GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
10 Ocak 2019 Perşembe

İzmir’e nasıl bir lider?

Bu kaçıncı yazı oldu aynı içerikle ilgili… Yeni bir şeyler söylemek gerek… Çünkü…

İzmir için yine aynı uğursuzun adı geçmeye başladı. Bugünkü niyetim iletişim sosyolojisi açısından siyaset ve sosyal medya ilişkisini son üç yazıda olduğu gibi sorgulamaya devam etmekti… Ama şart oldu CHP’den beklenen adayın özelliklerini bir kez daha sıralamak şart oldu. Çevremde “CHP o uğursuzu aday gösterirse ben oyumu Nihat Zeybekçi’ye düşünmeden veririm” diyenlerin sayısı hızla artıyor… Adalet ve Kalkınma Partisi bu kez hedefe CHP’nin olası bir salatalıklığı sonucu ulaşabilir.

Başlıktaki soruya karşılık verelim, demokratik bir yönetim anlayışı çerçevesinde kentin temel sorunlarına çözüm üretecek kadroları kuran bir aday, korunmaya çalışılan toplumsal çıkarlar sonucunda kente karşı duyulan sorumluluğun bir kent bilincine dönüştürecek bir adaya ihtiyacı var CHP’nin.

Siyasi çatışmalara, çekişme ve çıkar dengelerine, her dönem var olan engelleyici tutumlara rağmen sosyal belediyecilik olgusu kentlerin, kentlerde yaşayan insanların ihtiyaç ve taleplerine göre var olmaya devam ediyor.

Şeffaf belediyecilik anlayışını yerleştirmeye çalışan, hazine arazilerini ekip biçerek halka katkı sunan, ulaşımı ücretsiz hale getiren, su hizmeti tutarını asgari düzeyde vatandaşa yansıtan, organik tarımı, kadın emeğini, kültürel ve sosyal etkinlikleri destekleyen, çocuk meclisleri oluşturan, makamlara değil halka saygı duyan Seferihisar, Ovacık, Nilüfer gibi belediyeler; yerel yönetimlerinin asıl amaçlarının ne olması gerektiğini ve nasıl uygulanabileceğini gösterme açısından çok değerlidirler.  Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in CHP’nin Bursa adayı gösterilmesi de bu anlamda ödüllendirme olmuştur. İyi olmuştur.

Yerel yönetimlerin demokratik rejimin temellerinden biri… Yerel yönetim temsilcileri ve ülke idaresinde söz sahibi olan tüm yöneticiler, demokrasi kültürünün yerleşmesini sağlayacak kişilerin başında geliyorlar.  İzmir için adı geçen uğursuzun demokrasi kültüründen söz edilebilir mi. Partisinin Cumhurbaşkanı adayı için söyledikleri halen aklımızda.

Avrupa Konseyi, “Yerel demokrasi olmadan, bölgesel demokrasi olmaz” mesajını veriyor. Bu düşünceye uygun adaylar varken, neden arayış var ki?

Bu anlamda CHP yöneticilerine büyük görevler düşmektedir. Gösterecekleri aday dünyadaki teknolojik ve çağdaş gelişmeleri takip etmeli, altyapı ve üstyapı sorunlarına çözüm arayışında olmalı, kültürel ve sanatsal değerleri ileriye taşıyacak, demokrasi kültürünü zenginleştirecek bir vizyona, bakış açısına sahip olmalı. Lider olmalı.

Yerel yönetimler de dahil tüm ülkeye demokrasiyi ve etkilerini yansıtabilmenin ancak bu vasıfları olan yöneticilerle sağlanabileceği unutulmamalı. Kentin lideri olmalı.

CHP öyle bir aday göstermeli ki, denetlenebilir yöneticiler ile birlikte kentle ile ilgili bilgilerin ve kararların paylaşımına açık olan bir kişi olmalı bu. Adayın hedefleri içinde sosyal hizmetlerin ağırlık kazanması, kadın, yaşlı, engelli ve gençlere yönelik pozitif bir ayrımcılığın hayata geçirilmesi, dayanışma esasına dayalı, şeffaf yönetime dayanan bir anlayışın kente hakim olması gerekiyor.

İzmir’in lidere ihtiyacı var… Lider ile lider olmayan arasındaki farkları ortaya bir kez daha koyayım…

Liderler “ sürece hâkim” iken, olmayanlar “ sürece teslim” olmaktadır. Lider orijinaldir,  olmayan bir kopyadır.  Lider yenilikçidir, olmayanın tek derdi mevcut durumu korumaktadır. Lider insana odaklanırken, lider olmayanlar ise sisteme ve yapıya odaklanıyor. Lider güven aşılar, beceremeyen denetime güvenir. Lider geniş bir bakış açısına sahip iken, olmayanlar dar görüşlüdür. Liderin gözü ufuktadır, ileriye bakar, olmayanın gözü ise her zaman kar ya da zarardadır. Lider doğru işler yapar, lider kendi isteklerini başkalarının isteğine dönüştürürken, olmayanlar kendi isteklerini gerçekleştirmek için başkalarını zorlar…

Umarım bu konuda yeni bir yazı yazmak zorunda kalmam.