine bir gece yarısı…

İzmir’e tayin edildiğini öğrendi…

O, artık Türkiye’nin üçüncü büyük kentinin valisiydi…

Aslında…

Kendisini üç yıldır bir Aydınlı gibi hissediyordu…

Efeler Kenti’nden ayrılırken yaşadığı tablo…

Zonguldak’taki vedaya benzemiyordu…

Önce yine helallik istedi, ardından…

Eşini ve evlatlarını işaret ederek şöyle dedi:

Kendimizi Aydınlı hissediyoruz... Bugüne kadar Aydınlı bir vali İzmir'e nasip olmamış... Bu ilk oluyor; bizi unutmayın…”

Ve, Tanrı’ya şükretti…

İzmir’e doğru yola çıktı…

***

Aydın’da, belediye başkanı ile yaşadıklarını…

Sağır Sultan duymuştu…

Acaba bi’daha belediye başkanları ile böyle şeyler yaşar mıydı?

Tam dört yıl önce bugün…

Bunları düşünerek

İzmir’de makama oturdu…

***

Bir rekoru var!

İzmir gibi Türkiye’nin yıldızı bir kentte…

Dolu dolu dört yıl içinde…

İki büyükşehir belediye başkanı ile çalıştı…

O başkanlara hiç…

“Gözünüzünn üstünde kaşınız var…” demedi…

Zaten…

Ne Aziz Kocaoğlu ne de Tunç Soyer

50 yaşındaki İzmir Valisi ile hiç çatışmadı…

Çünkü…

İzmir, huzura susamıştı!

***

İzmir’e gelişinin bir ayı bile bulmamıştı…

Takvimler…

15 Temmuz 2016’yı; saatler 21.30’u gösteriyordu…

Günlerden cumartesiydi ve…

O Vali hala makamında çalışıyordu…

Bi’ara gözü televizyona takıldı…

İstanbul’daki boğaz köprüsünde bir hareketlilik vardı…

Telefonlara kimse çıkmıyordu…

Biraz sonra…

Başbakan Binali Yıldırım, ilk kez bir “kalkışma”dan söz etti…

***

Her şey anlaşıldı…

Silahlı terör örgütü hain FETÖ…

Vatanı parçalamaya çalışıyordu…

Hemen İzmir Valiliği’nde “Kriz Masası” oluşturdu…

İhanet’e karşı dimdik ayakta durmaya kararlıydı…

Zaten, bu emriyle…

Devlet kademesi içinde…

15 Temmuz Kalkışması için…

Direniş talimatı veren ilk mülki amir olarak tarihe geçti…

Saatler gece yarısına yaklaşıyordu…

Tüyler ürperten bir istihbarat gelmişti…

15 günlük İzmir Valisi’nin önüne…

Savaş gemileri, İzmir Valiliği'ni bombalamak için…

Konak Meydanı'na doğru harekete geçmişti…

Güvenlik için tüm lambalar söndürülüyordu…

İşte, o Vali…

Belki de hayatının en müthiş talimatını…

O günlerin İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya’ya verdi:

“Celal bey, valilik binasının tüm ışıklarını açtırın; öleceksek burada ölelim!”

Soğukkanlı Vali Bey’in bu emri…

İzmir’de darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanacağının…

Adeta işareti gibiydi…

Hatta, bir ara…

“Kriz Masası’nı başka adrese taşıyalım!” önerisi bile geldi…

Düşünmeden, anında reddetti…

Pencereyi açtı, Konak Meydanı’a baktı…

Cumhurbaşkanı’nın çağrısıyla…

İzmirliler Tarihi Meydanı doldurmaya başlamış…

Türk bayrakları ile meydanı gelincik tarlasına çevirmişlerdi…

Çok duygulanmıştı…

Nemlenen gözlerini odadakilerin bakışlarından kaçırdı…

Ve, 10 günlük İzmir Valisi şöyle dedi:

“Hainler başaramayacak... Öleceksek, bu vatan, bu millet, bu bayrak için bu valilik binasında öleceğiz… Gelsin savaş gemileri biz buradayız!”

Nitekim…

Gelemedi o savaş gemileri Konak Meydanı’na…

***

O gece bitmek bilmiyordu…

Çatışmalar sabaha kadar sürdü…

Hainler Gazi Meclisi bile bombaladı…

İstanbul ve Ankara başta olmak üzere…

Can kaybı ve yaralanmalar olurken…

İzmir’de kimsenin burnu bile kanamadı…

***

Vali’nin O gece verdiği son emir…

Aslında…

Bir kahramanlık destanının yaşanmasına neden oldu…

Anlatalım, tarihte yerini alsın…

***

O gece İzmir Valisi’ne bi’istihbarat geldi…

Urla Menteş Askeri Kampı’ndan…

Tatbikat gerekçesiyle 400 Harp Okulu öğrencisinin…

Araçlara doluşup, İzmir’e doğru yola çıkmıştı…

İddiaya göre, o öğrenciler aldıkları hain emir gereği…

Konak Meydanı'nı zapt edip Valilik binası ele geçirecekti...

O Vali, ne yaptı?

Urla Emniyeti’nde görevli komiseri aradı…

Kararlılığı dudaklarından dökülen şu cümlede kendini belli ediyordu:

“Bak, komiserim, o otobüsler Urla’dan çıkmayacak... Orada gerekirse şehit düş; ama o otobüsleri asla geçirme…”

Valisi’nin emrini ikiletmedi kahraman komiser…

Üç polis arkadaşıyla o askeri öğrenci taşıyan otobüslere geçit vermedi…

Daha sonra Ege Ordusu'nda…

Komutayı devralmak isteyenler etkisiz hale getirildi…

***

O geceki özel bir ayrıntıyı…

AK Parti’nin eski il başkanlarından Bülent Delican hatırlattı…

Konak Meydanı’na…

Sabaha karşı bir de “Ters Sancak” asılmıştı…

O sancak…

Çanakkale ve İstiklal Savaşlarında kullanılmıştı…

Sancağın üzerinde “ters hilal”in çevresinde…

Allah, namus, vatan ve birlik yazıyordu…

Sonra…

O sancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderildi…

***

Dört yıl boyunca…

İzmirlilere yapamayacağı hiçbir şeyi vaat etmedi…

Böbürlenmedi…

Milli Eğitim ve Sağlık konusunda çok hassastı…

Kız çocuğunu okula göndermeyeni affetmedi…

Okul yaptıran hayırseverlerin elini öptü…

Güler yüzünü kimseden esirgemedi…

Kapısını gece-gündüz açık tuttu…

İşsize ekmek bulduğu zaman bayram yapıyordu…

İzmir’in yatırımlarını Ankara’ya hiç unutturmadı…

Tek bir İzmirliyi bile…

Falanca partiye gönül vermiş diye ayırmadı…

Hastasının tedavisi için yardım isteyene dayanamazdı…

O’nu, İzmir’de bağırıp çağırırken gören yok, mesela!

Kim telefon ederse…

(Özel cep telefonunu kast ediyorum…)

Tanımasa bile…

Mutlaka açar, dertlere derman olmaya çalışırdı…

***

Ve, bu kadim kent için…

Devlet Baba adına…

Başarılı bir “orkestra şefi” olmak için…

Elinden gelenin fazlasını yaptı…

***

Bitiriyoruz…

Sizlere…

111 yılda 46 vali gören İzmir’in…

Bugün için son valisi Erol Ayyıldız’ı…

Görev yaptığı dört yılın gölgesinde anlatmaya çalıştım…

Eskişehir’de mutlu olması dileğiyle…

Bakın buraya yazıyorum; kesin İzmir burnunda tütecek…

Kimbilir?

Bi’çok ünlü isim gibi…

Vali Ayyıldız da…

Emeklilikte…

Yanı başınızdaki komşunuz olursa şaşırmayın…

Çünkü…

Biliyorum ki…

İzmir’i çok sevdi…

Ha’di, hayırlısı…

Nokta…

Sonsöz: “Sabret ki, her şey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun… Sabret ki, her şey gönlünce olsun… / Hz. Mevlana…”