GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
30 Ocak 2019 Çarşamba

Hiç mi hatırları yok?

Yerel seçim ateşini adayları belirleyerek alevlendiren ve  “milletin bekası” diye bu süreci yürüten iktidar partisi karşısında 1 Nisan sonrasının  “koltuk bekasını” düşünen Cumhuriyet Halk Partisi İzmir’de iki ilçe hariç şimdilik noktayı koydu!

Neden “koltuk bekası” diyorum?

Çünkü CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi özellikle 24 Haziran sonrasında başlayan “olağanüstü kurultay” taleplerine karşılık ciddi önlem almak zorunda kalmıştı. Milletvekili aday listelerini kendi iradesi üzerinden şekillendiren parti yönetimi yerel aday listelerinde de bu tavrından vazgeçmedi.

Elbette genel seçimler ile yerel seçimler aynı değil!

Çünkü görevde olan belediye başkanlarını bir çırpıda kenara koymanın da bir adabı olmalıydı. Ne yazık ki parti yönetimi İzmir’de adayları belirlerken bir sistem, yöntem, çalışma şeklini net bir şekilde ortaya koyamadı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 15 yıldır oturduğu koltuğun yeni adayı Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in durumunu bir kenara bırakırsak özellikle ilçe adaylarının belirlenmesi konusu parti örgütünde ciddi kırılmalara, küskünlüklere, motivasyon düşüklüklerine neden olmuştur. Parti, ilk olarak aday gösterilmeyen ve seçim sürecini resmi olarak yürütecek belediye başkanlarına hızlıca durumu izah etmeli, gönlünü kazanmalı, yeni adayın yanında durmasını sağlamalıdır.

Büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerinde aileleriyle birlikte 200 bine ulaşan çalışan/hizmet eden geniş bir kitle an itibariyle “pasif” duruma geçmiştir. Kamu gücünü elinde bulunduran iktidar partisinin karşısında ilçelerde yapılan operasyon böyle giderse kenti “altın tepside sunulacak” duruma getirecektir.

Mesela, Türkiye’de iktidarı hedefleyen, İzmir’de yerelde iktidar olan CHP, Buca gibi 500 bin nüfuslu ilçede 5 yılda önemli işlere imza atan Başkan Levent Piriştina’ya durumu izah etmelidir. Pırlanta merkezleriyle çocuklara ulaşan, üniversite öğrencilerine kendi evlerinde sunulmamış hizmetleri vererek genç nesli kucaklayan, sosyal ve fiziki projelerle fark yaratan bir isme hiç olmazsa merhum babası Ahmet Piriştina’nın hatırına iki çift lafı esirgememelidir.

Memleket stat ve spor alanları tartışması içindeyken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da desteğiyle Bornova’da stadı tamamlayan, dost market projesiyle binlerce kişiye ulaşan, kurumsal ve sosyal birliği simgeleyen “evimiz” sloganını herkesin kalbine yerleştiren Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila’ya da durumu anlatmak zorundasınız.

İzmir Barosu Başkanlığı yaptığı dönemden itibaren İzmir’in o dik duruşunu simgeleyen eylem ve söylemlere imza atan, kendi partisinin ayak oyunları ve iç muhalefetine rağmen 1 milyon nüfuslu  metropolün tek kadın yerel yöneticisi Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş’ı kenara koymamalısınız.

Her apartmanın öğrenci okutmasını sağlayan Karşıyaka’nın Filizleri başta olmak üzere sayısız sosyal ve kültürel çalışmalara imza atan, partinin hafıza ismi Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’a da neden aday olmadığını anlatmalısınız.

Kırsal kalkınma kapsamında iyi tarım uygulamaları yapan, enginar başta olmak üzere köy görünümündeki Urla’yı Büyükşehir’in Yarımada Kalkınma Projesi’yle birlikte dünyaya tanıtan Urla’nın kadın Belediye Başkanı Sibel Uyar’a ne diyeceksiniz?

Menemen’in ilçede efsane olmuş, halk ile özdeşleşmiş Belediye Başkanı Tahir Şahin’e, belediyeyi göreve başladığında 250 milyon TL borç batağında devralmış, taşınmazları hacizli olan Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan’a, 60 yıl sonra seçim kazanarak CHP’yi iktidar yapan, insanların ilçeye göç etmesini sağlayan projeleri hayata geçiren Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol’a hiç mi bir şey söylemeyeceksiniz?

Elbette parti yarın sandıktan en iyi sonucu alabileceğini düşündüğü isimleri aday yapmıştır. Yeni isimler, taze tohumlar, hızlı neferler düşünülmüştür.  Ama bu partide aday belirlenirken Parti Meclisi’nden istifa eden Milletvekili Sevda Erdan Kılıç’ın da dediği gibi hiç mi hafıza yoktur?

Anadolu’da vefayı anlatan şöyle bir söz söylenir:

“Eşeğin hatırı yoksa sahibinin hatırı vardır”

Evet; eşek burada birçok olumsuzluk yaşansa bile 5 yıl boyunca partiyi sırtlayan, taşıyan, yaptığı hizmetler nedeniyle yargılanan, ailesi, yaşamı, özel hayatı didik didik edilen belediye başkanlarının ta kendisidir.

Hatır ise İzmir’de bu başkanları göreve getiren, Cumhuriyet Halk Partisi’ne öyle ya da böyle gerekçelerle oy vermiş, gönül vermiş seçmenlerdir.

Kimsenin de bu seçmenlerin iradesine ipotek koymaya, oyları çantada keklik görmeye hakkı da yoktur.Siyasi açıdan kendisinden çok şey beklenen, ülkenin kurucu iradesi bir partinin içinde bulunduğu durum hızlıca ortadan kaldırılmalıdır.

Bunu yapacak olanlar da pazarlık masasında kenti bölüşen, paylaşan iradenin ta kendisidir!