GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mahmut YILMAZ
YAZARLAR
27 Kasım 2017 Pazartesi

FETÖ ile PKK arasına sıkıştırılmış subaylar

Yaklaşık iki ay önce bir subay geldi yanıma.

15 Temmuz Darbe girişimi sırasında adı çokça PKK terörü ile anılan bir ilde görev yaparken, verilen alarm üzerine herkes gibi oda askerini aracını toparlayarak toplanma yerine intikal etmiş. Darbe ile ilgili ne emir almış, ne kimseye emir vermiş.

Ben olayın hukuki boyutuna girmeyeceğim. Zira mahkemeler eninde sonunda doğruyu bulacaklardır. Mahkemeler, üst yargı bulmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bulacaktır.

Benim takıldığım nokta işin siyasi boyutudur.

Çünkü maalesef kurumlar elemanlarına sahip çıkmadılar çıkamadılar. Gerçek FETÖ’cüler ile FETÖ’cü olmayanları ayıramadılar. Çoğu kurumda hala kripto FETÖ’cüler üst birimlerde görevli olduğu için, örgütten olmadığını bildikleri kişileri özellikle sulandırmak için yargının ağır işleyen ağına gönderdiler.

Bunun yanında kendisini kurtarmak için itiraf adı altında yapılan iftiraları da yargı ayıklayamadı maalesef.

Birde intikam duygusu ile hareket edenler var. Bir şekilde geçmişte takıştıkları kişileri, “oda vardı, onun FETÖ’cü olduğunu herkes biliyor” gibi soyut iddialarla iftira atanlar var.

Bahsettiğim subay işte böyle bir iftiraya maruz kalmış. Geçmişte emrinde çalışan birisi, görevini laiki ile yapmadığından üstü tarafından uyarılmış. Sonra bu astın örgüt mensubu olduğu anlaşılmış, tutuklanmış. O da alarm kurallarına uyan üstünü darbeyle ilgilendirerek iftirada bulunmuş. Halen muvazzaf olan subayımız maalesef bu iftirayı temizlemeye çalışıyor.

Asıl sorun ise işte burada başlıyor. Çünkü yöreyi iyi bilen subayımız ildeki avukatların çoğunluğunun PKK’lı olduğunu düşünüyor. Zira PKK ile ilgisi olmayanların dava alamadıklarının yetkili makamlarca tespit edildiğini söylüyor.

PKK korkusu ile başka ilden avukatlarında gelip dava alması zaten mümkün değilmiş.

Subayımız orada PKK ile mücadele ederken bu olay başına gelmiş.

Subayımız ve aynı durumda olan subaylar mecburen o ilde bulunan bir avukata vekalet vermek durumunda kalmışlar. Mesele vekalet verdikleri avukatın iyi savunma yapıp yapmaması değil, mesele bizim bu duruma düşürülmemiz diyor subayımız.

Şimdi savunmasını mücadele ettiği bu örgütün elemanı, sempatizanı yapıyor.

Subayımız kahroluyor.

Subayımızın, kendisine atılan iftiradan çok kendisini bir örgüt mensubunun savunması zoruna gitmiş.

Ve aynen şöyle dedi: ben bu davadan önünde sonunda aklanırım ama mücadele ettiğim örgüt mensubuna para vermemi, kendimi savundurtmamı kendi içimde hiçbir zaman aklayamam.

Devletimiz işte bu duruma getirdi bizi, dedi son derece üzgün ve yıkılmış bir halde.

O ‘na dedim ki; dua ette PKK’lı bir avukat tuttuğunuz için bu seferde PKK üyeliğinden dava açmasınlar.

Birde bu var değil mi? Dedi ve kalkıp gitti.

Pırıl pırıl bir subayın düşürüldüğü çaresizliğe bakıp lanet olsun böyle yönetime böyle adalete diyebildim sadece arkasından.

Lanet olsun…