GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
9 Mart 2020 Pazartesi

Daha güzeline hiç sahip olmadık

Cumhuriyet’in getirdiklerini iflah olmaz bir kibirle eleştirenler, Putin’in kapısında Menemen testisi gibi dizildiklerinde, umarım işlerin nereye vardığını düşünme imkânı bulmuşlardır.

Kanımca, 96 yıllık Cumhuriyet geleneğine sahip çıkmanın zaruretinin bilincine varmak için başka derslere ihtiyacımız kalmadı.

Yıkılan İmparatorluk bakiyesini derleyip toplayıp yokluk ve imkânsızlıklara rağmen Cumhuriyet’i kuran Atatürk ve arkadaşlarına saygı duymak için çok fazla nedenimiz var.

Hele bütün hoyratlığımıza, bütün değer bilmezliğimize rağmen Cumhuriyet elan ayakta ise…

Cumhuriyet’in kimliğiyle kavgalı İslamcılar ve Kürt milliyetçileri, o cehennemden bir devlet çıkaranları düşman bellemenin ucuzluğu içinde kin ekiyor husumet biçiyor.

Oysa eksik olan her ne ise tamamlamaktır üstümüze düşen görev ve sorumluluk; yıkmaya teşne olmak, çok tehlikeli bir ruh halini işaret ediyor.

Bu topraklarda hepimiz kültürümüzün getirdiklerini yaşıyoruz. Daha fazlası da mümkündür. Ne ki silahlara davranmadan...

Bir devlete her kim silah çekiyorsa, bunun olağan sonuçlarına katlanmasını da bilmeli. Toplumsal muhalefeti şiddet sarmalına çekmek isteyenlere kapımız kapalı olmalı.

Devlet ne denli kötü yönetiliyor olursa olsun, biz yurttaşların görevi, demokratik yolları işleterek toplumsal taleplerin karşılık bulmasını sağlamaktır.

Devleti insan haklarına dayalı bir yapıya kavuşturmak için mücadele, çok daha anlamlıdır.

Trakya ve Anadolu toprakları üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, sahip olduğumuz en iyi şeydir. Ve unutulmamalı ki gidecek başka yerimiz yok.

Nihayetinde, bu topraklar üzerinde bir arada yaşamak için uzlaşma aramak ve yeni bir toplumsal mutabakat yapmak zorundayız.

Bizleri bir arada tutan mutabakatı nasıl bozduysak öylece yeniden yapacağız.

Türkçe konuşmayı ve Türk kimliğine sahip olmayı nerdeyse bir kusur gibi görmeyi alışkanlık haline getirenlere ve bunu faşizm diye yaftalayanlara rağmen, islamcı rejim özlemiyle yanıp tutuşanlara rağmen; bu ülkede hayatı yeniden güvenli kılmak için mücadele edeceğiz.  Cumhuriyet’in getirdiklerinin üstüne koyarak insani durumumuzu daha yukarılara çekeceğiz.

Yıkıcı bir öfkeyle her şeye saldırmak yerine, yurttaşlık hukukunu derinleştirerek ve yaşam koşullarını iyileştirerek barış içinde bir arada yaşamak mümkündür.

Atatürk ve arkadaşları, o cehennemden, modern ve laik bir Cumhuriyet kurarak çıkmıştı.

Bize düşen, yeni Dünya düzeninde, Cumhuriyet’i gelecek kuşaklara taşıyacak değişimi başlatmaktır.