GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
20 Eylül 2017 Çarşamba

Dijital Kültür de kalıcıdır Özdemir Abi…

Bizim memleketin pek umurunda değil ama Almanya’nın domino ettiği bir anlayışla bütün dünya Sanayi 4.0 ve “Yapay Zeka” yı konuşuyor… Aslında dünya 21. Yüzyıla ya da yeni binyıla, yaşamın her alanını etkileyen çok büyük dönüşümlerle girdi. Bu dönüşümlerin yarattığı kavram ve değerler, toplumları, dünyaya yeniden ve farklı bakmak durumunda bıraktı…Artık hayatımız dijitalleşti… Dijital kültür, kültürün bir parçası olarak yerini aldı.

Önce kavramlarda anlaşalım… Dijital Kültürün nasıl oluştuğunu Tanol Türkoğlu kardeşim şöyle anlatmış: Birincisi mevcut kültürel ögeleri dijitalleştirerek. Buna dijitalizasyon deniyor. Örneğin kitaplar taranarak e-kitap haline getiriliyor. Tablolar dijital fotoğraf makineleri ile fotoğraflanarak dijital ortama aktarılıyor. Ses kayıtları, müzik eserleri vb benzer şekilde dijtial cihazlar kullanılarak dijitalleştirilebiliyor.

Bir de dijital olarak “doğan” kültürel ögeler var. Örneğin cep telefonunuzla bir selfie çekip bunu bir sosyal medya sitesinde paylaşırsanız, o fotoğraf ve paylaşımı bütünüyle dijital bir dünyada doğmuş ve yerini almış oluyor…

Ülkeler arasındaki uzaklıkları ortadan kaldıran, sağladığı etkili ve hızlı iletişimle toplumları evrensel değerler sisteminde buluşturan, katılımı ve paylaşımı artıran bilgi toplumu düzeyine ulaşmak, günümüzde insanlığın ortak amacı… Bizim memleketteki akıllı telefon sayısına bakarsak, bütün dünyayı solladık. Ama o telefonu hangi aklın kullandığı çok önemli…

***
Peki “sosyal medya”?… Çok takdir ettiğim çağdaş edebiyat adamlarından biri olan Özdemir İnce’nin İzmir’deki söyleşisine gidemedim, İzmir dışındaydım. Gitseydim, tartışmak isterdim, çünkü Özdemir İnce “Kalıcı olan sosyal medya değil kitaptır” demiş…

Haber şöyle: Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “İzmir Uluslararası Edebiyat Festivali” kapılarını 2. kez araladı. “Edebiyat barıştırır” temalı festivalin “Onur Konuğu” Özdemir İnce, gençlerdeki okuma oranlarının düşüklüğüne ve kendilerini ifade etme biçimi olarak sosyal medyaya yönelmelerine değinerek, “Tüm bunlar geçicidir. Kalıcı olan kitaptır. Bir gün bunu kendileri de anlayacak. Varlıklarını ifade etmek için birçok nedene sahip olmaları gerekecek. Bunun tek yolu da resimdir, operadır, spordur, danstır, sanattır” dedi.

Ah keşke öyle olabilseydi. Şu anda dünyanın en büyük kitap satıcısının 2016 rakamlarına göre kağıt kitap satışı yüzde 50, dijital kitap satışı yüzde 50…

Elbette internetin ancak bir alt kümesini oluşturan sosyal medya da hal böyle olunca dijital kültüre eşitlenemez. Sosyal medya da ancak dijital kültürün içinde bir öge, dijital bir platformun (internet) bir parçasıdır.

Ama Özdemir Abimizin ve eski kuşağın anlayamadığı şu…  “Dijitalleşme” eşitsizliği ortadan kaldırmak için önemli bir araç… Nasıl mı? Cevabı yine Türkoğlu kardeşimde: “İnternet gibi dijital bir platform, örneğin çok ünlü bir fotoğrafçının eserlerini dünyaya sunmanın yanı sıra yeni bir fotoğraf sanatçısının da sesini duyurmasına yardımcı olur. Bir başka deyişle internet gibi dijital platformlar “seçkin”ler ile “sıradan”ların yanyana yürümesine yardımcı olur. Bireyin kimliğinden ziyade eserinin ön plana çıkmasını sağlar. Hatta bu öyle bir hal alabilir ki “sıradan” olan “seçkin”ler sınıfına terfi edebilir. Dijital platformda binlerce kişi tarafından okunan yazarların kitaplarının on binlerce basılarak piyasaya sürülmesi buna güzel bir örnek.

Bugün geldiğimiz noktada internet gibi dijital platformların üç temel özelliği vardır. Çoklu ortam (multimedya), etkileşimlilik ve sanallık. Dijital platformlarda sabit metin, resim, video vb tüm medyaları içiçe bulmak mümkündür.”

Bilgi, sınır tanımayan bir olgudur. Bilginin üretilmesi, yayılması ve paylaşılması, ülkelerin, geleceğe güçlü biçimde ulaşabilmeleri yönünden büyük önem taşımaktadır.

 Bilgi toplumu durumuna gelebilmek ve gelişmenin sürekliliğini sağlamak, evrensel bilgi ve teknoloji üretimiyle olanaklıdır. 

Eskiden bilge olmak daha zordu. Şimdi “digital bilgeler” var… Kültürün dijitalleşmesinin nihai hedefi nedir? Kültür, malum “yetiş(tir)mek” ile ilgili. Buradan yola çıkılırsa dijital kültürün de bireyi yetiştirerek “dijital bilge” haline getirebileceği söylenebilir. Kişi nasıl dijital bilge olur?

Aynen eski bilgelerin olduğu gibi yani, “Bilgiye erişip, doğrusunu yanlıştan ayırabilip, doğru bilgiyi kullanıp, bir değer yaratarak. Bir değer yaratmak! Örneğin bir problem çözmek, örneğin bir yenilik, buluş yapmak, örneğin yaşamın bir alanında kaliteyi artırmak!”

Özdemir İnce; şu dediklerime itiraz etmez herhalde: Toplum olarak yenilikçi düşüncelere yönelmek, bilimi ve bilimsel düşünceyi her alanda yaşama geçirerek üretime dönüştürmek, en önemlisi de yurttaşlarımıza bilginin, araştırmanın ve sorgulamanın, aydınlık bir geleceğe ulaşmanın tek yolu olduğunu göstermek zorundayız.

 

Sosyal medya da, dijital kültür de kalıcıdır Özdemir Abi…