GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
18 Ağustos 2018 Cumartesi

İnsan nasıl ‘kendisinin kölesi’ olur?

Gazetecilikte en “anlamlı” haberler…

Magazin filan deyip, burun kıvırdığımız…

“Pembe ıvır-zıvırlar” diye yüzüne bile bakmadığımız…

Röportajlardan çıkar…

Bakın…

72 yaşında hala “şarap” gibi görüntü veren…

Konserlerinde “karaborsa” bilet bulamadığımız…

Ajda Pekkan ne demiş?

“Kendimin kölesi gibi çalışıyorum!”

***

Ha’di, gelin…

Birkaç dakikalığına…

Doları, Euro’yu…

İnişi-çıkışı…

Bi’kenara bırakalım…

Ucundan acıcık felsefe yapalım…

Gönlümüzü ferahlatalım, içimize şerbet akıtalım…

***

Hangimiz “kendimizin kölesi” gibi çalışıyoruz?

Bence çok az!

Zaten ben daha 10 yaşındayken…

Taaaa, 55 yıl önce ilk filmini çeviren Ajda Pekkan da…

Bu nedenle…

“Ben normal olmadığıma kanaat getirdim!” diyor…

Yani…

Bu sözlerden sanatçıların…

Normal olmadığını mı anlamamız gerekiyor?

Eğer öyle ise…

Demek ki…

Süperstar’ın ifadesi ile…

“Düz bir insan asla bir Ajda Pekkan olamaz…”

Aslında böyle bir portrenin varoluşunda…

“Kaderin” ve “Şansın” hiç mi rolü yok?

***

Şu yaşam hikayesine bakar mısınız?

Çamlıca Kız Lisesi öğrencisi iken…

Henüz 16 yaşında…

Bir gece kulübünde şarkı söylemeye başlayacaksın…

Ertesi yıl bir derginin yarışmasında…

Birinci seçilip, “Adanalı Tayfur” filminde oynayacaksın…

Yedi yılda 47 film çevireceksin…

Aynı yıl…

“Her Yerde Kar Var” plağı ile satış rekorları kıracaksın…

Atina’da ve Barselona’daki yarışmalarda…

Türkiye’yi temsil edeceksin…

En az altı dilde şarkı söyleme yeteneğin olacak…

Olympia konserinden sonra…

Dönemin Basın İmparatoru Erol Simavi

“Bu kız star değil, süperstar” deyince…

42 yıldır bu unvanı kimseye kaptırmayacaksın…

Defalarca “Yılın Sanatçısı” seçileceksin…

Dillerden düşmeyen şarkılarınla…

En az “iki nesil” büyüteceksin…

Bunca yoğun temponun arasına…

Biri altı gün süren iki evlilik…

Beş-altı tane “nişanlı” sığdıracaksın…

“Aman Petrol, Canım Petrol…” diyerek…

Büyük hayal kırıklığı yaşayınca…

Amerika’ya taşınıp, yaşamaya başlayacaksın…

Eurovision’da Türkiye’yi temsil edeceksin…

Plakların, kasetlerin, CD’lerin yok satacak…

Estetik operasyonların da katkısı ile…

Hala “40’lık sarışın bomba” görüntünü koruyacaksın…

Ondan sonra da…

“Hiç yorulmuyor musunuz?” diye soranlara…

“Kendimi koşu bandında gibi hissediyorum…” diye…

Efsane bir cevap vereceksin…

***

Düz bir insan, O’nun bu yaptıklarını…

Bir ömre sığdırabilir mi?

Mesela…

Bazen “Süperstar” gibi…

Kendinizi bir “ıssız” adaya gönüllü hapsedebilir misiniz?

Ancak ben, yine de…

“İnsan nasıl kendisinin kölesi olur?”

Mevzusuna takılmış durumdayım…

Yine mesela…

Sadettin Kaynak’ın, “Niçin Baktın Bana Öyle?” şarkısını…

Vecdi Bingöl’ün güftesiyle…

Zeki Müren’den dinliyorum…

“Mahzûnsun, hayransın…
O güzel gözlerle sürmeli ceylansın…
Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun?
Kirpiğin yaşlı…
Ben senin nen olayım?
Kulun kölen olayım…”

***

Bir başkasının kölesi olmak…

İnsanın kendisinin kölesi olmaktan daha mı kolay?

Gençlik iksirini yudumlamak için…

Kendimin kölesi mi olmak zorundayım?

Ya ben?

Sadece sevdiğimin kölesi olmak için yanıp, tutuşuyorsam?

Ünlü İngiliz felsefeci Thomas Hobbes…

Taaaa 400 yıl önce…

“Homo homini lupus…” demiş…

Türkçesi, “İnsan, insanın kurdudur…”

Şunun için demiş bu sözleri…

“İnsanoğlu varlığını korumak için diğerleriyle hep savaşır… Bu ilkel durumdan kurtulmanın tek çaresi Devlet’i oluşturmaktır…”

İster katılırsınız…

İster katılmazsınız…

Ama…

Belli ki…

Şansıyla, kaderiyle, aşklarıyla, şarkılarıyla…

Ajda Pekkan…

İçindeki “kurt” ile 72 yıldır yaşamayı beceriyor…

Ancaaak…

Ben de diyorum ki:

Yaradan’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol… Bırak hayat sana rağmen değil, seninle birlikte aksın… Sakın, “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme… Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

Sonsöz: “Kapımıza değil, kalbimize vuran buyursun…”