GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
25 Kasım 2018 Pazar

Ege Kültür Derneği’nin Halk Müziği Korosu…

Önce biraz Halkevleri tarihine bir bakalım. Cumhuriyet'in aydınlanma sürecinde, 1932 yılında kurulan Halkevleri ile 1935 yılında açılan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin önemi büyük.

O dönem, Halkevlerinin Türk Dili ve Halkbilimi (Folklor) alanındaki çalışmalarının, Türk Dil Kurumu ile koordineli olarak yapılması ve bu çalışmaların kurumun onayından geçtikten sonra yayınlanması, en önemli şart olmuş. Dil ve Edebiyat Şubesi, Türk dilindeki yabancı kelimeleri temizlemeyi, unutulmaya yüz tutmuş atasözü, türkü, gazel, semah, mâni, ağıt gibi halk kültürü malzemelerini derlemeyi ve Milli Mücadele gibi kahramanlık destanlarını ölümsüzleştirecek edebi eserlerin yayınlanmasını faaliyetlerinin en başına koymuş. CHP tarafından da bu tür faaliyetler fevkalâde desteklenmiş.

Dil ve Edebiyat Şubesi'ne verilen talimatname ve program gereğince, Anadolu’nun köylerine kadar derleme faaliyetleri yürütülmüş, her bir Halkevi Şubesi vasıtasıyla, mahalli âdet ve ananeler, düğün ve cenaze gelenekleri, yani kültürün önemli belgeleri tek tek kayıt altına alınmış.

Gelelim bugüne…

Popüler kültür, gündelik yaşamın parçası, ama takdir edersiniz ki, çok yüzeysel... Küreselleşmenin de etkisiyle çok hızlı yayılıyor, gündeme geliyor ve aynı hızla da unutuluyor. Bu zamane işi durum, sadece bize özgü değil malumunuz. Öte yandan popüler kültürün bize dayattığı en zararlı şey ise, "tektipleştirme"... Benzer giysiler, tek marka köfte, herkesin içtiği meşrubat ve beraberinde aynı danslar, aynı müzikler... Giderek toplumların kendi renkleri, kokuları siliniyor farkında mısınız? Küreselleşme ve popüler kültürün etkisiyle yaratılan tektipleşme sonucu, yerel farklılıklar ve kültürel zenginlikler hızla yok oluyor. Cumhuriyeti kuran Büyük Atatürk ve arkadaşları, Halkevlerini çok büyük olasılıkla bunu öngörerek düşünüp açtılar.

Günümüzde müzik alanında da, tüm sanat dallarında olduğu gibi, sanatın yerini görselliğin verdiği haz almış durumda...

Sonuçta popüler kültür yozlaşmasından en çok zarar gören de, anonim oluşları sebebiyle cânım Halk Türkülerimiz...Bu girizgâhın sebebi, önceki akşam izlediğim Ege Kültür Derneği’nin Halk Türküleri – Ozan Geceleri Konseri… Dernek üyelerinin Öğr. Gör. Tufan Güldaş yönetiminde verdikleri konser serisinin ilkinde, Âşık Mahzûni Şerif ve Muhlis Akarsu anıldı. Güzel bir sunum eşliğinde ve güzel türkülerle, bu iki büyük ozanı yâd ettik hep birlikte... Çok büyük keyif alarak çıktım konserden. Her Halk Müziği konserinde olduğu gibi, bu kez de içim yıkandı adeta… Zaten Alevî-Bektaşî türkülerini dinleyip de mest olmayan var mıdır?

Âşık Mahzûni Şerif, örnek sanatçı ve sorumlu aydın kimliğiyle Türk insanının gönlünde taht kurmuş, sevilen sanatçılar arasında yer almıştır. Onun sanatçı kişiliğinin oluşmasında Pir Sultan Abdal, Âşık Veysel ve Dâvut Sulari’nin etkisi vardır. Mahzûni Şerif için şiir-türkü- derleme bir amaç değil, düşünceleri dile getiren güzel bir araçtır. Önemli olan şiirin vereceği iletidir. Onun eserlerinde sevgi, eşitlik, hoşgörü, bilgisizlikle mücadele, bilime değer verme ve özgürlük temaları ağırlıktadır.

Ve Muhlis Akarsu… Sivas’ta Madımak’ta yakılan aydınlarımızdan biri… Büyük kaybımız… Halk Müziğimizin son lirik ozanı… Aşk ve sevda deyişlerine hâlâ ulaşmak imkânsız. Akarsu'nun aşk üzerine söylediği, feleğe çattığı, gurbete içerlediği, ayrılığa üzüldüğü yüzlerce deyişi var.  Ne güzel söylemiş: “Ey Sevdiğim Sana Şikayetim Var/ Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin…”

Ege Kültür Derneği yönetimini, korodaki eşi dostu, arkadaşları tek tek kutluyorum. Neden mi?

Halk türkülerinin popüler kültür karşısında yok edilmesine, metalaştırılmasına, tarihinden kopartılmasına karşı durmak konusunda kendilerine düşeni yapmaya çalıştıkları için… Oysa bu hepimizin görevi. Hepimizin bildiği gibi TRT eski işlevinden maalesef çok uzakta. Ege Kültür Derneği gibi sivil girişimlere ihtiyaç var. Popüler kültür tehdidine karşı, türkülerin değerine sahip çıkan herkese şükran. Alkış...