GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
8 Ocak 2019 Salı

Grevin anatomisi!

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na bağlı TCDD’nin ortaklığında yola çıkan İZBAN’daki “şimdilik sonlanan” grev için soruyorlar!

Yaşananlar siyasi mi?

Bu sorunun yanıtının ne olduğuna bakmadan önce kurumda örgütlü sendikanın yapısını incelemek gerekiyor. TÜRK-İş Sendikası’na bağlı Demiryol-İş Sendikası’nın bugünkü konumunu, yöneticilerinin durumunu ortaya koyduğunuzda gerçek ortaya çıkıyor.

Hiçbir yerde olmayan ve günün ekonomik koşullarında dudak uçuklatan yüzde 65 zam talebiyle kapıyı açan sendikanın muhatabı bu toplu sözleşme döneminde Büyükşehir değil TCDD yönetiminin ta kendisiydi.  Aradan geçen zamanda grev kararı ilan edilene kadar iki yapı arasındaki görüşmeleri sağır sultan bile duymadı!

Peki neden?

TCDD’nin buradaki yöneticileri tecrübesiz ya da bu konuda deneyimsiz miydi?

Yoksa İZBAN’ın kentteki etkisini, ulaşıma katkısını bilmeyecek kadar olaya Fransız kalacak şekilde  başka şehirlerden mi gelmişlerdi?

Tabi ki hayır!

Çünkü TCDD’nin bugün bölge müdürlüğü koltuğunda oturan Selim Koçbay kendi alanının en iyisi denilebilecek durumda ve özelliklere sahip bir kişi. Ayrıca hem İzmir’i biliyor hem de Büyükşehir-Hükümet arasında şimdiye kadar içinde “tren, ray, istasyon, sinyalizasyon, makinist” kelimeleri dahi geçen tüm olayların içinde yer alıyor.  Ayrıca İZBAN’ın genel müdürlük koltuğunda tam iki yıldır, 2010 yılında Türk Hava Yolları ve Havaş ortaklığıyla kurulan TGS Yer Hizmetleri A.Ş’nin İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı İstasyon Başmüdürü iken İzmir’de görevlendirilen Seçkin Mutlu oturuyor.

Hal böyle iken ne hikmetse sendika yüzde 30’a kadar çıkan zam teklifini kabul etmedi. İZBAN Yönetimi Büyükşehir’in de onay vermesine rağmen yüzde 26’lık zam teklifini geri çekti.  Ve eylem kaçınılmaz oldu.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önce Ankara’dan ses verdiği bir konuda İzmir’deki aday tanıtım toplantısında konuşmaması zaten dikkat çekiciydi. Üstelik, İZBAN’ın ciğerini bilen İzmir Milletvekili TBMM Başkanı Binali Yıldırım ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Cahit Turan da yanındayken…

Her şeyi bir kenara bırakın işin içinde yer alan ve konuyla ilgili konuşanları değerlendirdiğinizde bile “sürece siyasetin bulaşmadığını” söylemek ahmaklık olur!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun “aday olsaydım onu da vermezdim” diyerek tepki gösterdiği zam oranı şöyle dursun bu süreçte dikkat çeken şey kaosun olmamasıdır. Ayrıca İZBAN grevinde Büyükşehir’in aldığı önlemler sayesinde daha önceden şerbetli olan bürokrasi hızlı refleks göstermiştir. Siyaseten bu durumdan kaos bekleyenler ve İzmirlileri düşünmeyen bazı çapsız/yerli siyasetçiler de Erdoğan’ın 60 günlük grevi sonlandırma kararıyla birlikte avuçlarını yalamıştır.

Herkesin bildiği gibi, önceki kriz ve toplu sözleşme görüşmeleri de bu şekliyle bir kaos ortamına sürüklenmişti.  Dönemin AK Parti İl Başkanı Bülent Delican’ın girişimleri ve takibi sonrasında sorun Cumhurbaşkanına kalmadan Ankara’da çözüldü.  Her iki grev süreci de seçime denk geldiği için yaşanan bu tartışma elbette yeniden başlayacak. Çünkü, 60 günlük erteleme sonrasında anlaşma sağlanamazsa sonucu Yüksek Hakem Kurulu karara bağlayacak. Kanun gereği hakem kurulunun verdiği oran tartışılamadığı için yüzde 26’nın altında bir teklife sendika da işçiler de mahkum kalacak.

Peki burada kim karlı çıkacak?

Maaşlarına zam bekleyen işçiler mi yoksa günlerdir işçilerin hakkını savunuyoruz diyerek ortada dolaşan sendikacılar mı?

İZBAN grevinde gelinen nokta göstermiştir ki seçim dönemlerinde kurgulanan/planlanan işler beklenildiği gibi gitmeyebiliyor.

Yani evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor.

Ne yapmak lazım?

Kalbinizi temiz tutun, güzel düşünün yeter!

Doğru, yolunu bulur…