GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nuray ÖTGÜNÇ
YAZARLAR
11 Ocak 2012 Çarşamba

Düş’ün

Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz sabah olacak. O zaman olacak.
Öyle derdi annem, ondan ben bir şey istediğimde.
Ve ben o sabahın olmasını dört gözle beklerdim.
 
Uzun süredir o sabahı dört gözle bekliyor benim saf, temiz duygulu Hasan amcamla, Fatma teyzem.
İşsizlik azalacak, köylünün mahsulü değer kazanacak, emeklinin maaşı artacak, ihracat bilmem ne kadar olacak, yoksulluk kalmayacak, gelir düzeyi eşitlenecek.
Daha bir sürü cekler, caklar, cekler…
 
Evet, sabahı beklemek için uyumuşlardı.
Fakat bir daha uyanamadılar
Çünkü uyutuldular.
 
Yıllar yılları kovaladı ve 2012 yılına geldindi.
 
Ama bu süreçte insanlar da düşünemez hale geldi.
İnsanlar düşünemez hale gelince, düşünür gibi görünenlere ihtiyaç duyuldu.
Onlar düşündü, kuklalar konuştu.
Düşünmeyi unutan insanlar da inandı.
Gerçeklik kavramı, alındıkları çemberlerin dışına çıktı.
Yalanlara inanıldı, dünya ise onların çizdiği resimden ibaret sanıldı.
Dahası düşünemeyen kuklalar adam sanıldı.
 
Yine bunlar olurken insanlar bir de bireyselleşti.
Peki, neydi bireysellik?
Kolay yönetilmek.
Birlikte hareket edememek.
Alındığı çemberin içinde oyalanarak, dünyayı sadece kendi sınırları içinde algılamak.
 
Öyle de algıladılar.
Kömürle, makarnayla mutlu oldular.
 
Derken bireysellik mikrobu yayıldıkça yayıldı.
Yayıldıkça yalnızlıklar çoğaldı.
Yalnızlıklar çoğaldıkça duyarlı yanlar yitip gitti.
Duyarlı yanlar yitirilince de her şeyden uzak durulmaya başladı.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dendi.
 
Gerçi bu olup bitenler arasında, halkı bu uykudan uyandırmak isteyenler de oldu.
Ama sonra onlarda birer birer ortadan yok edilip, BAYBAY denildi.
Bir daha konuşmamak üzere susturuldu.
 
Peki, ne anlatmak istemişlerdi?
Sürekli aldıkları tehditlere rağmen, kendi özgürlüklerini riske edip, bu güzel coğrafyanın insanlarına anlatmaya çabaladıkları tehlike neydi? Düşün.
 
Birileri bize "balık hafızalı" deyince nedense alınırız
Ama tarih tekerrürden ibarettir.
 
Oysa bilmeliyiz,
Birer birer koptu mu dallar ana gövdeden, gövde kurumaya mahkum olmuştur çoktan.
 
İşte o zaman iş işten gerçekten geçip gitmiştir.
Ve
 
Artık Bor’un pazarından geçip giden adamın, Niğde’ye sürdüğü eşeğinin ardında bıraktığı izdir.
 
Bilmem anlatabildim mi?