GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
29 Ocak 2021 Cuma

Eşya yerine kültür getirenler

Son 20 yıldır yaptığımız bir işi yarın yapamayacağız… Yarın 30 Ocak… Büyük Mübadele’nin 98. Yıl dönümü… 2000’den beri birinci, ikinci, üçüncü kuşak mübadillerle İzmir Körfezi’ne karanfiller bıraktık… Ben bugün öğle saatlerinde alışkanlığımdan vazgeçmedim ve denize karanfilimi bıraktım.

Artık sayıları parmakla sayılabilecek haldeki tüm 1. Kuşak mübadillere sağlıklar diliyorum. Kendi büyüklerim ve kaybettiğimiz tüm mübadilleri saygı ile anıyorum. Ve şunu unutmamanızı diliyorum: Onlar bu topraklara eşya değil kültür getirdiler…

***

Türkiye’de ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi, Lozan görüşmeleri sırasında oluşturulan komisyonun çalışması sonucunda 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan sözleşme ve ek protokolle gerçekleştirildi. Anlaşmaya göre, mübadelede esas alınan temel ölçüt ‘din’di. Birinci maddede, “Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklarıyla, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecektir. Bu kimselerden hiç biri, Türk Hükümetinin izni olmadıkça Türkiye’ye, ya da Yunan Hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan’a dönerek orada yerleşemeyecektir” denilmekteydi. İkinci madde, mübadelenin istisnasını göstermekteydi: Birinci Maddede öngörülen mübadele: a) İstanbul’da oturan Rumları b) Batı Trakya’da oturan Müslümanları kapsamayacaktır. 1912 Kanunuyla sınırlandırıldığı biçimde, İstanbul Şehremaneti daireleri içinde, 30 Ekim 1918 tarihinden önce yerleşmiş (etablis) bulunan bütün Rumlar, İstanbul’da oturan Rumlar (İstanbul’un Rum ahalisi) sayılacaklardır. 1913 tarihli Bükreş Antlaşması’nın koymuş olduğu sınır çizgisinin doğusundaki bölgeye yerleşmiş (etablis) bulunan Müslümanlar, Batı Trakya’da oturan Müslümanlar (Batı Trakya’nın Müslüman ahalisi) sayılacaklardır.” Sözleşmenin diğer maddeleri mübadele kapsamına giren kişilerin mülkiyet haklarına, alacaklarına, taşınmazların tasfiyesine ilişkin hükümleri içermekteydi.

Mübadele sözleşmesi, durumun aciliyeti nedeniyle genel barış anlaşmasının sonucuna bağlı olmadan imzalandı. Ancak sözleşmenin uygulanması, yazıldığı kadar kolay olmadı. Uygulama sırasında birçok insani dram yaşandı, iki ülkede ekonomik ve sosyal sorunlar arttı. Sözleşmenin imzalanmasını izleyen aylarda yürütülen çalışmalar sonucunda; onlarca gemi, binlerce mübadili Yunanistan’ın Selanik ve Kavala, Girit’in Kandiye, Resmo ve Hanya limanlarından, başta İzmir, Samsun, Tuzla, İznik, Antalya olmak üzere Türkiye limanlarına taşıdı. 1925 yılının ortalarına gelindiğinde Türkiye’ye ulaşan Müslüman mübadillerin sayısı 460 bini geçmişti. Gelenler İzmir, Kocaeli, Edirne, Balıkesir, Adana, İstanbul, Bursa, Tekirdağ, Manisa, Çanakkale, Mersin ve Samsun gibi illerde Rumlardan arda kalan yerlere yerleştirildiler. Yunanistan’a gönderilen Rumların sayısı tam olarak bilinmiyor. Pek çoğu 1922 yılında Yunan işgal gücüyle birlikte Türkiye’den ayrılmış, başta Pire olmak üzere Yunanistan’ın çeşitli yerlerinde kurulan mülteci köylerine dağılmışlardı. Geri kalanlar da 1923-24 yıllarında Yunanistan’a gönderildi. 1928 yılında yapılan genel nüfus sayımında Yunanistan’daki göçmen sayısının 1.221.849 olduğu, bunlardan 1.104.216’sının Türkiye kökenli olduğu saptanmıştı.

***

Yitirdiğimiz tüm mübadilleri bizim ailede de pek sevilen bir türkü ile anmak istiyorum, “Giritli Kadınım Limon Ağacım” … Bu türkünün ilk halini sevgili Tanas Çimbis’in çevirisi ile Nezih Öztüre ile yaptığımız Alaçatı kitabında yayımlamıştık. Sevgili Nihat Demirkol şimdi okuyacağınız haliyle Türkçeleştirdi. Pek de iyi etti. Sonra da Bir Nefes Alaturka (BNA) ekibi birkaç kez seslendirdi… Keşke dinletebilsem…

***

GİRİTLİ KADINIM, LİMON AĞACIM…

Sen Kadınımsın hem, Limon ağacım / acep nerelere dikeyim seni ?

Çiçek açıncaya kadar sabredip /  beklerken içimde yakayım seni…

Girit’e gidersen Kadınım eğer /  bir bıçak getir de bana oradan,

Dört mevsim belimde dursun o bıçak /  taşımak şân olsun hiç çıkartmadan.

Kadınım gidersen Girit’e eğer /  oradan bir mendil al getir bana.

Belimden hiç eksik etmeyim onu / benimle salınsın mendil dört yana.

Giritli Kadınım gidersen eğer /  bakî selam söyle Girit’e benden.

Sorarsa yüce dağ “Psiloriti” /  gerisi onundur artan selamdan…