GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
21 Ağustos 2019 Çarşamba

İzmir’in dağlarında çiçekler her zaman açar

Orman yangını gibi felaketlerde ertesi gün çıkan gazetenin yazacağı fazladan ne olabilir ki. Zaten o fazladan bilgi taşıyan haberi ya da ilginç fotoğrafı yazacak medya da kalmadı memlekette… Sosyal medya kanalları haberleri alabilmek için doğru bir mecra gibi görünüyorsa da, orada da spekülasyon ve yalan bilgi hızla yayılıyor. Ayrıca twitter ve youtube’da yorum köşelerinin sınırı olmadığı için orman yangınında bile mesele gelip faşistliğe, ırkçılığa dayanıyor…

Bir süredir 250’şer kişilik ve her birini tek tek tanıdığımız insanlarla whatsapp grupları kurup bu dezenformasyonların önüne geçmeye çalışıyoruz, doğru haber ihtiyacımızı hem de böyle felaket zamanlarında bu gruplar üzerinden sağlıyoruz. Burada önemli olan grubun kurucusunun tüm üyeleri tanıyor olması, o zaman provokasyon da azalıyor. (Tabii ki bu gruplara da hırsız çalmaz kavunları da sızmıyor değil. Gruba alırken koklama şansımız olmayan kavunların kokusu çıkınca göndermekten başka çare kalmıyor.)

***

İzmirlinin yüreğini yakan ve artık kundaklama olduğundan zerrece kuşku duymadığım orman yangınları sırasında başta Başkan Tunç Soyer ve Menderes Belediye Başkanı Mustafa Kayalar’ı her an işbaşında görmek çok değerliydi. Yangının başlamasının üzerinden 18 saat sonra Tunç Soyer’in “1 metrekareyi bile imara açmayacağız” açıklaması çalıştırılmayan THK uçaklarından üzerimize serpilmiş serin su gibi iyi geldi…

Yangın sırasında whatsapp gruplarımızda önce İzmir Milletvekili Murat Bakan’ı gördük yangın alanlarında… Videolarla bilgilendirdi bizleri… Daha sonra da yine İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır’dan görüntüler geldi.(Başkaları da var ise ben göremedim, peşin özür)

Salı günü şu açıklamayı duyduk Murat Bakan’dan:, “İzmir’in akciğeri diyebileceğimiz, 100-150 yıllık çam ağaçlarının olduğu çok büyük bir bölge üç gündür yanıyor. Yaklaşık bin hektarlık alanın yandığını tahmin ediyoruz. Çalışmalarda çok büyük bir koordinasyon eksikliği var. Bakan Pakdemirli Bey helikoptere binip havadan bakıyor ama aşağıdaki koordinasyonsuzluktan haberi yok. Çeşitli kentlerden gelen araçlar var, yol bilmiyor iz bilmiyor, nereye nasıl gideceklerini ne yapacaklarını köylüye soruyorlar. Arazöz yangının yanında su sıkmıyor, vatandaş ‘neden sıkmıyorsun’ diyor, ‘amirimden talimat almadım’ diyor… Mazotları yok, mazot takviyesi yapabilecekleri tanker yok, araçlar yangın bölgesini terk edip Gaziemir’e mazot almaya gidiyor. Diğer kentlerden gelen ekiplerin yemeği yok… Koordinasyon hiç yok! Tüm bunları sabaha kadar bizzat yaşayarak gördük…”

***

Kamil O. Sındır’ın gruplarla paylaştığı şu tespitleri aktarıyorum şimdi:

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz gün itibarıyla yangın bölgesindeki gözlemlerim, orman köylülerimiz ve Orman işçilerimiz ile yapmış olduğum görüşmelerimde ve konu uzmanı Orman Mühendisi arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerden bu yangın felaketi üzerine maddeler halindeki düşüncelerim şöyledir;

1. Yangının bir sabotaj olduğuna dair hakim görüşler vardır ve mutlaka araştırılmalıdır,

2. Rüzgar vb. hava koşullarına bağlı olarak Orman Genel Müdürlüğünün (OGM) koruyucu tedbir ve önlem amaçlı hazırlıkları bulunmamaktaydı.

3. Yangından etkilenen alan Sayın Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli’nin belirttiği gibi 500 hektar kesinlikle değildir, kabaca harita üzerinde yapılmış hesaplamalara göre bunun en az 10 katı olan 5000 hektar civarındadır.

4. Yöreyi bilen köylülerin hiçbir görüşüne itibar edilmemiş ve yardım etme talepleri geri çevrilmiştir ve bu nedenle araziyi tanımayan OGM görevlileri sağlıklı karar verememişlerdir,

5. Söndürme çalışmaları esnasında yaşanan ciddi bir koordinasyon eksikliği ve sorunu yangından etkilenen alanın katbekat artmasına neden olmuştur,

6. OGM bünyesinde 2013 yılında çıkartılan bir yönetmelik ile devreye sokulan orman görevli personelinin rotasyonu nedeniyle bölgeyi, orman varlığını/envanterini, topoğrafyasını, orman içi yol/patika vb geçişlerini hiç bilmeyen bölgeye yabancı görevliler nedeniyle müdahalelerde çok eksikler, yanlışlar ve gecikmeler yaşanmıştır,

7. Söndürme amaçlı en önemli su kaynağı olan denize çok yakın olan yangın bölgesinde gerek depo hacmi ve gerekse sorti sayısı itibarıyla helikopterlere göre çok daha avantajlı olan yangın söndürme uçakları hiçbir şekilde kullanılmamıştır,

8. Çanakkale, Kütahya, Aydın, Denizli, Manisa bölge illerinden gelen arazözlerin kullanımında ciddi koordinasyon sorunları yaşanmıştır ve bu arazözler halen alanda ne yapacaklarını bilmeden beklemektedir.

9. Arazöz personelinin ihtiyaçları hiç düşünülmemiştir,

10. THK uçaklarının söndürme faaliyetlerine katılımına kapris ve kibirle hiçbir şekilde izin verilmemiştir,

11. Tarım ve Orman Bakanlığının (TOB) ve OGM’nin yangın söndürme uçaklarının kullanılmamış olması hususunda hiçbir mazereti kabul edilemez,

12. Bu yangın çok daha kısa zamanda ve en az tahribatla söndürülebilecek iken görevli ve sorumluların beceriksizliği neticesinde bu duruma gelinmiştir,

13. Bu yangın alanını da fırsat bilerek en fazla ağaç dikme konusunda Guiness rekorlar kitabına girme derdine düşmüş olan Tarım ve Orman Bakanı ve Orman Genel Müdürü derhal istifa etmeli ve yargı önünde hesap vermelidir,

14. Yangından etkilenen alanda Efemçukuru altın madeni gibi bölgede yeni madencilik faaliyetlerine fırsat olabilecek süreçler konusunda ciddi önlemler alınmalıdır, yanan alanlar böylesi faaliyetlere fırsat alanları olmamalıdır.

15. Yanan bölgede zarar gören çiftçilerimizin zeytin, bağ, bahçe, küçükbaş, vb zararları ve sulama altyapıları hususundaki tüm zararları en kısa zamanda karşılanmalıdır,

16. Bölgede sadece ağaçlar yanmamıştır, hayvanlar, böcekler, toprak canlıları, mikroorganizmalar, velhasıl tüm canlı yaşam ve bütün bir ekosistem yok olmuştur ve bunun sorumluları halktan özür dilemeli ve hesap vermelidir...

***

UÇAĞIMIZI KENDİMİZ ALALIM

Whatsapp grubumuza bir öneri de Hakkı Kesirli ağabeyimizden geldi: “Kendi uçağını kendin al... İzmir İtfaiyesine yangın söndürme uçağı alalım... Bir kampanyaya bakar iş... Esas kampanya önlem konusunda olmalı... Ege Orman Vakfı kuruluşunun fikir babası olarak bunu çok önemsiyorum. Yanan yerler tabii ki ağaçlandırılacak ama korumamız gereken çok fazla ormanımız var...”

***

Şu anda bölgenin yeniden ağaçlandırılması, arsa spekülatörlerinin rantlarına engel olunması için İzmir’de herkes elele vermiş durumda… Ama ağaçlandırma hemen mi başlamalı, yoksa Akdeniz çanağındaki bir çok ülkede olduğu gibi orman alanının kendi kendini tamir etmesi için beklenmeli ve toprağa fırsat mı verilmeli. Bu konuda karşılıklı  düşünceleri okuyorum.

Zamanını bilemiyorum ama sivil kararlılığı gördükçe seviniyorum, dostlarıma da şu sözü sıklıkla tekrarlıyorum: İzmir’in dağlarında çiçekler her zaman açmıştır, yine açacaktır…