GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Ağustos 2020 Perşembe

Geçti Bor’un pazarı...

Yeniden Merhaba!

COVİD 19’un hayatımızı alt üst eden tehdidine inat Türk siyasetinde tansiyon yükseliyor. Bir tarafta ‘iktidar temalı’ kurultayını tamamlayarak yepyeni PM ve MYK’sına kavuşan Millet İttifakı’nın lokomotif partisi CHP var elbette. Diğer yanda ise COVİD-19 krizindeki performansıyla dikkat çeken ve de Cumhur İttifakı’na yeni ortaklar arayan AK Parti…

CHP Kurultayı demişken… Bu kurultaydan akılda kalan Canan Kaftancıoğlu öncülüğünde gerçekleşen çizik harekatı olacaktır. Liderin anahtar listesindeki ağır abilere yönelik harekat başarılı olsa da Kılıçdaroğlu delege tarafından üstü çizilen yakın çalışma arkadaşlarının koltuğuna atama yapmayıp onları başdanışman yapmak suretiyle patronun aslında kim olduğunu göstermiştir.

Her ne kadar ‘iktidar teması’ olsa da CHP kurultayı önemli ölçüde CHP’lilerin parti içi iktidar kavgasıyla gündem oldu.

Çizilenler, yazılanlar, koltuğunu kaybedenler, koruyanlar… İzmir mi?

PM’de 3, YDK’da 1 isimle temsil edildi.

MYK’da ise PM Üyesi Rıfat Nalbantoğlu’nun ifadesiyle iki isimle temsil ediliyor görülse de herkes İzmir’in siyasi yalnızlığının farkında… Genel başkan tarafından kurulan iki kutuplu denge PM düzeyinde bozulmazken MYK’da yıllarca CHP’nin kalesi görülen kent, yine ithal simalar tarafından temsil ediliyor.

Bu siyasi yalnızlık ne yazık ki İzmir’in kaderine dönüştü. Bunda itişip kakışmaktan yumruğunu tek bir noktaya vuramayan İzmirlilerin de payı yok değil tabi.

AK Parti MYK’da kentin gençlik kolu başkanlığından gelen Av. Hamza Dağ’ı, kabinede Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’yi korurken, İyi Parti Müsavat Dervişoğlu’nu hatta uzun süre Dr. Aytun Çıray’ı vitrinin en görülen yerinde sergilerken CHP’nin İzmir’in bağrından çıkan siyasetçileri vitrininden uzak tutmasını kendi adıma anlamakta zorlanıyorum.

Liderin anahtar listesinden PM’ye giren Rıfat Nalbantoğlu da Ednan Aslan da Devrim Barış Çelik de MYK üyeliğine pekâlâ yakışırdı. Ve layıkıyla yaparlardı. Selin Sayek Böke’ye lafım yok.  Lazımdır.
Ama İzmirli değildir, kenti temsil etmez. Nokta!

İzmir söz konusu olduğunda hassasiyetimiz artsa da kurultayın asıl sonucu Muharrem İnce’nin memleket hareketidir. Delegesi olduğu Yalova’nın alfabedeki yeri nedeniyle(!) salonun en arkasına oturtulan Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce“parti kuruyor, CHP’den ayrılıyor” dedikodularına sonunda açıklık getirdi.

“Bu ülkede iktidar sorunu kadar muhalefet sorunu da vardır” diyerek 4 Eylül’ü işaret eden İnce, CHP’den ayrılabileceğine yönelik güçlü sinyaller verse de Millet İttifakı cephesinde kalacağının da altını çizdi.

Sivas’tan başlayacağını ilan ettiği hareketin partiye dönüşmesi Muharrem İnce’nin Anadolu’da göreceği ilgi ve desteğe bağlı elbette…

İnce konusunda CHP’de yükselen iki görüş var. Akıllarda ise sadece bir soru.  Böler mi?
Birinci görüş İnce’nin yanlış yaptığı, partiyi sabote edip kendisini 2023 adayı olarak dayattığı gibi temellere dayanıyor. Bu görüşü savunanlar Muharrem İnce’yi Kılıçdaroğlu’na karşı vefasızlıkla da suçluyor.

İkinci görüş ise Muharrem İnce’nin doğru yolda olduğu yönünde. CHP’yi çizgisinden sapmak ve yeterince muhalefet yapamamakla eleştiren seçmen tabanı İnce’nin hareketinin CHP’de yönetim değişikliğini tetikleyebileceği görüşünde…

Ben bu iki görüşe de kısmen katılıyorum.

İnce’yi de CHP yönetimini de yanlış bulduğum noktalar var.

Muharrem İnce’nin 24 Haziran’da büyük bir iş başardığını, ilk kez CHP kurumsalının %30 psikolojik barajını geçtiğini, CHP adayı hanesinde yazan 15,5 milyon oyun umutları bir sonraki seçime taşıma noktasında çok önemli bir kaldıraç görevi gördüğünü söylemeliyim. Ve de 31 Mart 2019’daki başarının, 24 Haziran’daki Muharrem İnce’nin performansıyla az ya da çok ilgili olduğunu söylemeliyim.

Peki, sorun ne o zaman dediğinizi duyar gibiyim.

Mesele tek başına 24 Haziran gecesini kötü yönetmekle de ilgili değil.

Mesele 24 Haziran’dan bu yana köprülerin altından geçen su miktarıyla ilgili…

Siyasette 24 saat çok önemlidir derler. O günden bu yana çok şey değişti. Muharrem İnce yarım kalan hikayeyi/hikayesini tamamlamak için yola düşebilir tabi ki. Ama o hikayenin esas oğlanı, kahramanı değişti. Artık umutlar Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi yeni siyasi profillerde…

Araştırma yapıyoruz. İzmir’de, Ege’de…

Yeni partiyi kim kursun, CHP kiminle dala başarılı olur?

Bir zamanlar Muharrem İnce’nin adını söyleyenler şimdilerde bu isimleri zikrediyor.

Muharrem İnce’ye diyecek bir şey yok!  O kınından çıkmış bir kılıç misali içindeki yangını bir şekilde söndürecektir.  Yangın söndürmek için de yeni yangınlar başlatmak için de Anadolu doğru adrestir.
Ama seçmen “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye” noktasındadır. Benden demesi…

Cumhurbaşkanı adayı olarak rolünü başka siyasi aktörlere kaptırdığını düşündüğüm/gördüğüm İnce parti kurarsa CHP’yi böler mi? Bu yeni bir araştırma konusu ise de millet ittifakı cephesinde kaldığı sürece herşeye rağmen CHP’yi böleceğini düşünüyorum.   CHP yönetimine mesafeli duran, kızan, küsen ama başka adrese de gidemeyen Cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü seçmen İnce’nin partisine rahatlıkla oy verebilir.

Üstelik İnce’nin Balkan-Rumeli kökenli olmasının Batı’da ayrı bir karşılığı olduğunu da hatırlatmak gerekiyor.  Hatta evine dön çağrısına olumlu yanıt vermesi halinde, Meral Akşener’in İyi Partisi’ne giden oyların da bir bölümüne talip olabilir.

Muharrem İnce konusunda CHP’yi hatalı bulduğum birkaç nokta da var. Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’na karşı iki kez genel başkanlık mücadelesi verdi. Ve iki yarışı da kaybetti.
Neden kaybettiği ayrı bir yazı konusudur

Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce’yi 24 Haziran’da aday göstermesini ‘siyasi nezaketle’ açıklayanlar ve de alkışlayanlar olsa da söz konusu ‘ülkeyi yönetecek makam’olunca kendi adıma ben bunu hatalı  bulmuştum. Çünkü teknik olarak partiyi yönetmeye uygun bulmadığınız (hem de iki kez) birini ülkeyi yönetmek için sahaya sürüyordunuz.

Ancak Muharrem İnce 24 Haziran sürecinde rolünü (24 Haziran gecesi hariç) iyi oynadı.  Hitabetiyle göz doldururken aldığı oy oranı ve oy miktarı CHP hanesine son 40 yılın rekoru olarak kaydediliyordu.

İkinci hatası mı? Ülkeye Cumhurbaşkanı olması için aday gösterilen ve performansıyla göz dolduran  bir CHP’linin seçim geçesinden itibaren yok sayılmak istenmesi…  Eğer CHP, İnce sürecini iyi yönetip onun enerjisini de kullanabilseydi bugün belki çok başka şeyleri konuşuyor olabilirdik.

Oysa bugün Cumhurbaşkanı adayı yollara düşmüş bir CHP’yi konuşuyoruz.

Kavgalı eve kız vermezler…

2023’e büyük anlamlar yükleyenlere duyurulur.