GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nüvit TOKDEMİR
YAZARLAR
24 Kasım 2017 Cuma

Futbol emekçisi Ali Rıza Şenol'a veda...

Acı haber hızla yayılıyor!..

Bir "Büyük Altaylı", tam bir futbol emekçisi Ali Rıza Şenol ağabeyin yaşama veda haberi gelince içim sızladı...

Futbolculuğunun bir bölümünü izleyebilmiştim. Altay altyapısında uzun yıllar süren çalışmalarının, çabasının ise tanığıydım... Yüzlerce gencin İzmir'de futbolla bağında emeği olduğunun da...

İzmir ve Altaylılar onu unutmayacak...

Ben de "Cumhuriyet Spor Dergi"ye yaptığım "Bir Zamanlar" dizisindeki söyleşimizin bir anısı olarak aşağıdaki satırlarla anmak istedim...

X  

" '1942 yılında Üsküp’e bağlı Kekova’da doğdum. Babam çiftçilikle uğraşırdı. O günün koşullarında ailenin işi buydu. Küçük yaşta futbol oynamaya başlamıştım. 12 yaşıma geldiğimde Üsküp’ün Vardar takımının seçmelerine gittim. Sol ayağım çalışmıyordu. Seçici hocamız ‘sol ayağın ne işe yarar’ diye sorunca, ‘yürümeye’ karşılığını verdim ve müthiş bir tokat yiyerek kovuldum. Ağlaya ağlaya eve döndüm. Bu kez hırslanarak, sağ ayağımı kitleyip, sürekli sol ayağımla çalıştım. Bir süre sonra tekrar çağrıldık. Yine aynı hoca vardı ve sol ayağımı da kullandığımı görünce, ‘sen benimle dalga mı geçiyorsun’ diyerek bir tokat daha attı ve dışarı çıkıp beklememi söyledi. Yine ağlamaya başladım. Beklerken, denemeyi bitiren hoca beni odaya çağırdı ve bir meyve suyu ikram ettikten sonra, ‘sen işi bitirmişsin evlat’ diyerek adımı liste başına yazdı...'

Küçük yaşta bir çocuğun futbola olan ilgisi, onu daha sonra yaşamının büyük bölümünde içinde tutacak bu olaya başlangıç böyleydi işte. O insan; daha sonra Türkiye’ye gelip döneminin en iyi liberolarından biri olacak Altaylı Ali Rıza Şenol’du...

Vardar takımına seçilmişti ama çok kısa bir süre sonra babası koşullar gereği Türkiye’ye gitmeleri gerektiğini söyledi ve İstanbul’a yerleştiler.

Bir yıl Eyüp’te amatör oynadıktan sonra, Fenerbahçeli Ali İhsan, babasından izin alarak onu Alibeyköyspor’a götürdü. 1956 yılında Denizgücü’nü 2-1 yenip İstanbul şampiyonu olduklarında göze battı. Daha sonra da Cihat Arman’ın çalıştırdığı Yeşildirek’e transfer oldu. Burada 2 yıl oynadıktan sonra 1962 yılında Arman, Ankara PTT’ye giderken Şenol’u da götürmek ister. Öngörüşmenin ardından İstanbul’a dönen Şenol’u evde bir sürpriz beklemektedir.

Unutulmaz kalecilerimizden Varol Ürkmez kendisini alır ve Şişli’de bir otele götürür. Otelde Altay’ın simge isimleri Mazhar Zorlu, Rıdvan Burteçin, Esin Özgener ve Erdoğan Tözge’yi karşısında gören Ali Rıza Şenol, şaşırır kalır. Zorlu, “Neredesin sen? Yoksa anlaştın mı? Ne kadar verdiler?” diye sorar. Şenol, “Hayır anlaşmadım. 100 bin lira istedim, 60 bin lira peşin verdiler” der. “Git oğlum” karşılığını alınca da, Altay’a gelmeye hazır olduğunu, boş mukaveleye imza atabileceğini söyler. Bu sözlerin karşılığı da, “30 bin lira verelim, eğer ilk 8 maç oynarsan her birimiz sana 10’ar bin lira daha vereceğiz”olur ve Şenol 2 yıllık sözleşmeye imza atar. 8 maçı aşıp da kadroda sürekli kalınca verilen söz üzerine 40 bin lira ek ücreti de alır ve böylece transfer 70 bin lirayı bulur. O dönem Altay’ın teknik direktörü de Rio Martini’dir...

Ali Rıza Şenol’un 1962’de Altay’a transferiyle birlikte ilginç anılar dizini de başlıyor. İşte bu anılardan biri:

“1962 yılında Galatasaray ile Türkiye Kupası’nda finale kaldık. Maç öncesi Bursa Uludağ’da kampa girdik. Cumartesi günü oynayacağımız maç anlamadığımız bir şekilde pazara alındı. Galatasaray yönetimi o zaman federasyon üzerinde etkili tabii. Asker olan Talat ve Muzaffer’i oynatabilmek için böyle bir değişiklik yaptırılmış. Rahmetli Rıdvan Abi (Burteçin) küplere bindi; ‘Ben bu takımı sahaya çıkarmam karar değişmezse’ dedi ve yaptı. Takım maça çıkmadan İzmir’e döndü. Ben de İstanbul’a gittim ve maç saatinde Mithatpaşa Stadı’na geldiğimde tribünler tıklım tıklım, Altay’ı bekliyorlardı. Biz çıkmayınca hükmen kupanın sahibi oldular...”

Ali Rıza Şenol, oynadığı başarılı futbolla göz doldururken ona, ‘Balkanların en iyi liberosu’tanımlamasında bulunanlar da oluyor. Bu arada 1965-66’da Konya’da, 1966-67’de ise Belçika’da Ordu Milli Takımı ile kazandıkları Dünya Şampiyonlukları gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçiyor ve “Hele Belçika’da 2-0 kazandığımız maçta rahmetli Yusuf Tunaoğlu’nun oynadığı futbolu yaşamım boyunca unutamam” diyor...

Bunlar unutulmaz da, kendisinin de yer aldığı Varol, Yılmaz, Zinnur, Enver, Ayfer, Aytekin, Ender, Feridun, Mahmut ve Aydın’ın da bulunduğu kadroyla Göztepe ile oynanan Türkiye Kupası finali unutulur mu hiç?

O günleri de,“O sezon hocasız kalmıştık. Altyapıdan rahmetli Halil Bıçakçı hocamız bize ağabeylik yapıyordu. Göztepe de iyiydi ama biz onları 10 yıldır yeniyorduk. Kalede Varol vardı ve maçın ilk yarısını hiçbirimizin anlamadığı bir şekilde 2-0 yenik kapattık. İkinci yarıda Ayfer ortaalandan aldığı topla gidip golü yaptı. Sonra Aytekin kısa boyundan beklenmeyecek bir sıçrayışla herkesin üstüne çıkıp 2-2 yaptı ve kurada kazanan biz olduk” diyerek anıyor Şenol.

Altay’da aralıksız 14 yıl oynadıktan sonra, takımın zor günler yaşadığı günlerde kulübüne 240 bin lira kazandırarak Antalyaspor’a tranfer oluyor ama bir yıl sonra geriye dönüyor ve futbolu da bırakıyor. Sonrasında Ömeragic’in girişimleri ve Ayhan - Nurhan Erkaya kardeşlerin desteğiyle Altay altyapısında göreve başlıyor. Arada birer sezonluğuna Sarıyer ve Antalyaspor’a teknik direktör olarak gittiği oluyor ama dönüş yine Altay ve altyapıdır. Yaklaşık 32 yıldır bu görevi sürdürüyor ve yaşadıkça da sürdürecek. Görev yaptığı yıllarda altyapıdan üstyapıya 350 futbolcu verdiklerini anlatırken dalıp gidiyor Ali Rıza Şenol. Nedenini sorunca da,“Nasıl dalmam? Üç yıl önce bir milli maç izliyorum. Baktım ilk 11’de İbrahim

Akın, Necati Ateş ve Alpay. Üçü de Altay altyapısından. Bu A Milli Takım’a girenler, ya Türkiye liglerinin diğer takımlarına bir bakın? Büyük bölümünde bizim futbolcularımız var” diyor...

İşte size altyapının önemi ve onu anlatan yaşamı futbol olan bir Altaylı."

X

Işıklarla uyu güzel insan...