GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
2 Nisan 2019 Salı

İzmir aşkına!

“Aşkla İzmir” ile “İzmir’e Değer” sloganlarıyla seçmenin kantarına çıkan Millet İttifakı Adayı Tunç Soyer ve Cumhur İttifakı Adayı Nihat Zeybekci’nin yarışı tamamlandı. Sandıktan çıkan sonuçlara göre Soyer, yüzde 58 oy oranı ile zafere ulaştı.  Bu başarı oranı sandığa giden 2,5 milyon İzmirli seçmenin 1,5 milyonunun oyunu alan Soyer’in hanesine yazıldı.  Seçime katılımın düşüklüğünün Türkiye genelinde olduğu gibi İzmir’e de yaklaşık 500 bin oy eksisi var.

CHP’deki sancılı aday belirleme süreci nedeniyle yarışa biraz geç başlayan Soyer’in parti içindeki tartışmalara girmeyen siyasi bir figür oluşunun elinin güçlenmesindeki en önemli faktör olduğunu söylemeyebiliriz. Kendi adaylığından sonra ilçelerde yapılan operasyonları bile dışarıdan izleyen Soyer CHP’de önemli bir faktör olan “parti örgütü” kavramıyla henüz tanışmadı.

 12 Eylül savcısı babası Nurettin Soyer üzerinden başlayan tartışmalı süreç ile adı yarışta malzeme yapılan Başkan Soyer’in durumu daha sonra HDP’nin de desteğiyle farklı noktalara çekildi. Açılım süreci ve geçmiş dönemdeki HDP ittifakını unutan bazı isimler yeni dönemin de getirdiği atmosferden yararlandı.  Soyer’in adının bırakın HDP’den destek görmesini “Kandil’den” geldiği bile ima edildi.

Ne yazık ki kara propaganda,  içinde İzmirli bazı sözde gazetecilerin de bulunduğu sahte-künyesi bile belli olmayan bir gazete ile zirveye ulaştı. PTT aracılığıyla evlere dağıtılan 500 bin gazetenin kimlerin eliyle kente yayıldığı CHP Milletvekili Murat Bakan’ın tespitiyle ortaya çıktı! Ve gelinen durum itibariyle anketlere ve kamuoyu araştırmalarına göre yüzde 65 bandında görünen Soyer’in sandık sonucu bu tür işlerle yüzde 58’e geriledi.

Soyer’in hiç mi eksiği yok?

Elbette var!

Özellikle Seferihisar Belediye Başkanlığı görevindeyken yaptığı satışlar ve kamu mallarına bakışı konusunda daha şeffaf olabilirdi. Mal varlığı ve gelirini bile belediye internet sitesinden açıklama cesaretini gösteren başkan yurt dışı ziyaretlerine ilişkin eleştirileri tek tek, belgeleriyle yanıtlayabilirdi.

Tabi ki takdir kendisinindi… Ve takdiri polemiğe girmek ve tartışmalı süreci uzatmak yerine kendisini anlatmakla geçirdi. İzmir’e düşen üç cemre dizisiyle 160’ın üzerinde projenin müjdesini verdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi herkesin bildiği gibi Türkiye’de önemli, hatırı sayılır ve güçlü bir kurum. Hem bürokratik yapısı hem de kurumsal özelliği ile birçok alanda örnek gösteriliyor.  Kenti 15 yıl yöneten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun vizyonuyla bir “İzmir Modeli” yaratıldı. Yeni dönemde yapılacaklar, yol haritası, projeler, planlamalar neredeyse belirlenmiş durumda. Yeni başkana ise sadece “yoğurt yemenin şeklini”ortaya koymak kalıyor.

Göreve gelen bir belediye başkanı ne büyükşehirde ne de ilçe belediyesinde hemen yermek elbette doğru değil. Personel ve mali yapı üzerinden ilk karşılaşacakları manzara yol haritalarını belirleyecek. Seçimde HDP ve Kürt seçmenin açık desteğiyle metropol ilçeler başta olmak üzere birçok yerde zorlanmadan seçimi alan CHP’nin yeni belediye başkanlarının elbette yapacakları çok şey var. Beş yıl boyunca hizmet edecek belediye başkanlarının bakışları ve uygulamaları 2023 vizyonunu ortaya çıkartacak.

Bu yüzden Tunç Soyer kaptanlığındaki yeni belediyecilik anlayışını tüm İzmirliler yaşayıp görecek.

Gelelim diğer bir konuya;

“İzmir mahallenin en güzel kızı! Kim istemez ki?” diyerek seçim çalışmalarına başlayan Zeybekci’nin performansı kim ne derse desin Egeli olmanın da getirisiyle gayet başarılıydı. Hiç şüphesiz bu seçimde de görüldüğü gibi AK Parti’nin ittifak olsa da olmasa da İzmir’de 1 milyonun üzerinde bir oyu var. Bu hiç de yabana atılacak bir oran değil.

Zeybekci hem seçim gecesi hem de sonrasında yaptığı açıklamada “sonuçlardan dersler çıkartacağını” zaten ifade etti. Sonrasında ise, “Bundan sonra da bu can bu bedende oldukça hizmet etmeye devam edeceğim. İzmir’imize hizmetkâr olmak benim için bir şereftir”dedi.

Gelinen durum itibariyle Zeybekci’nin kentte yatırımları bulunuyor. Ege Bölgesi’nin tanınmış işadamı Rıza Akça ile birçok alanda ortaklığı var. TÜV-TÜRK’ün İzmir’deki sahibi olduğu için vergi sıralamasında da ön sıralarda…

Peki, bu görevi yani tarif ettiği hizmeti hangi sıfatla yapacak?

 İzmir’deki oy oranını yüzde 39’a kadar çıkartan Zeybekci’nin performansını değerlendirecek tek bir kişi var. O da “İzmir’e kardeşimi gönderdim” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Seçimin hemen ardından bir kabine değişikliği ve MYK değişikliği planlanıyor. Bu kapsamda Denizli’ye dönmesi siyaseten artık imkânsız olan Zeybekci’ye yeni yapılanmalarda görev verilebilir. Zeybekci’nin de kentten ayrılmaya niyeti olmadığını, İzmir’in teşkilatlarını yakından izlediğini biliyorum. Bu süreçte meclis üyeleri belirlenmesinden tutun da adayların ilanına kadar geçen süreçte birçok testten geçti.

Kente olan aidiyetini sosyolojik olarak sorunsuz bir şekilde kanıtlayan ve Egeli olmanın avantajlarını kullanan Zeybekci, istediği başarıyı yakalayamasa da kendisi açısından Kasım ayında başladığı yolculuğu başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Bu da İzmir siyasetinde yeni bir aktörün AK Parti açısından doğuşunun ilk aşamasıdır.

Bu arada Aydın Şengül idaresindeki İzmir il yönetiminin başarılı olup olmadığı masaya yatırılıyor. Çünkü Şengül, 2009 yılında il başkanıyken 29 ilçenin kaybından sorumlu tutularak istifası alınmıştı. Burada da Şengül’ün başkanlığında bir yürütme değişikliğinin şart olduğu aşikâr. İstanbul ve Ankara gibi illeri kaybetmiş, Antalya ve Adana gibi illeri kaçırmış bir genel merkez teşkilatının İzmir’e bakıp da durum değerlendirmesi yapması şimdilik pek mümkün görünmüyor. Zaten Zeybekci’den önce Büyükşehir adaylığına yakıştırılan ve bu konuda bir ince de hazırlık yapan Şengül süreci adaydan bağımsız yürüttüğü için değerlendirme kriterlerine“Zeybekci’nin kanaati “ de eklenecektir. Eğer, Zeybekci, “İzmir’de teşkilat bana yardımcı olmadı” derse Erdoğan’ın kararı da buna göre şekillenecektir.

Seçim sonuçlarına göre Aliağa-Kınık- Kiraz’da mevcut durumu koruyan Cumhur İttifakı listeye Bergama ve Bayındır ilçelerini de ekledi. Fakat burada önemli bir durum var. O da, Torbalı-Kemalpaşa ve Menderes gibi sanayi, turizm ve ekonomik yapısı güçlü olan üç belediyenin kaybı.  Torbalı ve Kemalpaşa’da seçmen CHP’den aday olan eski belediye başkanlarından yana tercih kullandı. Menderes’te ise görevi süresi boyunca tartışmalar, üslup, uygulamalar ve birçok olay nedeniyle (muhtar dövmek dâhil) kendi parti yönetimine bile saç baş yolduran Bülent Soylu’yu tercih etmedi. Soylu, 400 oyla aldığı ilçeyi 8 bin oy farkla kendisini 5 yıl boyunca yakından meclis üyesi olarak takip eden CHP’li Mustafa Kayalar’a teslim etti.

Bunları niye anlatıyorum?

AK Partili belediye başkanları döneminde kim ne derse desin ilçelere daha önceki dönemlerden çok daha fazla yatırım gelmiştir. Hastane, kültür merkezleri, doğalgaz, TOKİ gibi hükümet destekli projeler bu ilçelerde CHP’li başkan olsaydı kesinlikle gerçekleşmeyecekti.

Fakat gerçek olan şu ki İzmir seçmeni marka projelere, devasa bütçeli yatırımlara ve milyon dolarlık işlere değil insanlığa, samimiyete, tevazuya bakıyor. Belediye başkanı olmadan önceki haliniz ile beş yıl içinde geldiğiniz noktayı çok iyi tespit ediyor. Sevgi, saygı ve samimiyet dedikten sonra sosyal medya hesaplarından alenen vatandaşa küfür edeni görüyor. Makam arabanızı, korumalarınızı, şahsi yaşantınızı inceliyor. İşte bunlara göre de notu sandıkta veriyor.

Bu durum sadece bir partiye mensup belediye başkanları ve yerel idareciler için değil herkes için geçerli. O yüzden yeni dönemde vatandaşa dokunan ve insan odaklı işlere imza atanlar mutlaka karşılığını bulacaktır.

Tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi;

“Millete efendilik yoktur. Hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur”