GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
30 Ekim 2019 Çarşamba

Her hasat barış çağrısı

Bu zeytin hasat festivali aynı zamanda kutsalımızın kutlaması değil mi ? Bugün elinizi dokundurduğunuz zaman kiminizin tacında zeytinler var hâlâ… O değilse öndekinden bakın kurumuş dahi olsa elinizle sıktığınız zaman anında elinize gelen yağ var.  O yağdaki şifanın ne kadar önemli bir kutsal olduğunu hatırlayın. Onun kutlaması olarak bu hasat şenliğinde erken hasatları tadıyoruz değil mi? Gittiğiniz zaman çarşıya birbirinden farklı onlarca üretici açmışlar tezgahlarını sizlere büyük bir gururla “biz bu yıl bunu yaptık” diyorlar. Tattırıyorlar. “Tadını alıyor musunuz?” diyorlar. Çünkü onları ayakta tutan onun kutsalı.

Ekolojiyi, doğayı baş tacı ettiğimizi göstermezsek yani kutsalımız doğa olmazsa yarınımız yok...Eğer biz kutsalımıza sahip çıkmazsak yarın yok. Ve iklim krizi gibi medeniyetimizin sert bir sınavıyla yüz yüze geldiğimiz yerde elimizde konuşmaya kullanacağımız kelimelerimiz yok. Birlikte masa kuracağımız düzenimiz yok…

***

Bu yıl 15. Kez düzenlenen Uluslararası Ayvalık Zeytin Hasat Festivalini de tamamlayıp, birkaç günlüğüne evimize döndük. Girişteki iki paragraflık sözler, 2007’de Slow Food Türkiye hareketini birlikte kurduğumuz sevgili Defne Koryürek’e ait… Ayvalık’ın gizli köşesi Köylü Pazarı’nda her anlamda “nefis” bir sunum yaptı Defne bizlere… Taze Ayvalık zeytinyağları ile Mutluköy’deki bahçesinden topladığı yabani otlar ile çok leziz bir sıcak bakla favası ile dikkatimizi çekti dünyaya. Her birimizin kafasında barışı simgeleyen zeytin dallarından (bazılarının üzeri meyveli) bir taç vardı.

Zaten dünyada Barış ile anılmıyor mu zeytin… Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Mustafa Büyükçıvgın bu yılın temasını “Her hasat barış çağrısı” diye boşuna koymamış…

Çook uzun bir paneldi UZZK Başkanı Ümmühan Tibet tarafından yönetilen “Ayvalık Zeytinyağını AB Tescilleyecek, Dünya Tüketecek” konulu tartışma. Panelin açış konuşmasında ATO Başkanı Mustafa Büyükçıvgın önemli göndermeler yaptı… Başkan, “Zeytin bir kent geleneği ve aile mirası olarak kültürümüzün bir parçasıdır. Bu nedenle göğsümüzü gere gere ve her yıl bir kez daha, ‘Ayvalık zeytinyağının başkentidir” diyoruz. Her yıl farklı bir temayla gerçekleştirdiğimiz festivalimizin sloganını bu yıl, ‘Her Hasat Bir Barış Çağrısı’ olarak belirledik. Barışın birden fazla simgesi var, ancak dünya durdukça barışı en somut olarak yansıtmaya devam edecek olan tek simge; zeytin dalıdır ve her hasat aynı zamanda bir barış buluşmasıdır” dedi….

Geçen haftalarda zeytinyağı özelinde ve genelde yaşanan sahtekârlıkları yazmıştım. O nedenle bu yazıda girmiyorum coğrafi işaret laflarına. Sonra yeniden yazacağım coğrafi işaret ve sahtekarlıkları...

Panelden aktarmak istediğim konuşma pek sevgili dostum, kardeşim Ahmet Sucu’nun oğlu olarak büyümesine tanık olduğumuz, artık işlerin başına hem alaylı, hem de mektepli olarak geçen Halil Sucu’nun sözlerinden altını çizdiklerim:

Geriye dönük olarak yaptığım araştırmalarda 20 yıl  geçmesine rağmen halen aslında benzer şeyleri konuştuğumuzun farkına varmış olduk. 2001 de yapılan zeytin söyleşilerinde 500 bin ton zeytinyağı üretimi, 1.5 milyar dolarlık ihracat ile şampiyonlar liginde oynamak isteyen bir zeytin ve zeytinyağı sektörü yaratmak konusunda tüm öncüler uğraşmış.

1998’de Yeni Rejim diye bir destek oluşturuldu ve 2012-2014 yılları arasında bu desteklere  dair 4 farklı kararname düzenlendi. Kararnamelerin tek bir ortak paydası var ve bizim için önemli olan noktası bu. Zeytin ve zeytinyağı desteklemesine dair program. Artık tek tip bir destek yok. Rekabet gücünün arttırılması, modernizasyon, kalitenin yükseltilmesi gibi 20 ana başlık altında farklı farklı destekler mevcut. Ayrıca her bir üye ülkenin özel destek isteme hakkı var.

 

Türkiyemiz ham yağa 4 milyar dolar döviz cinsinden para harcıyor. Bu durumda devletimizin benimsemiş olduğu ithal edileni içeride üret ilkesi gereği bunun kapatılması gerektiğini düşünüyorum. Zeytin ve zeytincilik sektörü olarak da bu role talip olduğumuzu belirtmek isterim. Ancak bunun için en az bitkisel yağlara olduğu kadar bir teşvik ve desteğe ihtiyacımız olduğunu da belirtmek istiyorum. İkincisi halen yüzde 75’ine yakın kısmı sulanmayan ve mekanik alet kullanılmayan sektörümüzün acilen makineleşmesi gerek… (Halil Sucu)

***

Öyle sanıyorum arka sıralarda oğlunu izlemekte olan Ahmet Sucu büyük gurur duyuyordu o dakikalarda. Ben de gurur duydum…

Bu yıl dolu dolu bir etkinlikler dizgesi vardı Ayvalık’ta. Zeytin Çekirdekleri Konseri, Klasik Müzik Dinletisi, Balkan müzikleri ve folklor gösterisi yetişebildiklerimiz…

Kalabalık nedeniyle benim dışarıda, bizim ekibin içeride büyük keyifle izlediği bir söyleşi de Sabancı Üniversitesi Yaratıcı Teknolojiler Atölyesindeki Prof. Yankı Yazgan ile Klinik Psikolog İnci Vural’ın “Ailede Kökler ve Çocuğun Belirsiz Geleceğe Hazırlanması” başlıklı sunumlarıydı. Bizim arkadaşların notlarını da bir başka yazıda anlatacağım.

Masalarımızda hep olan taptaze Sabuncugil zeytinyağlarının lezzetini, nefasetini ise anlatamam. Ayvalık zeytinyağı benzersizdir, rakipsizdir. Bunu Deniz Sabuncugil’e de coğrafi işaretli yağlarını denedikten sonra da söyledim zaten…

Özetle ilk yılından beri dikkatle takip ettiğim Ayvalık Zeytin Hasat günleri 15. Yılında da güzel anılarla kapandı. Önceki Komili Hasatında da, geride kalan günlerde de sevgili Mehmet Cavlı’ya dediğim gibi: Ayvalık’a gelmek ne güzel, gelen var, gelemeyen var