GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nikolaj HADZIBULIC
YAZARLAR
22 Haziran 2017 Perşembe

İzmir’den bildiriyorum, şehre huzur hakim ve ben bitmişim

Aslında hepimiz bittik, kendime özel bir ayrıcalık tanımlamak istemiyorum. Ülke siyasi krizden siyasi krize sürüklenirken, sistem değişikliği, tutuklanan gazeteciler, sansür, oto sansür, taciz, tecavüz, cinayet derken hiç birimizde sinir kalmadı. Her birimiz klinik bir vaka olduk, verdiğimiz tepkilerden çok veremediğimiz tepkilerimizden dolayı.

Hepiniz kadar, psikolojideki alışma ve duyarsızlaşma basamaklarına vakıfım. Aksi takdirde, yaşamanın da pek mümkün olmadığının farkındayım.

Kışın hızlı yaşamak, o partiden o partiye koşmak, e tabii  işe gitmek, arkadaşlarına zaman ayırmak derken ruhum bitti. Hayatımda ilk defa yaz gelsin diye dua ettim… 

Çünkü yazdan ne denli nefret ettiğimi bundan önceki yazılarımda defalarca dile getirmiştim. İstanbul’a yazın geleceği yoktu, ben de pılımı pırtımı toplayıp, bulduğum en ucuz biletle İzmir’e ailemin yanına geldim.

İnsan İzmir’e iner inmez muhteşem bir mutluluk salgınına maruz kalıyor. Bir kere herkes gülüyor… Havalimanından çıkar çıkmaz havayı içine çektiğinde, aslında İstanbul’da soluduğunun başka bir şey olduğunu fark ediyorsun.

İzmir’de bir huzur salgını var, geç kalmak üzere rakı sözleri veriyorsun, geç kalıyorsun ve bunun sebebi trafik değil, rahatlık. Üstüne üstlük, kimse neden geç kaldın diye sormuyor bile.

İlginç bir belediyecilik anlayışı var, yoldan çok park bahçe yapıyor İzmir Belediyesi ve sloganları ‘’Daha yeşil bir İzmir için çalışıyoruz.’’

İzmir, son zamanlarda  hep Çeşme ve Alaçatı’dan ibaretmiş gibi bir algı oluşturuldu,fakat;  Seferihisar, Mordoğan, Karaburun, Foça, Dikili gibi birbirinden şahane ve sessiz tatil beldeleri de var.

Şehirde yeterince yorulduğunuzu düşünüyorsanız, sizler için alternatif olabilirler. Seferihisar Türkiye’nin ilk ‘’Citta Slow’’ ilçesi. 1999 yılında İtalya’da başlayan bir hareket olan Citta Slow, belirli kriterler doğrultusunda hayatın sakin devam ettiği şehirleri belirliyor.

Karaburun ve Mordoğan ise İzmir haritasının en ucu, birer oksijen deposu. ‘Eskiden burada bir sanatoryum varmış’ dersem ne denli oksijene maruz kalacağınızı anlamış olursunuz.

Bunlar size yaşlı gelirse, sizi birbirinden şık, güzel, yüksek sesli müzik dinleyip, hunharca dans ettiğiniz beach cluplara alabiliriz.  Ama daha yazın başında, her anını sosyal medyadan ölümsüzleştirme yarışında olan ve birbirlerinin üstüne şampanya püskürten bir toplulukla tatil yapmak bana erken geliyor.

O yüzde sizler bu yazıyı okurken, ben kendi müziğimi kendim yaptığım bir koyda, annemin yaptığı kızartmanın kokusunun bahçeyi sardığı bir yerde, güneşi batırırken serin içkimi içiyor olacağım.

Herkese iyi tatiller.