GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
11 Mart 2019 Pazartesi

İzmir’in köylüsü bu işten ne anladı?

Cumhur İttifakı’nın İzmir adayı Nihat Zeybekci ile…

Millet İttifakı’nın İzmir adayı Tunç Soyer…

Birkaç gün arayla…

“Tarım Projeleri”ni açıkladılar…

Nihat Bey, Torbalı’dan seslendi…

Tunç Bey de Ödemiş’ten…

İkisi de…

Alın teri toprağa düşen çiftçiye…

Seracıya… Zeytinci’ye…

Besiciye… Çiçekçiye…

Mesaj verdi…

Pür dikkat kesildi bu kadim kentin köylüsü…

Atatürk’ün dediği gibi köylü milletin efendisiydi…

İyi de…

O efendi…

Şimdi mazot fiyatından…

Tohum fiyatından, sulama sıkıntısından…

Katlanan zirai ilaç maliyetinden…

Bire bin katan aracıdan…

Yaka silkmişti…

Ekmek, yetiştirmek, beslemek, satmak istemiyordu…

***

Bi’dakka ara verelim…

Sahi, neden Atatürk, “Köylü milletin efendisidir!” demiş?

Kısa öyküsü şöyle:

Ulu Önder bi’gece Çankaya’da yakın arkadaşları ile çalışıyor…

Ertesi gün…

TBMM’de okuyacağı söylevi hazırlıyor…

Bi’ara…

Masadaki çalışma arkadaşlarına soruyor:

“Bu memleketin efendisi kimdir?”

Kimsede “tık” yok…

Atatürk, sorusuna yine kendisi cevap veriyor:

“Türk köylüsüdür… Köylü efendi yerine getirilmedikçe memleket ve millet yükselemez…”

Haklıydı Atatürk…

O tarihlerde tarım ülkenin en önemli gelir kaynaklarının başında geliyordu… Ülkenin ekonomik gücü tarımdan kaynaklanıyordu…

***

 60’li yıllarda bizi…

“Türkiye, dünyada kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biridir!” masalı ile büyüttüler…

Kulağa güzel geliyordu ama altı boştu…

“Kendi kendine yetebilmek” neydi?

“Gıda Üretimi” diyenler yıldızlı pekiyi alıyordu…

Ama…

Hiç birimiz diğer altı ülkeyi merak etmedi…

O günlerden…

Bu günlere geldik…

Oy avcılığı “hormonlu domates” ile başladı…

Suyumuzu kirlettik!

Balıkları öldürdük…

Fabrikaların nehre, ırmağa akıttığı zehirli suyla…

Meyve bahçelerini suladık…

Hastalandık…

Sonunda…

Patlıcan ile biber 15 lira oldu… Soğan 7.5 liraya fırladı…

Havuç pazarda bile 5 lira…

Sonuç…

Tanzim Satışlar…

Ve tabii ki, kuyruklar, kuyruklar, kuyruklar…

***

Başa dönelim…

İzmir’in köylüsü Torbalı’da Zeybekci’yi…

Ödemiş’te de Soyer’i alkışladı…

Efendiliği elden bırakmadı…

Ama…

Merak da ediyordu bizim köylü…

Acaba?

İki adayın da söyledikleri hayata geçebilecek miydi?

***

Zeybekci, çiftçinin kurtuluşunun…

“Tarım ve Gıda’da Markalaşmak” olduğunu söylemişti…

İzmir Büyükşehir Belediyesi…

Üreticiden son tüketiciye kadar bir üst şirket kuracaktı…

Holding statüsünde hayata geçecekti bu şirket…

Ekim aşamasından ürün teslimine kadar…

Çiftçiye her türlü kolaylığı sağlayacaktı…

Ana şirket / holding gerekli gördüğü ürünlerde…

Ayrı ayrı şirketler kurmanın yanında, ortaklıklar da oluşturabilecekti…

Ürününü büyükşehir’e veren köylüye…

Ödemeler anında ve peşin yapılacaktı…

O sözler dakikalarca alkışlandı…

***

Tunç Soyer ise..

Torbalı’da ilk kez Nihat Bey’e “siyaseten” cevap verdi…

Zeybekci ile arasında…

“Büyük uçurum” olduğunu söyledi ve ekledi:

“İzmir’deki tarımı bir holding ve şirkete taşıyacakmış... Şirketler sadece kar, bilanço üzerinden yürür ve sonunda işçisi tarım işçisidir… Ama kooperatif toprağın bereketini paylaşmak, refaha ortak olmaktır… Aramızdaki fark bu… O sizi tarım işçisi yapmak istiyor, biz sizi bu refaha ortak yapmak istiyoruz... Şirketten, holdingden anlarlar eyvallah! Ama biz kooperatiflerimizi büyüteceğiz… Bu memleket, (Köylü milletin efendisidir) sözünü bir kez daha İzmir’den hatırlayacak…”

***

Bitiriyoruz…

Neyle?

“15 liralık patlıcanı alırken, sinirden yüzümüz patlıcan rengine dönmesin!” dilek ve temennisiyle…

Nokta!

Sonsöz: “Millet’in efendisi, bilir işini… / Anonim…”