GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
29 Ekim 2020 Perşembe

Cumhuriyetçi demokrasi için…

Cumhuriyet Bayramı bir süredir toplumda birleştirici bir gün olmaktan ziyade, kutuplaşmanın malzemelerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Şüphesiz iktidarın bunda payı çok yüksek…

Eksiği ile fazlası ile başarısı ve başarısızlıkları ile Cumhuriyet, Türkiye’nin modernleşme projesidir… Oysa ki, AKP ve ardından yerleşen Tek Adam iktidarı, post modern dönemin koşulları ve zihinsel ikliminden beslenip, premodern yapılara dayanan ve ülkenin rotasını değiştirme yönünde bir proje yürütmektedir…

Bunu hisseden ve bundan rahatsız olan modern kesimler ise, Cumhuriyet ve Atatürk’e eskisinden daha fazla bağlılık göstermekte ve hatta bu kavramları kutsar hale gelmektedirler. Bu da sosyal psikolojik açıdan, tehdit algısı ile açıklamak mümkün belki…

***

Ancak hem iktidarın ayrıştırıcı uygulamaları ve mesajları ve hem de bu tehdit algısı karşısında modern kesimlerin içine girdiği tutum, Cumhuriyet’i ortak bağ olmaktan uzaklaştırıyor… İktidarın yelkenine rüzgar taşıyan kesimler için Cumhuriyet, bazı inanç ve etnik kimliklerini dışlayan bir proje olarak algılanırken, bunun karşısındakiler için ise yaygın olarak içi boş hamaset malzemesine dönüştürülebiliyor... Toplumun bazı kesimleri tehdit algısı içinde düşmanlaştırılabiliyor…

Dikkat ederseniz, Cumhuriyetçi cephenin politikacılarının kahir ekseriyeti, bunu bir modernleşme projesi olarak algılamaktan ziyade Atatürk’ün savaş kahramanlığıyla ve Osmanlı’ya son vermesi ile öne çıkarmayı tercih ediyorlar…

Bunlar doğru ama asıl itibarıyla Cumhuriyet/modernleşme, yeni bir toplum inşasıdır… Kurtuluş Savaşı zaferinin komutanı olması, kurtarıcı misyonunu taşımasından Atatürk, güç almıştır. Ancak Kurtuluş Savaşı sırasında görüş ve anlayış birliği içinde olduğu arkadaşlarından bir kısmı ile savaş sonrası ayrı düşmüştür. Yani kurtuluş için görüş birliği içinde olduklarının bir kısmı ile kuruluş konusunda ters düşebilmiştir…

***

Kurtuluş Savaşı halen ve doğal olarak toplumun ortak harcı olan kutsallardan biridir ancak aynı şeyi Cumhuriyet için söyleyemiyorsak, bunu tartışmamız lazım... Asıl itibarıyla Cumhuriyet, bir yurttaşlar topluluğu olarak eşitleyici bir projedir… Modernleştirici kurumların yerleşmesi ile bazı premodern oluşumların zayıflaması veya ortadan kalkması da bu işin doğası gereğidir…

Yine de Cumhuriyet, zaman içinde ilerleyerek ve düzeltmeler yaparak bütünleştirici bir proje olabilirdi. Ancak karşıtları ve taraftarlarının kendi cemaatlerine/komünitesine dönerek avantaj sağladığı uygulamalar, Cumhuriyet’in bu yönünü zayıflattı…

***

Kentleşmeden, yerel yönetimlere ve siyasi partilerden dernekleşmelere kadar herkesin kendine bir komünite seçtiği bir ortam ayrıştırıcıdır. Cumhuriyet’in yurttaşlık ve dolayısıyla eşitlik üzerinden bütünleştirici gücüne dönmek veya yeniden inşa etmek için farklı bir siyaset ve dil gerekir…

Bir süredir komüniteci/cemaatçi demokrasiye hapsolduk. Bunun ayrıştırıcı tüm etkilerini yaşadık... Artık siyaset Cumhuriyetçi demokrasiye odaklanmalıdır…