GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
13 Mayıs 2021 Perşembe

Hayat bayram olsa!

Hayatım boyunca bana en anlamlı gelen şarkının adı! Rahmetli şarkıcı Şenay ile 1970’li yıllarda hit olan pop şarkısı... Benim kuşağımdan bu şarkıyı bilmeyen, bilip de yüreği titremeyen kimse yoktur diyebilirim. Hem neşeli müziği hem de sözleri duygu ve coşku yüklüdür. Müziğinin ritmine kapılmamak, kapılıp da yerinde durabilmek elde değildir. Ancak şarkıyı bir çok müzikseverin gönlüne nakşeden, birçoklarının hayallerine ya da dileklerine dokunmasıdır...

Şarkının sözleri öyle bir bilgelik taşır ki ve bu bilgelik müziğin diliyle yedisinden yetmişine herkesin diline o kadar kolay yerleşir ve söylenir ki tıpkı bir ilahiye dönüşür. Mısralar birer birer dudaklarınızdan dökülürken adeta içinize işler. Ve bu mısralar şarkının bestesiyle öylesine uyumludur ki bu sözlere başka beste yapmanın zaten mümkün olmadığını anlarsınız...

“Şu Dünyadaki en mutlu kişi mutluluk verendir

Şu Dünyadaki en güçlü kişi güçlükten gelendir

Şu Dünyadaki en soylu kişi insafa gelendir

Şu Dünyadaki en zengin kişi gönül fethedendir

Şu Dünyadaki en üstün kişi insanı sevendir

Şu Dünyadaki en bilgin kişi kendini bilendir

Şu Dünyadaki sevilen kişi sevmeyi bilendir.”

Bu mısraların her biri bir derviş bilgeliğinden türemiş özdeyişler gibi değil mi? İnsanı anlatan ve bir o kadar da insancıl bir hayat felsefesinin en basit tasvirlerle anlatımı...  Hani mutsuz, çaresiz ya da depresif bir anınızda, biri yanınıza teselli etmek için otursa ve şarkının sözlerini tek tek kulağınızaa fısıldasa, terapi gibi gelecektir.

Mesela;

Parası ve zenginliğiyle böbürlenen gösteriş budalalarına; şu Dünyadaki en büyük zenginlerin gönül kazanmasını bilenler olduğunu hatırlatır, zira her gönül parayla pulla satın alınamaz. Gönlünü kazandığınız her kişi ise size dost olur, yar olur, yoldaş olur...

Kariyer, sosyal statü ya da elindeki imkanları ile kendini diğer insanlardan üstün görenlere;  boşuna efelenme, insanları sevmeyi becerebilseydin, üstüne yapıştırdığın geçici imajlarla ve etiketlerle kendini bir şey sanmazdın, Dünyaya gelmekteki en büyük ayrıcalığın sevmeyi öğrenebilmek üstünlüğüdür, ne yazık ki bu yeti ne kariyer, ne de şan şöhretle elde edilebilecek şeydir diye yol gösterir...

Soyluluk soylu bir aileye mensup olmaktan değil, insanın başkalarının hatalarını affedebilmesinden gelir diyerek asalet vasfının insani tanımlamasını yapar. Hiç kimse doğduğu aileyi seçemez, ama yüce gönüllü olmayı seçerek herkes soyluluğu da seçebilir inancını aşılar...

Başkalarının emekleri ya da servetleri üzerinden kendini başarılı ve güçlü zannedenlere; hadi oradan, hiç bir güçlük ve sıkıntıyı, kendi gücünle aşmadan edindiğin güç ya da başarı güçlülük değildir; güçlü olanlar her türlü zorluğa vazgeçmeden, direnç göstermesini bilenlerdir mesajını vererek, mazlumların ufkunda umuda yelken açtırır...

Şu Dünyadaki biricik amacımız sevilmek ve mutluluk mu! İşte hem sevilmek hem de mutlu olmak için; önce fedakarlık yapıp başkalarının sevgisini kazanarak onları mutlu edeceksin ki ancak ondan sonra sen de sevilip mutlu olabilirsin diye, noktayı koyar...

Şarkının en sevdiğim nakarat kısmı ise, adeta birer dini ve ahlaki öğreti biçimindeki tüm bu tavsiyeleri içselleştirmek için insanları, aslında çok basit ancak  bir o kadar da zor bir eyleme davet eden şu mısralardır;

“Bütün dünya buna inansa

 Bir inansa, hayat bayram olsa

İnsanlar el ele tutuşsa

Birlik olsa

Uzansak sonsuza.”

Bu Bayram’da; bütün Dünya sizce buna inansa, insanlar savaşmak ve kavga yerine, barış içinde yaşasa, bölüşse, paylaşsa ve birlik olsa, hayat herkes için de bayram olur mu, böylece sonsuzluğa uzanabilir miyiz dersiniz? Dilerim tüm hayat hepimize bayram olsun. Ancak bunun için bu şarkının felsefesine gerçekten inanmamız gerekir... Bir inansak... Deneyelim mi?