GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
12 Temmuz 2019 Cuma

İdeolojik mülahazalardan azade

Cumhuriyet devrimi, yüzüncü yılının eşiğinde, islamcı kuşatma altında sistem krizi yaşıyor.

Kürt milliyetçilerinin ve islami düzen isteyenlerin Cumhuriyet rejimiyle hesaplaşmasının yol açtığı rejim krizi, uluslararası sistemin dengeden çıkmasıyla ülke ekonomilerinde meydana gelen büyük sarsıntılara bağlı olarak enikonu derinleşti.

Kimlik siyasetinin cesaretlendirdiği etnisite ve din grupları, mevcut toplumsal mutabakata itiraz ediyor, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini sorguluyor.

Öte yanda, gelirleri hayli düşen orta sınıf ve imkânsızlıkları iyice büyüyen yoksullar mutsuz. Hakeza, bozulan piyasalar nedeniyle iş insanları tedirgin.

Uluslararası ilişkiler çok kötü yönetiliyor.

Kısacası, Saray’dan yönetilen Türkiye içeride ve dışarıda alarm veriyor. İslamcı siyasetin dayattığı değişim politikaları çok sıkıntılı. İşleyişine müdahale ettikleri kurumlarda değişimi yönetmekte yeni rejimin muktedirleri yetersiz kaldı. Türkiye fena halde yalpalıyor.

Siyasi istikrar yok. 15 Temmuz sonrasında, MHP’nin devreye girmesiyle “yerli ve milli” baskı altında kalan islamcıların bu ittifaktan memnun oldukları söylenemez. Ülkücülerin ha keza…

AKP’nin oluşturduğu islami zemin, seküler alandan gelen tepkilere artık dirençli değil.

Nitekim kuruluşunda muhafazakârları parti saflarına katmayı başaran AKP’de derin yarılmalar ortaya çıkmaya başladı.

Ve Erdoğan, hiç gecikmeden, “ümmeti bölmekle” suçladı, yarılma sonucu AKP’den istifa ederek yeni parti kurmaya soyunanları… Doğrusu, kullandığı dil çok manidardı.

Yanı sıra, kapitalist sistemin sanayi toplumu sonrası politikalarından zuhur eden yeni toplum, siyasal alanı zorlamaya başladı; yeni bir dil kurmak ve yeniden söylemek ihtiyacı ortaya çıktı.

Bu ihtiyaca kulaklarımızı tıkarsak, kırk yaş altı kuşakların metropollerde duyulan ayak seslerini anlamak ve anlamlandırmak mümkün olmaz. Hâlbuki değişimi onlar yönetecek.

Gerçeklerden kaçarak sorunlar çözülmüyor. Ülkenin sadece yarısının “evet” demesiyle yönetim sistemi değişmez. Yüzde ellinin “evet” demesiyle toplumda mutabakat sağlanmaz. Bu yüzden, toplum gergin ve huzursuz.

Statükodan beslenen siyasal partiler arasında süren kısır tartışma ve polemiklerin yarattığı olumsuz iklimde, sorunları ve çözüm yollarını konuşmak imkânsız.

İçinden geçtiğimiz koşullarda;

Hangi partiden oldukları veya ideolojik aidiyetleri bir tarafa, aklı başında herkesin, iletişim içinde, Türkiye için birlikte düşünmesi gerekiyor.

Siyaset dilini ve siyaseti yeniden kurmak gerekiyor.

Türkiye tahayyülünü yeniden inşa etmek gerekiyor.

Eteklerdeki taşları döküp ayağa kalkmanın vaktidir.