GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Oya DEMİR
YAZARLAR
27 Eylül 2017 Çarşamba

Eğitim eğitim eğitim

‘Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır’. Mustafa Kemal Atatürk

İçinde yaşadığımız dünyada herşeyin yolu bir noktada gelip eğitim ile kesişiyor. Çevreyi korumak, hayvan hakları, üretim, sanayileşme, inovasyon, teknoloji ve bilimde yenilikler, sağlık, tarım, araştırma, geliştirme.... Bütün bunlardan daha önemli olan ise bir toplumu ayakta tutan en önemli değerler saygı, sevgi, kişisel hak ve özgürlüklerin önemsenmesi, eşitlik ilkesinin benimsenmesi, ahlak, etik, adalet...

Yaşadığımız evden, sokaktan, şehirden başlayarak her yerde, her alanda eğitim ve öğretim daha kaliteli, çağdaş, sağlıklı, mutlu yaşamın vaz geçilmez anahtarı. Eşit ve adil, yüzü geleceğe dönük, araştıran, sorgulayan, merak eden, kendini geliştiren bir eğitim sistemi oluşturduğunuzda; toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, şiddeti, haksız rekabeti, tacizi, hırsızlığı ve toplumda yaşanan en kötüleri engelleyebilirsiniz.

Sonuç kadar yaşadığınız sürecin de önemli oladuğu günümüz dünyasında eğitim sistemlerini kurmuş, düzenlemiş, başarılı bireyler yetirmiş çok iyi örnekler var. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi; Finlandiya eğitim sistemi; geçen gün Ege Çağdaş Eğitim Vakfı ‘EÇEV Zirvesi’ kapsamında İzmirliler ile buluştu.

“Fin Temel Eğitimi Kapsamında Küresel Eğitim” konulu teziyle doktora derecesini almış. Çoğunluğu Finlandiya ve Tayland’da olmak üzere, 20 yılı aşkın bir süre boyunca ulusal ve uluslararası çeşitli pozisyonlarda eğitimci olarak görev yapan Dr. Anna Kaisa Pudas Finlandiya Eğitim Modelini anlattı.

Yaklaşık 50 yıldır çalıştıkları, dönem dönem küçük düzeltmeler yaptıkları eğitim sistemi ile merkezileşmekten uzaklaştıklarını, yerelleştiklerini, çekirdek bir müfredat ile ana değerlerin anlatıldığını; öğretimin ilk yıllarından itibaren kendi ayakları üzerinde durabilen katılımcı bir birey olarak yetişmesi ve eşitlik, adalet, demokrasi değerlerine sahip olmasının sağlanmaya çalışıldığını, eğitimi veren öğretmenin istediği materyali kullanabildiğini, insiyatifin yerel tönetimlerde olduğunu, Yöneticilerin eğitim-öğretimi en iyi eğitimcilerin bildiğine inandığını, yukarıdan inen bir eğitim sistemi uygulamadıklarını, eşitlik ilkesini benimsediklerini ve eğitim modelinin detaylarını anlattı. Finlandiya’da eğitim öğretim değerlendirmesinin “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA’ya göre yapılmadığını ancak katılan öğrencilerin yüksek başarı elde ettiğini de belirtti. En dikkat çekici nokta ise bana göre bir öğretmenin Master dahil olmak üzere en az 5 yıl eğitim alma zorunluluğuydu. Önce öğretmen sonra öğrenci. Finlandiya eğitim sisteminin geldiği nokta ve başarısı tartışılmaz.

Bugün, geldiğimiz noktada, sürekli yap-boz şeklinde değişen eğitim sistemimiz, müfredat, ders kitapları içerikleri, sınava, ezbere dayalı sistemsiz eğitim modelimizin ne kadar başarısız olduğu herkes tarafından kabul ve beyan edilen bir gerçek. Bunun sonucunda ise aileler, eğitimciler, yöneticiler, en çok da ne yazık ki çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşadığı sorunlar ise çok açık ve net ortada.

Eğitim sistemi ülkemizde başarılı bir noktaya gelebilir. Bunu yapabilecek kapasitede eğitimcilerimiz, psikologlarımız, yöneticilerimiz, hukukçularımız, yazarlarımız, gazetecilerimiz, mühendislerimiz kısacası pek çok kesimden başarılı, çağdaş, laik, araştıran, gelişen eğitimin önemine inanan pek çok kişi var.

Ancak, bir sistemin oluşabilmesi için eğitimin dinden, cinsiyetten, alt kültürlerden, siyasetten uzaklaştırılması en önemli adımdır. Eğitim bir kültür meselesidir. Ve ancak, eğitmenlerin eğitiminin de bu sistem içerisinde var olmasıyla, bu bakış açısı ile bakmasıyla ve önce kendini geliştirmesi ve öğrenme heyecanı içinde olması, kişisel inançlarını ön plana çıkarmaması ve kültürel eğitime önem vermesi ile mümkündür.

Şimdi; eğitim ve kültürde başarısız olduğumuz bu ülkede yaşayan herkes tarafından kabul ve beyan edildiğine göre; hepimize, velilere, idarecilere, yerel yönetime, üniversitelere, medyaya, öğretmenlere, milli eğitime, merkezi yönetime, kısacası bu ülkede yaşayan her bireye çok önemli bir görev düşüyor:

Yaşadığımız ülke, en çok da çocuklarımız ve gelecek için doğru, adil, eşit, dürüst, yenilikçi, araştıran, sorgulayan, öğrenen, öğreten, gelişime ve değişime açık, vizyoner, inovatif ve kişisel inançlardan bağımsız bir eğitim sistemi oluşturmak.

Bütün bunlar sağlanabilir mi? Evet sağlanabilir. Çağdaş bir toplum olma amacını, gençlerimizi, çocuklarımızı, herşeyden önce; ülkemizin geleceğini, herşeyden bağımsız, herşeyden önemli ve ön planda konumlandırmayı başardığımızda; doğru ve yenilikçi bir eğitim sistemi oluşturabiliriz.

Gerçekten yapabilir miyiz? Evet...Gerçekten yapabiliriz. Yeterki eylem ve söylem birliğini yakalayalım ve gerçekten isteyelim....