GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
10 Haziran 2019 Pazartesi

İzmir’e “kör kütük”aşık olmak ne demek?

“Kuzgun’a yavrusu Şahin görünür!” derler ya…

O misal…

Kimse kusura bakmasın…

Bayram arefesinde “Ege’de SonSöz”de yayınlanan…

“Tunç Soyer” röportajı…

Bizim meslekte bir “nokta atışı”dır…

“Samimiyet”in adıdır…

Tatlı bir “iç döküş” olarak da değerlendirebilirsiniz ama…

Hepsinden önemlisi…

Kıskandıran bir “Aşk Hikayesi”dir…

Bakın…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in şu söz çok önemlidir:

“Bu kenti uğruna ölecek kadar çok seviyorum…”

Bu kolay kolay dudaktan çıkacak söz değildir…

Derin bir aşkın itici gücü gereklidir!

***

Seçim kampanyası…

“Aşk’la İzmir…” sloganını Türkiye’ye kazandırdı…

Daha önce bir siyasinin / başkan adayının…

Böylesi “duygusal” bir slogan kullandığına tanık oldunuz mu?

Olamazsınız…

O günkü “aşk”

Bugün “tutku” haline geldiyse madem…

Bu kentin yaşayanları sevinmeli…

***

“Güzellik, bakanın gözündedir…”

Kimbilir, belki de…

Kimsenin dönüp bakmadığı biri ya da bir “yer”

Sizin için emsalsiz güzellikte olabilir…

Peki, Tunç Soyer nasıl bir İzmir aşığı?

Kendisi tek kelime ile tarif ediyor:

“Kör kütük…”

İyi bi’şi mi “kör kütük aşık” olmak?

Yerine göre “evet”, yerine göre “hayır”

Çünkü…

Kör kütük aşık olmanın en sıkıntılı tarafı…

Devamlı sosyal eleştirilere maruz kalmaktır…

Bi’gün saatinde alınmasın çöpler…

O mahalle yaygarayı basar:

“Ne biçim belediye bu, çöpleri bile toplayamıyor…”

Su kesintisi bir saat uzasa…

Koro halinde ne deriz?

“Bu devirde bu kadar uzun su kesintisi olur mu? Çayı demleyecek bile su yok!”

***

Peki…

Tunç Soyer’in bu kadim kente derin aşkını…

Nasıl okumalı o zaman?

Şöyle okumalı…

İzmir’e bağlanmak…

İzmir’e tutkun olmak…

İzmir’i sevmek…

Mahallemizi de seveceğiz…

Hemşehrilerimizi de seveceğiz…

Kaldırımdaki ağacı da seveceğiz…

Sokağımızdaki köpeği de seveceğiz…

Bazen göstermelik de olsa(!)

Bu sevgi dört milyonluk İzmir’de mevcut…

Ama…

Öne çıkartamıyoruz…

Neden çıkartamıyoruz?

Belki de “İzmir Aşkı” ile yanıp, tutuşmadığımız için…

İşte, burada Tunç Soyer haklı…

***

Mesela…

Hüseyin Yurttaş yıllar önce yazmış:

 

“İmbatı dök yazıya şiir olur…

Söz renk değişir serin mavi İzmir olur…

Adı İzmir olsun…

Hıdırellez ateşlerinden atlayan o haşarı çocuğun…”

 

Bu “Aşk’la İzmir…” sloganının tam karşılığıdır…

Ama, bunu yaparken Tunç Soyer’in bi’dileği var…

Diyor ki:

“Bizim İzmir’de gündelik hayatta kullandığımız dilin aynı zamanda siyasete de taşınması gerektiğini düşünüyorum… O nedenle biz (Aşk’la İzmir) diyoruz… Bu sözcükler aslında bizi siyasetin kaba dilinden uzaklaştırıyor… Daha insani, daha dokunan, yüreğe insana dokunan bir dile dönüşmeye başlıyor…”

***

Bi’katkımız olsun ufaktan Başkan Soyer’e…

Aşkın kalıcı olması şart…

Kalıcı olması için de…

O aşkın her daim tazelenmesi gerekiyor…

Ben sana elimi uzatıyorsam gönülden, sen de uzat!

Sevdalıysak kör kütük…

Aşkımızın hakkını verelim…

Sokaklarımız her daim tertemiz olsun…

Çukurlardan kurtulalım…

Körfez’den gelen pis kokuyu defedelim…

Sivrisinekler kanımız emmesin…

Trafik çilesini en aza indirmeye çalışalım…

Bizi “biz yapan” değerleri koruyalım…

Öpüşmek haz verir, aşk’ın “sessiz” simgesidir…

Önemli olan öpüşmenin lezzetini…

Yıllarca sürdürebilmektir…

“İşte aşk, o zaman aşk…”

***

Bitiriyoruz…

Neyle?

Yazar Buket Uzuner’in satırlarıyla:

“Bir şehre aşık olmak, bir insanı sevmekten farklı değildir... Eğer aşıksanız, sevdiğinizin eksiklerini, hatalarını gördüklerinizi affedersiniz... Aşkınız sürdüğü sürece sorun yoktur… Ancak aşkın bittiği yerde, artık o sevilene bağımlı hale düşmüşseniz vay halinize! Kimi kez zevkten, çoğu kez sıkıntıdan kahrolarak, yanarak tutuşur, ama ne kadar terk ederseniz, o kadar çok dönersiniz ona! İşte bir kente aşık olmak da tıpkı böyle bir kara sevda hikayesidir…”

Biz kara sevdalıyız bu kente…

Ya siz?

Nokta!

Sonsöz: “İzmir aşkı, hiçbir aşka benzemez… İki gün uzaklaşın hasretinden yanar kavrulursunuz… Hasretin sona ermesinin tek çözümü, O’nun ayağına gitmektir… / Bir İzmir Sevdalısı (Kim acaba?)”