GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
30 Aralık 2019 Pazartesi

Geçip giden yıllar

Takvim ve saat marifetiyle ölçtüğümüz zamana dair bildiklerimiz, bizlerin insani merak ve ihtiyaçları kadardır. Tabiata hükmetmek saikiyle ölçmek, insani bir tasarruf...

Sormak lazım; Evrenin şu köşesinde ölçüp biçip kendimize uydurmaya, kontrolümüz altına almaya çalıştığımız Dünya ve gezegenler, evrene hükmetmeye odaklanmış insan varlığına ne kadar tahammül ediyor olabilir?

Aslında çok tedirginiz. Toprak kirli, sular kirli, hava kirli, iklim değişiyor. Ölçüp biçerek yaptığımız işler yüzünden ölçü kaçmış. Ve ölçü kaçınca, tabiat ana kulak çekmeye başladı.

Belki de bu nedenle, her yıl biter ve yenisi başlarken, “Bu yıl da yırttık!” törenleri eşliğinde kutlamalar yapmaya başlayacağız.

İnsanın büyük zaafı tüketim, insanlığı bitiriyor, tabiatı delirtiyor. Her gelen yıl artık geri sayım etkisi yapıyor; tükenişten yok oluşa…

Bizler ise elan yılbaşı ağacının altına koyacağımız hediye paketlerinin peşindeyiz. Yeni yılı nerede, nasıl kutlayacağımızın hesaplarını yapıyoruz.

Üstelik yeryüzünde yaşayan her dört insandan üçü yoksul veya yoksullaşmakta iken…

Maksat eğlence olsun kafasıyla gününü gün eden satıh insan, tüketim toplumunun sunduğu hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Dahası bu şuursuz tüketim kültürünün yeryüzü yaşamını da tüketmekte olduğunu hiç umursamıyor.

Her yılbaşında, kitlesel tüketim ve eğlence arzusu zirve yapmış halde, Dünya’nın canına okumaya yeminli insanlık, neyi kutluyor olabilir?

Derinlikleri dışlaştıkça satıhlaşan insan, övündüğü zekâsıyla yeryüzü yaşamını yok edecek. Buna uygarlaşmak diyoruz.

Yeryüzünde insanlık âleminin varoluş öyküsü, ontolojik kanıt ötesinde, tabiat ile vuruşarak varlığını anlamlandırmak ise; bunu, sonlu varlığın tabiata meydan okuyarak sonluluğa baş kaldırması olarak anlamak mümkündür. Hiçliğin inkârı…

Tanrısal yaratı veya rastlantısal ortaya çıkış, insan varoluşunu nasıl açıklarsa açıklasın, her şeyin bitimli olduğu evrende sonsuzluğu anlamaya çalışıyor. Ancak sonsuzlukta sonlu olanı anlamaya çalışırken beyni yanan insan, kendisini Tanrı’nın kollarına bıraktı.

Varlığını Tanrı’ya bağlayan insan, yeryüzünü tepe tepe kullanma hakkını, Tanrı’nın bir lütfu olarak görüyor. Yeryüzü yaşamına verdiği zararın, Tanrı ile arasında bir mesele olduğuna inanıyor. “Tövbe” derse sanki her şey yoluna girecek!

Törenlerle gelen, sessiz sedasız giden yıllar… Ölçüyoruz olmuyor, sayıyoruz olmuyor…  Yazgımız, sonsuzlukta sonlu olmak ya da yeryüzüne bırakılmış lanet…

Mutlu yıllar…