GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
4 Ekim 2017 Çarşamba

Ezberlerimiz aklın önüne geçince

Ezberlenmiş bilgiyle, zaman içinde ortaya çıkan yapısal değişimi kavramak mümkün olmuyor. Ezberindeki bilgiyi şablon gibi kullanan insanın gerçekte o bilgiye sahip olduğunu, o bilgiyi başka bir alana transfer edebildiğini, yani bilgiyi kullanabildiğini söylemek mümkün değil.

Ezberci aklın getirdiği eleştiri ve yaptığı itiraz, gerçekleri halı altına süpürmekten öte anlam taşımıyor. Kategorize etmek, yaftalamak, yıkmak, indirgemek, dışlamak, karalamak, şablonculuk ve benzeri tavırlar genellikle ezberci aklın verdiği tepkinin aldığı biçimlerdir.

Metodlu düşünmek, orta ve uzun vadeli düşünmek, planlı programlı olmak gibi disipline olmuş akla, Ortadoğu toplumlarında pek rağbet edilmez. Batılılaşma sürecinde, aydınlanma düşüncesinin etkisiyle metodlu düşünmeyi öğrenen Cumhuriyet kuşakları, gerek ezberci eğitim sistemi gerek islamcı düşünce baskısı altında, düşüncenin yöntemine yabancılaşmaya başladı. Sorun ne, sorunsal ne, bir sorun nasıl ele alınır; bunlar artık çok az insanın umurunda. Doğru dürüst soru sormayı beceremeyen, söyleneni ve okuduğunu anlamayan kuşaklar yetişiyor artık.

Ekranların interaktivitesinde görüntüleşiyoruz. Yeni iletişim; bakan, bakılan, bakışan öznelerin interaktif muhabbetleriyle müsemma… Meselemiz görünmektir. Dijital devrim, görsel kültür çağını başlattı. Siber toplum kendi ikonlarını, idollerini yaratıyor.

Hâlbuki İslam dini, resim ve heykeli, yani sureti yasaklamıştır. Kâbe’de putlar kırılınca, Hak gelmiş, batıl zail olmuştur. Suret ve temsil külliyen yasaktır.

Bu demektir ki bir müslüman ezberini bozmadıkça, yeni Dünya düzenini belirleyecek olan dijital devrimi kavrayamayacak ve bu günahtan uzak durmayı tercih edecektir.

Bugün, Marksist olduğunu söyleyen birçok insanın durumu da ezberine sıkı sıkıya bağlı dindarın durumundan farklı değildir. Mesela, Marksist olduğunu söyleyenlerin çoğu, emperyalizme karşı çıkarken nedense kapitalist sistemin kurum ve kurallarıyla oldukça barışıktır. Mesela, CHP’nin kahir çoğunluğu, solcu olduğunu söyleyen sağcılardan oluşur. Mesela, devrimci ezberin kolaycılığına yaslanan 68, 78 etiketli nice devrim taciri, hiçbir değer üretmeden 40 yıldır bu mirası yer. Ezberinde sol jargon, sosyal yaşamda tuttuğu yer itibarıyla dibine kadar sağcı…

Ezbercilik insanı fena halde tüketiyor; ezberinde ne varsa, hayatta olan biteni o ezbere uyduruyor. Dünya’yı anlamak ve onu değiştirmek şiarıyla ortaya çıkan devrimci düşünce, ezberciliğe takılıyor. Kuramsal bilgiyi şablon gibi kullanan, indirgemeciliğin kolaycılığına sığınan, okuduğunu anlamayınca sloganla durumu idare eden, ezilmeyi devrimcilik zanneden ezberci solcular, toplumsal mücadele adına siyasette köşe tutmayı ve dönmeyi çok iyi beceriyorlar. Sistemden beslenmeyi çok iyi biliyorlar. Ezberlerindeki sosyalizm buna engel teşkil etmiyor.

Bir de, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur!” “Bir Türk Dünya’ya bedeldir!” gibi veciz sözleri, amacını çok aşarak yorumlamanın yol açtığı ezbercilik var. Bir ırka mensup olmakla övünmek gibi… Akıl bir kere tutulmaya görsün; sonra, İzmir’e çıkan Yunan ordusunu “yedi düvel” zannedersiniz. Tarihi, ecdadınız ve düşmanları arasında olan bitenin hikâyesi niyetine okursunuz.

Ezbere dayalı akılla hayatı kavramak mümkün değil. İster yaşamın rastlantısal olduğunu düşünün ister tanrısal yaratıya inanın, ezberleri bozmadıkça aklın nimetlerinden yararlanamazsınız.