GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
14 Mart 2020 Cumartesi

İçimizdeki virüs

Dünyaca ünlü sanatçıların, siyasetçilerin, sporcuların dahi karantina altına alındığı, salgının Türkiye’de de görülmeye başlandığı günlerde vatandaşlar olarak kendi önlemlerimizi almaya çalışıyoruz. 

Bir yandan da İZBAN’da, metroda, otobüslerde kuşkulu gözlerle birbirimize bakıyoruz. 

Kısacası, hiç olmadığı kadar güvensiz bir ortamın içerisinde günlük yaşantımızı sürdürüyoruz.

Dünya ise oldukça kırılgan bir dönemden geçiyor. Küreselleşen dünyada salgınların da küreselleşmesi kapitalizmin yeniden sorgulanmasını da beraberinde getiriyor.

Yeni bir dünyanın inşası ise uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Ya da yeni bir dünyayı kurmak işimize gelmiyor. Yaşantımıza kapitalizmin bitmeyen krizleri ile, savaşları ile, mülteci krizleri ile, salgınları ile devam etmek zorunda kalıyoruz.

Dramlar da bitmiyor haliyle.

Buna pek tabii insanlığın krizidir de diyebiliriz.

Günü kurtarma derdimiz…

Ancak son küresel salgın ile artık güne kurtaramama halini yaşıyoruz.

3 liralık maskeyi 100 liraya aldık. 2 liralık makarnayı 45 liraya, 5 liralık kolonyayı 50 liraya sattık.

Daha çocuk yaşlarda kulaklara fısıldanan ve sonrasında bir hayat felsefesi haline gelen “devletin malı deniz, yemeyen domuz” cümlesinin karşılığını Türk milleti olarak semeresiyle alıyoruz.

Daha dün Elazığ depremi sonrası evsiz kalan insanların barınmak için aradığı evlere fahiş kira fiyatları çeken aynı mahallenin insanları değil miydi?

12 Eylül karanlığı ile birlikte ne ektiysek onu biçtik. Yeni sağ politikaların yükselişi, piyasacılığın önünün açılması, “benim memurum işini bilir”, “babalar gibi satarım” diyen yöneticilerimize devletin bütün imkanlarının verilmesinin travmatik sonuçlarını yaşıyoruz.

Maneviyatı, insanlaşmayı öteleyen, maddiyata tam anlamıyla tapan kuşakları bu ülke yetiştirdi. Kısacası yaşadığımız şey virüsten de beter.

Hastalıkların tedavisi, virüs salgınlarının önlemi bir biçimde bulunur, durdurulur ve önlenir. Peki bizi içten içe kemiren, çürüten, birbirimizle olan bağı neredeyse yok eden hastalıklı halimizden nasıl kurtulacağız?

Kısa ve net.

Umutsuzum.