GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
2 Ağustos 2017 Çarşamba

İzmir'in kadınları

Hep başka olmuş İzmir’in kadınları. Çalışkan, başları dik, onurlu… randevusuna zamanında gelir, verdiği sözü tutar, ülkeye en güzel çocukları yetiştirir, anne olarak, eğitimli, çağdaş… vatanını düşünür, tutkuyla sever, vatanının çocukları için emeğini esirgemez…

Böyle bir grupla tanıştım, sıcak bir yaz günü. Köylere kütüphane kurmak için yollara düşmüş, kolları sıvamış, ellerinde kolisinden, koli bandına, tozlu kitapları kolileyecek toz bezine kadar “tam donanımlı” karşımdaydılar. Ne Temmuz sıcağı umurlarındaydı, ne toz… Plajda yağlanmış kitap okumuyorlardı, dedikoduyla iştigal etmiyorlardı, köy çocukları kitap okusun diye yollara düşmüşlerdi…

Birisi ofisini açmış, kitapları bıkmadan usanmadan orada düzenliyor, envanter tutuyor, son derece titiz bir şekilde organize oluyordu, diğeri deposunu açmış, raf ve diğer kütüphane mobilyalarını koruyordu. Birçok kişi seferber olmuş, kitap bağışında idi. Hep birlikte istifleyip paketliyorlardı. Tam bir ekip çalışması. Ulvi bir amaçla…

Başlarında bu çalışmalara liderlik yapan İzmir milletvekili Murat Bakan, adalet yürüyüşü, içtüzük ve diğer sorunlu alanlarda Ankara’da boğuşurken gruba moral veriyor ama çalışmayı sırtlamış götüren İzmir’in kadınları... isimsiz lider kadınlar…

Rahmetli anneannem Yunan işgali sırasında İzmirli bir çocuk ve genç kızmış, lisede okuyan. Dedemle daha evli değil o yıllarda, dedem İstanbul Teknik Üniversitede okurken eğitimini yarıda bırakıp savaşa katılıp bir gözünü bu ülkeye vermiş, bir güzü kör, madalyalı bir gazi… Diğer dedem ülkenin 347 doktorundan biri, cephede savaş doktoru, İngileze esir düşüp Hindistan Bombay’da esir yatmış, öğretmen babaannem ise Çumhuriyetin ilk kadın belediye meclis üyelerinden. Bu dört kişiyi birleştiren, benim varlık nedenim, ortak payda güzel İzmirimiz…

Çocukken anneannemin ve babaannemin öyküleriyle büyüdüm, devrimler nasıl yapılmış, çarşafı başörtüsünü çıkarıp nasıl palto ve şapka giymişler. O kuşak birbirlerine alıştıkları Arap alfabesi ile mektup yazarken bizlere Latin alfabesiyle mektup yazabilecek kadar akıllı ve donanımlı… yeniye uyum gösterebilecek, yeniyi kabul edebilecek kadar esnek bakıyorlar yaşama…

Onların dayanıklılığından, moralinden, mücadeleciliğinden öğrenecek, örnek alacak çok şeyimiz var. İşgal edilen bir ülkede, kentte, ağlaşıp işgali kabullenip, çeşitli tuzaklara kanıp, birbirleriyle savaşmak yerine birlik olup dış düşmanla savaşacak kadar akıllı, evdeki kırmızı perde, kumaşı bayrak yapacak kadar pratik ve moralli İzmir’in kadınları…

Dede ve atalarımızdan bize kalan, onların kanlarıyla sulanmış bu özgür ülkeyi çocuklarımıza ve gelecek kuşaklara aynı özgür şekilde bırakmak bizim görevimiz. Kadın Anne olarak gelecek kuşakları şekillendiren kutsal bir görevi de taşıyor… Çok iş düşüyor İzmir’in başı dik, güçlü, seküler kadınlarına…

İşte ben sıcak bir Temmuz günü, bu ışıltıyı gördüm yirmi dimdik İzmirli kadının gözlerinde, yüzlerinde… Hep birlikte, el ele, yüksek moralle ve gücümüze inanarak biz İzmir’in kadınları bir dağı kaldırırız…