GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
21 Mayıs 2020 Perşembe

Eski gerçekler bugün de gerçek!

Bazı gerçekleri sıklıkla yazmak lazım. Çünkü hiçbir Müslüman devletin ekonomisi ilk otuz yıl hariç Kur’an’da yazılan ve ona kıyasla belirlenen vergilere göre oluşmadı. Harcama kalemleri de toplanan vergilere göre yapılmadı.

Müslümanların kurduğu ve geliştirdiği devletlerin bütçeleri zekât, öşür ve humustan oluşmamış. Ya ganimet ve haraçla bütçe açıkları kapatılmış ya da saray israfları ve askerin maaşa zam baskısı ek vergilerle halka ödettirilmiştir.

Gümrük vergileri ise ancak olağanüstü durumlarda alınabilecekti. Ama öyle olmadı!

***

Emeviler son dönemlerinde Müslüman olanlardan “haraç” vergisi alamayınca, israfa son vermek yerine,Gayrimüslimlerin İslam olmasını yasakladılar. Daha açıkçası, Müslüman olabilirsinizama biz size Gayrimüslim muamelesi yapıp haraç vergisi almaya devam edeceğiz, demişlerdir.

Abbasîler, İslam tarihinin sınırları en geniş ve gelirleri en fazla olan devletiydi. Buna rağmen hanedan üyelerinin sınır tanımayan israfları, üst düzey saray ve eyalet yöneticilerinin yolsuzlukları, zimmet ve rüşvet suçları, öyle bir noktaya varmıştı ki devletin ekonomisi ancak yolsuzluk yapanların mallarına el konularak düzeltilme yoluna gidildi. İsraflar devam ettiğinden bu da ekonomiyi düzeltemedi.

Selçuklular’dan büyük ve nice küçük devletin ekonomisi de halka hesap ve kitap dışı vergiler yükleyerek yönetilmeye çalışıldı. Denebilir ki her dönemde halkın destek verdiği isyanların gerekçesi “ödenemeyenvergiler”olmuştur.

Osmanlı Devleti, ekonomisini üretim ve ticaret yerine ganimet ve haraçla geliştirdi. Yenilgi dönemleri başlayınca da önü alınamayan çöküşler yaşanmıştır. İkinci Viyana kuşatması da dahil, her savaşta akla fikre, dine ve imana sığmayan yolsuzluklar yapıldı. Türk Tarih Kurumu’nun yayımladığı Osmanlı Mali Yapısı Hakkında Etütler kitabını okumak gerekir. Osmanlı Devleti sınır tanımayan yolsuzluklarla mı yıkıldı yoksa savaşlarda yenildiği için mi?

Neden Kur’an’a iman eden yöneticiler israftan vazgeçmiyor?

İsrafı iktidar olmanın şanından sayıyor?

Harcayacak para bulamayınca vergi üzerine vergi almaya çalışıyor?

Vergiler de yetmeyince küffardan dış borç alıp onu da yolsuzluklar ve israflarla yok ediyor?

Kur’an Müslümanlara mı inzal oldu yoksa Yahudi ve Hıristiyanlara mı?

Çinlilere indi de bizim mi haberimiz olmadıEy Ehl-i İman?!

***

-Zekât, devletin aldığı bir vergidir.Öşür ve humus da öyle. Ticari mallar ve nakitlerin zekâtı yani vergisi, klasik fıkıh kitaplarına göre “kırkta bir”dir ve devlete ödenmesi gerekir. Hem vergi hem de zekât alınmaz. Alınıyorsa vergi verilir, ayrıca zekât verilmez.

Kırkda bir oranı Kur’an’da yazılı değildir. Hadislerle belirlenmiştir.Halife Osman zamanında, lütfen dikkat buyurun, henüz Peygamberin arkadaşlarının çoğu hayatta ikenparanın zekâtı alınamaz hale gelince yani vergi kaçırmaları kontrol edilemeyince“bundan böyle devlet paraların zekâtını almayacak, herkes altın ve gümüşün zekâtını kendisi versin”denmiştir.

O gün bugündür altın ve gümüşün zekâtı, zenginin yoksula “Lütfen!” verdiği bir sadaka olmuştur.

Zenginlik tanımı da Peygamberden kısa süre sonra ortaya çıkan refah veya yoksulluk dönemlerine uymadığından, ödenen zekâtlar ekonomi bilimi ile açıklanamaz hale gelmiştir. 

-Öşür, tarım ürünlerinden alınan bir vergidir. Toprağa yapılan harcama az ise “onda bir”, harcamalar fazla ise vergi oranı “yirmide bir”dir.

Sebze ve meyve gibi özelliği hızla değişen tarım ürünlerinin vergisi yoktur. Öşür, bakliyat gibi kuru mahsulatta alınan bir vergidir.

-Humus, madenler gibi yeraltı kaynaklarından alına “beşte bir” vergidir. Sanayi ürünlerinden alınan vergiyi de humus kapsamında düşünebiliriz.

Soru şu:

Devlet; aklına estiği zaman vergi alacak, yetmediği yerde de borçlanarak mı ekonomiyi yönetecek?

-Allah’ın adaletini yerkürede temsil ettiğini iddia eden yöneticiler, israftan vazgeçmeyip olur olmaz gerekçelerle yeni yeni vergiler mi toplayacak?

-Batı’ya kul köle yöneticiler denk bütçeyi ne zaman yapacaklar; ahirette mi?

-Kendisini akıllı, Allah’ı da kandillerde kandırılacak kadar yüce sayan kullar, toplanan vergilerin nerelere harcanacağını Kur’an’dan hiç mi okumadılar?

-İsrafın gerekli olduğunu hangi ayette okudular? Bilen yoksa duyanda mı yok?