GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
15 Ağustos 2020 Cumartesi

Dört dolara hayat kurtarmak…

Gazetecilikte redaktör-editör olarak çalıştığım 20 yıl öncesine götürdü beni şu pandemi süreci… O kadar çok sağlık sayfası yaptım, onlarca sağlık konulu dizi yaptım ki. Tıp Fakültesi 3. Sınıf öğrencilerinde rastlanan kendine tanı koyma hastalığına bile yakalandım.

Hatta son çalıştığım gazetede yaptığım bir sağlık dizisinin tirajda yüzde 20’lik artış yapması o zamanın yöneticilerini şaşırtmıştı. Nedense. İnternetin yavaş yavaş geliştiği yıllardı, öyle herkesin evinde bilgisayar yok, cebinde akıllı telefon hiç yok. Gazetede doğru bir iş yapıldığında tiraj alınıyor, gazeteler de samimi, kimsenin borazanı değil. Gazeteciler de şimdi arkeolojik buluntu gibi algılanan “meslek ahlakı” ilkelerine sıkı sıkı bağlı. O zaman da salatalıklar yok muydu vardı elbette, doğal olarak elenip gidiyorlardı…

Pandemi başladığından beri o kadar çok yayın okuyoruz, dostlarla paylaşıyoruz, değerli bulduklarımızı bu köşede paylaşıyoruz. Bilgi kirliliği ilk başlardaki “infodemi” boyutunda değil ama aralıksız devam ediyor. Hangi haber doğrudur, hangisi saklamadır, hangisi çarpıtmadır anlamaya, oyuna gelmemeye çalışıyoruz. Güvendiğimiz hekimlerle, eczacı dostlarla konuşuyoruz, kılı kırk yararak bu köşede meramımızı anlatmaya çalışıyoruz.

Ailemiz için geçerli gördüğümüz her şeyi okurlarla paylaşmayı da görev biliyoruz. 20 sene öncesinde sağlık haberciliğinin sorumluluğunu hissediyoruz özetle… Bu sağlık işleri pek fenadır bilirsiniz, bir yandan yüzüne bakmaya kıyamadığımız gerçek hekimler, sağlık savaşçıları, öte yandan yüzüne bakmaya tenezzül etmeyeceğimiz paragöz, dolargöz, eurogöz tıp diplomalı şahıslar. Sağlık kapitalizmine yenik düşmemiş, pandemi sürecinde onlarca can kaybetmiş gerçek hekimlere, hiç kıvırmadan sağlık kurumlarındaki görevlerini aşkla, cesaretle, insan olmanın verdiği onurla sürdüren doktorlarımıza bir selam daha çakıp bugünkü mevzumuza gelelim…

Son yazımızda dile getirdiğimiz gibi sonu 13 ile biten zatürree aşısını ailecek olduktan sonra kendi aramızda da “Grip Aşısını” tartışmaya başladık.

Ben bugüne kadar Hindistan, Afrika seyahatleri öncesinde zorunlu seyahat aşıları dışında hiç aşı olmadım. Matah bir şeymiş gibi de “bugüne kadar grip-mrip aşısı olmadım” dedim durdum. Ama şimdi işler değişti. Yaklaşan sonbahar öncesinde aşı işini bir daha gözden geçirmek gerek…

Bütün dünyanın sorduğu soru net: Sonbahar ve kış aylarında COVID-19 ile birlikte grip olacak mı? 14 Ağustos 2020 (dün) ABD Centers For Disease Control- Prevention (CDC) (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri) bir bildiri yayımlayarak yaklaşan sonbahar öncesinde grip aşısı konusunda uyarılarda bulundu. Dünya Sağlık Örgütü’ne malum nedenlerle güvenimi yitirmiş olmama rağmen bu merkezin açıklamalarını önemsiyorum.

Bildiriden aktarmak istediğim mevzular var: Sonbahar ve kış aylarında ne olacağını kesin olarak söylemek mümkün olmasa da, CDC muhtemelen grip virüslerinin ve COVID-19'a neden olan virüsün her ikisinin de yayılacağına inanıyor. Bu bağlamda grip aşısı yaptırmak her zamankinden daha önemli olacak.

Elbette grip aşısı yaptırmak COVID-19'a karşı koruma sağlamaz, ancak grip aşısının diğer birçok önemli faydası vardır. Grip aşılarının grip hastalığına bağlı olarak hastaneye yatma ve ölüm riskini azalttığı iddia edilir, artık inanmak gerek. CDC’nin “Bu sonbaharda grip aşısı yaptırmak, yalnızca grip riskinizi azaltmak için değil, aynı zamanda potansiyel olarak kıt olan sağlık bakım kaynaklarını korumaya yardımcı olmak için her zamankinden daha önemli olacaktır” fikrine ise tamamen katılıyorum…

Önemli bir soru da “aynı anda grip ve COVID-19 olunabilir mi?”

Evet. Grip, diğer solunum yolu hastalıkları ve aynı zamanda COVID-19 olabilir. Sağlık uzmanları hala bunun ne kadar yaygın olabileceğini araştırıyor. Grip ve COVID-19'un bazı semptomları benzer ve yalnızca semptomlara dayanarak aralarındaki farkı anlamak kolay değil.

Önemli bir soru da şu: 2020-2021 grip aşıları hangi virüslere karşı koruyacak?

Cevabı şöyle: Pek çok farklı grip virüsü vardır ve bunlar sürekli değişiyor. ABD’de grip aşılarının bileşimi her yıl gözden geçirilir ve dolaşımdaki grip virüsleriyle eşleşmesi için gerektiği şekilde güncellenir. Grip aşıları, araştırmaların en yaygın olacağını öne sürdüğü üç veya dört virüse (aşıya bağlı olarak) karşı koruma sağlar. CDC daha sonra üç ve dört bileşenli yumurta bazlı aşılar önermiş. Bu sezonun grip aşıları, Amerika Birleşik Devletleri'nde dolaşması beklenen virüslerle daha iyi eşleşecek şekilde güncellenmiş.

CDC Aşı zamanlamasını şöyle açıklamış: Temmuz veya Ağustos aylarında aşı olmak, özellikle yaşlı insanlar için, grip mevsiminin ilerleyen dönemlerinde grip enfeksiyonuna karşı korumanın azalması olasılığı nedeniyle çok erkendir. Eylül ve Ekim aşı olmak için iyi zamanlardır. Bununla birlikte, grip virüsleri dolaşımda olduğu sürece aşılama, Ocak ayında veya daha sonra bile devam etmelidir.

Peki grip aşısı bulabilecek miyiz? En değerli ve en zor soru bu. Bu yıl Astra Zeneca, CSL Limited, Glaxo Smith Kline, Mylan, Novartis ve Sanofi Pasteur…

Bakalım Sağlık Bakanlığı bu şirketlerin hangisinin Türkiye’de yaygın olarak grip aşısı satmasına izin verecek. Bu arada hemen yazayım bu aşının fiyatı dünyada 4 dolar. Dört USD. Türkiye’de kaça gider bilinmez.

Bu aşıyı bulursanız alın. Avrupa ülkelerinden gelecek eş dost akraba varsa onlara da ısmarlayın. Ben Fransa’dan Pastör Enstitüsü’nün aşısından getirtmeye çalışacağım. Aşıyı bulursanız buzdolaplarında saklayın ve Eylül sonu Ekim başı gibi yaptırın derim. Ben bulursam öyle yaptıracağım.