GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
20 Eylül 2019 Cuma

İklim grevi

Bu yaz sıcaklar bayıltıcıydı değil mi? Gelecek yıl daha da beter olacak... Ondan sonraki yıl daha da beter... Ama sorun sıcakların bayıltmasından öte.. Küresel ısınma açlık tehlikesini de taşıyor.

Bütün dünyada bugün yani 20 Eylül “İklim Grevi” günü ilan edildi... Dünyanın her yerinde insanlar ayakta... Türkiye'de de cılız da olsa aktivistler hareketlendi.

BM İklim Zirvesi öncesinde 20-27 Eylül tarihlerini kapsayan Küresel İklim Grevi haftasında, ülkemizde de 15 ayrı noktada etkinlikler düzenlendi, düzenlenecek...

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in çağrısı ile 23 Eylül’de başlayacak Birleşmiş Milletler İklim Eylem Zirvesi’nde devlet liderlerinin iklim eylemini artıracak somut adımlarını duyurmaları bekleniyor. Zirve, Paris İklim Anlaşması’nın hedefleri için kritik bir öneme sahip. 2020 yılında, anlaşmanın hükümlerine göre ülkelerin verdikleri taahhütleri güncellemeleri gerekiyor. IPCC’nin yayımladığı bilimsel raporlar, küresel ısınmayı 1,5 derece sınırında tutmak için zamanın giderek daraldığını ortaya koyuyor. Özellikle devlet liderlerinin, bu küresel krizi önlemek ve küresel sıcaklık artışını 2030 yılı itibariyle 1,5 derece sınırında tutmak için gerekli adımları içeren planları en kısa zamanda ortaya koyması gerekiyor. Devletlerin, iklim eylem planlarını içeren Ulusal Niyet Katkı Beyanları ise bu hedefin hayli uzağında.

CHP ise Türkiye'nin daha da geride olduğu kanısını taşıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, “İklim adaleti hemen şimdi” başlıklı açıklamasında "Türkiye’de de iklim grevi yapan ve gezegene de geleceğine de sahip çıkan seslere karşılık veriyoruz” dedi.

Karaca şöyle dedi açıklamasında: TBMM’ye CHP olarak sunduğumuz iklim krizi ve alınması gereken önlemler konusunda araştırma komisyonu kurulsun önerisi ne yazık ki reddedildi. Uluslararası organizasyonlarda Türkiye etkin ve sorumlulukları gereği hareket etmekten kaçınıyor ve küresel bir krizi yok sayıyor.

Uluslararası ve ulusal tüm karar alıcıları, çocuklarımızın, gençlerimizin, tüm dünyada büyüyen hak savunucularının talepleri doğrultusunda somut politikaları hayata geçirmeye, acil adımlar atmaya davet ediyoruz. Yerel yönetimlerimizle ilgili temaslarımızı, belediyelerimizin iklim değişikliği eylem planlarını tamamlayarak iklim adaletini sağlamak yönündeki çalışmalarını destekliyoruz.”

İKLİM VE GIDA

Bilinir ama yine yazalım: Her gün 13 milyar insanı doyurabilecek gıda üretilirken, buna karşın her 9 insandan 1’i açlık çekiyor.

Bu korkunç durum yakında ülkemize de siyaret edebilir. Bir zamanlar kendine yeten ülke iken 1980 sonrası izlnen yanlış tarım politikaları ile net ithataçı haline gelen ülkemizde küresel etkilerle sıkıntıların büyümesi kaçınılmaz

Küresel ısınmanın yüzde 35 oranındaki sorumlusu tarım sektörü... Giderek artan gübre, pestisit ve herbisitlerin kullanımı toprak ve suların kirlenmesine neden olmakta ve insan sağlığını tehdit ediyor. Tarım sektörü, küresel sera gazı salınımlarının üçte birinden sorumlu tutuluyor. Tohum şirketleri ormanları yakıyor. Ormanların ve otlakların tarım alanlarına dönüştürülmesi ve iklim değişikliği nedeniyle biyolojik çeşitlilik de azalıyor. Dünyada tahıl ekili alanların 1/3 ü hayvan yemi üretiminde kullanılacak tahılların yetiştirilmesine ayrılmış durumda.

İ. Uğur Toprak'ın araştırması iklim değişikliğinin açlığı da getirebileceğini ortaya koyuyor. Toprak'ın şu sözlerine bütün Türkiye'nin kulak vermesi gerek:

Artan nüfus ve gıda talebine rağmen artan sıcaklıkların sebep olacağı kuraklık ve aşırı hava olayları sebebiyle iklim değişikliği ile mücadelede önemli adımlar atılmadığı sürece gıda güvenliğinin tehlikede olduğu, uzun süredir vurgulanan bir sorun. Çiftçilik teknolojileri ve yönetim tekniklerini geliştirmek için araştırma ve altyapı yatırımlarını arttırılması gerektiğine işaret ederek  tarım emekçilerine doğru teşvikleri vermek, söz konusu teşviklerle en yeni teknolojilerin yaygınlaştırılarak, su yönetimi ve gübre kullanımı konusunda daha iyi düzenlemelerin hayata geçirilmesi elzem...

Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının yüzde 40’ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların yüzde 40’ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşir. Perakende seviyesinde büyük miktarlarda gıda, görünümü gereğinden fazla vurgulandığı için kalite standartları nedeniyle atık olmaktadır. Gıda kaybı ve atıklar aynı zamanda su, toprak, enerji, emek ve sermaye, gereksiz ölçüde sera gazı gibi kaynakların büyük oranda boşa gitmesine ve küresel ısınma ile iklim değişikliğine katkıda bulunmasına sebep oluyor...

Tehlike kapıda!