GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
2 Haziran 2020 Salı

İçinden biri olarak Amerika’daki son gelişmeler

Minneapolis’te George Floyd adlı siyahi-Amerika’lının, polisin boynu üzerine çökmesi neticesinde ölmesi sonrası yaşanan gelişmelerden bahsetmek istiyorum. Önce bazı kavram ya da tanımlamaların açıklanmasında fayda görüyorum. Genellikle, son yıllarda ya da yakınlarda, Afrika’dan Amerika’ya göçmen olarak gelenler Afriko-Amerika’lı olarak adlandırılıyor. Amerika’da ikinci, üçüncü ya da önceki jenerasyonlara ait olanlar, kendilerine Afriko-Amerika’lı denmesinden hoşlanmıyorlar. Bunun yerine “Black” yani siyahi denmesini tercih ediyorlar. “Biz Amerika’lıyız, Afriko-Amerika’lı değiliz” diyorlar.

Amerika’ya ilk geldiğim yıllarda, özellikle çalıştığım hastahanede, siyahi bir bireyi rengiyle tanımlamanın ırkçılık olacağını düşünerek, Afriko-Amerika’lı diye tanımladığımda, iş arkadaşlarımın; “Biz Afriko-Amerika’lı değiliz. Biz yüzyıllardır bu toplumdayız ve birbirimize karıştık. Biz gerçek bir Amerika’lıyız. Bizi siyahi-Amerika’lı diye çağır” şeklinde tepki gösterdiklerini hatırlıyorum. Özetle; içine doğdukları Amerikan toplumunun kültürel kodları içerisinde asimilasyona uğrayarak, tamamen entegre oldukları ve dolayısıyla Afrika’dan göçmen olarak gelenlere benzetilmek yerine kimliklerine Amerika’lı damgası vurulması gerektiğine, çünkü kendilerini onlardan farklı ifade ettiklerine dikkat çekmek istiyorlardı. O gün bu gündür, Afrika’dan gelen göçmenler hariç, ikinci ve önceki jenerasyonlara ait siyah derili Amerika’lıları “Siyahi-Amerika’lı” diye tanımlarım.

Bir diğer tanımlama da bu son olaylarla ilgili gelişmeleri “Irkçılığa karşı protestolar” şeklinde yapılan açıklamalardır. Evvela şunun altının çizilmesi gerekir ki ırkçılık ya da her türlü ayırımcılık sadece Amerika’da değil dünyanın her yerinde mevcuttur. Keza polis ya da güvenlik güçleri tarafından yetki alanının dışına taşan ve aşırıya kaçan uygulamalar da öyle... Elbette bu son olay, hiç bir şekilde, polisin aşırı ve insanlık dışı sert müdahalesini haklı gösteremez! Ancak, bu ülkede 21 yıldır yaşayan bir birey olarak benim nacizane kaanatim şudur ki; Georgo Floyd olayında gösterilen tepkilerin yağmalama ve vandalizm boyutlarına varmasının, tırnak içinde “Irkçılığa karşı geliştirilmiş bir reaksiyon” olduğu şeklinde lanse edilmesi, tam gerçeği yansıtmıyor. Protesto şeklinde başlayan gösteri eylemlerinin, giyim mağazaları, yiyecek içecek dükkanları ya da eczanelerin yağma edilmesine dönüşmesi bunun en basit ispatlarından biri... Özünde; “İnsan haklarına sahip çıkmak amacıyla dayanışma ve yönetim bazında ses getirmeyi” ilke edinen hiç bir haklı barışçıl eylem, bu tür vandalizme yönelmez.

Bu vandalizmin altında yatan temel sorunları; Corono virüs pandemisinin tetiklediği ekonomik durgunluğa bağlı olarak, işsizlik rakamlarındaki artış ve  sömürücü- kapitalist Amerikan sağlık sisteminin yıkıcı etkileri olarak açıklamak daha öngörülü olur. Ekonomideki çıkar gruplarını birbirine bağlayan sosyo-ekonomik ilişki ağlarının bir şekilde dengelenmesi, Amerika Birleşik Devletleri’ni bir arada tutan en büyük güçtür. Bunun dışında, Amerika’daki halkları birbirine bağlayan ortak geleneksel ve ulusal değerler birliği yok denecek kadar zayıftır. Bu sebeple, George Floyd bağlamında gelişen olayları “Amerika’da ırkçılığa karşı çıkışı sergileyen anti-faşist eylemler, sosyalistler, göçmenler va fakir kesimlerin dayanışması, kapitalizmin iflasını gösteren toplumsal patlamalar” gibi, Amerikan toplumunun gerçekliğine uymayan sloganvari genellemelerle tanımlamak, doğru bir analitik yaklaşıma tekabül etmiyor...

Bugün Amerika’da; ne siyahilerin, ne göçmenlerin, ne sosyalistlerin, ne yoksulların ne de işçilerin sınıfsal çıkar birliği ve dayanışması ne de bu gruplar arasında böyle bir sınıfsal bilinçlenme mevcuttur. Dolayısıyla son gelişmelerden “Devrimci bir başkaldırı ya da ihtilal” çıkmaz, bunu not düşmek lazım. Velakin, Amerika’da gelişen bu son olaylar özelinde; bu ülkede ve dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan ya da yaşanacak her türden “İnsanlık dışı baskı, ayırımcılık ve şiddete” nereden ya da kimden gelirse gelsin, bütün insanlığın, onurlu ve barışçıl bir dayanışma içerisinde sesini yükseltmesine, bugünün dünya düzeninde, her zamankinden daha çok ihtiyacımız var ve de var olacak... Bu da insanlık bilincine not edilsin...