GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
2 Mayıs 2020 Cumartesi

İdeolojik aygıt olarak Diyanet

İtalyan düşünür Althuser bundan elli yıl kadar önce “devletin ideolojik aygıtları” kavramını ortaya attı. Siyaset sosyolojisi ve siyaset biliminde çok önemli hale gelen bu kavram, bir egemenlik aygıtı olarak devletin, sadece ordu ve polis gibi silahlı baskı araçları ile varlığını sürdüremeyeceğini, bunların yanı sıra ideolojik araçlara da ihtiyaç duyduğunu anlatır.

İdeolojik aygıtlar arasında din, eğitim ve medya gibi kurumlar bulunur. Bunlar aracılığı ile devlet rıza sağlamaya çalışır.

Şimdi bu kavramlaştırmaya bağlı olarak, eşcinseller hakkında açıklamaları ve Baro’nun dava girişimi sonucu gelişen olaylarla gündeme gelen Diyanet İşlerinin işlevini ele almaya çalışalım.

Din farklı tarihsel dönemlerde ve ülkelerde farklı şekillerde örgütlenmiştir. Ama daima iktidarla ilgili olmuştur. Bizde din, Cumhuriyet/modernleşme projesi karşısında tehdit olarak görüldüğü için, ona uygun bir şekilde kurumsallaştırılmaya çalışılmıştır. Hem İlahiyat Fakülteleri hem de Diyanet İşleri Başkanlığı, çağdaş din ve din adamları gerekçesine dayandırılmıştır.

Her ne kadar bütün ilk ve ortaokul derslerinde laiklik, din ile devlet işlerinin ayrılması olarak tanımlansa da, bizde devlet dini içine alarak kontrolü altında tutmayı tercih etmiştir. Sivil alanda cemaatler olarak örgütlenen din, iktidar ile rekabet edebilir düşüncesi ile devlet kurumu haline dönüştürülmüştür.

Din adamlarını devlet memuru haline getiren bu uygulama hem din devlet ilişkisi hem de tek dini yorumu meşru sayması bakımından sorunlu bir uygulamadır. Bu ayrıca tartışma gerektiren bir boyut.

Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluş ve işleyişi bakımından din ve inanç işleri kadar, iktidarın rengine göre hareket eden bir kurum olmuştur. 12 Eylül döneminde Atatürk fetvaları ve hutbeleri sürpriz değildi.

Hükümetlerin politikalarına göre önceki dönemlerde doğum kontrolünü tavsiye eden Diyanet, bunu temsil ettiği inancın gerekleri olarak değil, kendini kontrol ve finanse eden iktidarın taleplerine göre yapıyordu.

15 Temmuz Darbe girişimi sonrası günlerce minarelerden sela okunması da din ve inançla alakalı bir tutum değildi tabi. Darbe girişimi siyasi ve hukuki bir sorundur. İbadet ve inançla ilişkisi kurmak çok zorlama olur.

Fitre ve zekatınızı devlete verebilirsiniz fetvası başka bir ülkede verilmiş midir bilmiyorum. Eşcinselleri ve evlilik dışı yaşayanlara bütün dinlerin mesafeli olduğu bir gerçek. Kendi inanç sistemleri gereği bir tavır olarak görülebilir bu. Ama eşcinselleri ve evlilik dışı yaşayanları çeşitli salgın hastalıkların gerekçesi olarak göstermek ayrımcı olduğu kadar nefret de içeren bir dildir.

Din ve inancı temsil eden bir kurumun böyle bir çıkışı, her çağdaş ülkede eleştirilir ve böyle bir tutum için dava açılabilir. Ama gelin görün ki, devlet partiye dönüşünce bu pek kolay olmuyor.