GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Hanzade ÜNUZ
YAZARLAR
4 Ocak 2019 Cuma

İZBAN’da arsenik kokusu

2008 yılına gidelim...

Aynı bugün olduğu gibi yerel seçimlere aylar kalmıştı...

Bir sabah güne “İzmir’in suyunda arsenik var” iddiasıyla uyandık.

İşaret fişeğini atan dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’ti.

Doğal olarak ilk başta etkilendik, “Neler oluyor” diye panik yaşadık.

Yandaş medyada İzmir’in suyu ile ilgili algı kampanyası başladı.

Dönemin AK Partili üç Bakanı TV’de canlı yayınlanan bir basın toplantısı yaptı.

Bakanlar Beşir Atalay, Recep Akdağ ve Veysel Eroğlu dirsek teması yan yana oturdular.

Biz de izledik.

Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ gözümüzün içine bakarak “Bugün 81 ilimiz içinde İzmir’in dışında şebeke suyunda arsenik oranı yüksek başka bir ilimiz yok” dedi.

Yine dönemin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ise “İstanbul ve Ankara’da sular gayet sağlıklıdır, aksini iddia eden varsa gelsin” dedi.

İzmir için basın toplantısı düzenlenmişti, çok şanslıydık.

Her şey mükemmeldi Türkiye’de...

Herkesin keyfi yerindeydi, sular da mis gibiydi.

Bir tek İzmir dışında.

***

İzmir Büyükşehir Belediyesi hemen farklı illerden içme suyu numuneleri aldırdı.

Hıfzısıhha Enstitüsü’nde yaptırılan resmi ölçümlerde anlaşıldı ki...

Veysel Eroğlu’nun seçim bölgesi Afyon’da içme suyundaki arsenik değeri İzmir’in üç katından fazlaydı.

Hemen dibimizdeki Manisa’nın birçok ilçesinde arsenik miktarı İzmir’in yaklaşık sekiz katıydı.

AK Parti yönetimindeki 10’dan fazla kentin suyundaki arsenik oranı İzmir’den kat be kat yüksekti.

Ama sadece muhalif ve inatçı duruşuyla dikkat çeken İzmir ve İzmir’in suyu gündemdeydi nedense...

İzmir’deki durum, içme suyu şebekesine su veren kuyular Göksu’da 59, Sarıkız’da 32 mikrogram arsenik bulununca kapatılmasından ibaretti.

Aynı dönemde sudaki arsenik değeri 300’ü aşan il ve ilçeler vardı ama isimleri ağza alınmıyordu.

En çok İzmirliler’in sağlığı düşünülüyordu çok şükür.

***

Hedef tahtasında şüphesiz ki İzmir’in CHP’li Başkanı Aziz Kocaoğlu vardı.

Diğer kentlerdeki resmi arsenik değerleri ortaya çıkınca oyun bozuldu.

Melih Gökçek’in başlattığı projede...

İzmirliler’in ayarlarıyla oynama...

“Sizi zehirliyor” gerekçesiyle Kocaoğlu’nun güvenirliliğini sarsma...

Rakibi köşeye sıkıştırma, son darbeyi vurma...

İzmir’i kazanma planı vardı.

Ama bu oyun o zaman, 2008 yılında tutmadı.

Ciddi şekilde ters tepti.

***

İzmirliler o gün ne yaptı hatırlayalım?

Hamleyi gördü.

Yapılan büyük haksızlığı hızla kavradı.

Sağduyulu, akıllı ve uyanık davrandı.

Net olarak Başkan Aziz Kocaoğlu’nun arkasında durdu.

“Biz arseniği sek içeriz” diye restini çekti.

Her evde, her dükkanda, her otobüste...

Her sokakta, her kaldırımda bu konu konuşuldu.

Mağduriyet İzmir’i kenetlendi.

Deniz Baykal’ın 2009’da ringe çıkmak için elini kaldırmakta tereddüt ettiği Aziz Kocaoğlu...

Arsenik fırtınasının ardından tek güçlü aday olmakla kalmadı...

Yüzde 56.7 oy ile İzmirliler tarafından Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

CHP de ilçelerde 30’da 30’u zorlayan, iki kayıplı bir performans sergiledi.

***

Arsenik krizini neden hatırladım?

İZBAN grevini ilk günden beri takip ediyorum.

Grev bugün 28. gününe girdi.

Öncelikle çalışanların maddi manevi hak ettikleri iyi şartlarda çalışmalarını önemsediğimi söylemek isterim.

Her gün yaklaşık 350 bin İzmirliyi taşıyan ekibin kendilerini güvende ve huzurlu hissetmeleri gerekir.

Grevin gidişatındaki detaylar ve sendikanın ifadelerindeki tutarsızlıklar noktasında ise...

Tarih tekerrür mü ediyor?

Endişesine kapılmaya başladım.

10 sene sonra yine bir yerel seçim arifesinde...

Demiryolu İşçileri Sendikası (Türk – İş) ile görüşmeleri yürüteceği açıklanan...

İZBAN’ın yüzde 50 ortağı Devlet Demir Yolları parmağını kıpırdatmadı.

“Du bakali ne olcek” serinkanlılığında seyirciliğine devam etti.

İZBAN yolcusu 350 bin İzmirli de duraklarda, yağmurda soğukta ayazda perişan oldu.

***

Çözüm arayan Başkan Kocaoğlu devreye girdi, grevdeki İZBAN çalışanlarına önce yüzde 22 ardından yüzde 26 zam önerdi.

Sendika kabul etmedi.

Kocaoğlu dün TCDD’nin onayı halinde yüzde 30 zamma sıcak bakacağını açıkladı.

Demiryol – İş Sendika İzmir Şube Başkanı Hüseyin Ervüz, “Ama yüzümüze söylemedi. Sendikaya değil, çalışan arkadaşlara söyledi” diye nazlandı, yokuş yaptı.

Bu arada dün tramvay ve metro çalışanları da maaşlarına yüzde 30.5 zam talep etti.

Aziz Kocaoğlu yüzde 25 zam verdi.

Kabul edilmedi, tramvay ve metrocular da greve göz kırptı.

***

Anlayacağınız durum şu noktaya doğru gidiyor...

İzmir’de her gün 1 milyon 850 bin kişi toplu taşıma araçlarına biniyor.

Yani dört milyonluk İzmir’in yarısı toplu taşım kullanıyor.

Raylı sistemin 800 bin yolcusu var.

Günde 800 bin İzmirliyi taşıyan raylı sistemin durması...

Damarlarının tıkanması...

İzmir’in durması...

Kitlenmesi anlamı taşır.

İzmir kilitlenir mi?

Evet, kilitlenir.

Peki bu tablo karşısında...

İzmirliler kenetlenir mi?

Evet, kesinlikle kenetlenir.

***

Yerel seçime üç ay kala...

Kaşının üstünde gözün var dönemi yaşanan Türkiye’de...

Tesadüfen sadece İzmir’de...

İZBAN’dan sonra metro ve tramvay grevleri başlayıp...

İşine gücüne, okuluna, hastaneye, çarşıya pazara gitmeye çalışan onbinlerce İzmirli yolda kalırsa...

Sonra gelip...

“Kilidi ben açtım.

İzmir’i ben kurtardım.

Zaten size suyu da ben getirdim.

İzmir’in burnu da akıyordu, ben sildim.”

Denilirse inanır mı İzmirliler?

İnanmaz.

Yine ters teper.

Mağduriyet, galibiyeti getirir.

İnanmayan varsa...

Son 24 saat içinde sosyal medyada İzmir’deki grevle ilgili yazılan...

Binlerce mesajı okusun, havayı koklasın.

“Havada seçim  kokusu var...”

“İZBAN’da arsenik kokusu var...”

Diye homur homur homurdanıyor İzmirliler.