GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Serdar DEĞİRMENCİ
YAZARLAR
28 Ekim 2017 Cumartesi

Cumhuriyet

“ Benim en büyük eserim cumhuriyettir.” diyen Atatürk’ün bize bıraktığı en büyük miras, Türkiye Cumhuriyeti ve bu cumhuriyetin ortaya çıkardığı temel anlayış, temel zihniyettir. Yıllar içinde olgunlaşarak gelişen bu temel değerler, çağı paylaşmayı hedef alan bir modernleşme modelidir.

Atatürk ; yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden yeni bir devlet yaratmıştır. Ülkesinin kalkınması için, henüz millet olma aşamasına gelmemiş bir cemaatler topluluğunu milli bilince kavuşturmuş, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı önüne hedef koyan bir anlayışla büyük bir mücadeleyi başarıyla gerçekleştirmiş dahi bir liderdir...

*

Cumhuriyet:

10 yıllık bir dönem içinde hukuku değiştirmiştir.

Yepyeni bir anlayışla, yepyeni kavramlara dayalı bir hukuk sistemi kurmuştur. Aile Hukuku, Miras Hukuku, Özel Hukuk, Ticaret Hukuku değişmiştir.

Kılık- kıyafet değişmiştir.

Alfabe değişmiş, Latin Harflerine geçilmiştir.

Eğitimde devrim yapılmış, medrese eğitiminden, milli eğitime geçilmiş, eğitimde birlik bütünlük sağlanmıştır.

Cumhuriyetle birlikte kadının toplumdaki yeri değişmiş, kadın hukuki ve siyasi eşitliğe kavuşmuştur.

Kültürüyle, sanatıyla, yepyeni bir anlayışla, sistematik bir şekilde, bilinçli olarak yeni bir Türkiye yaratılmış, laiklik ilkesi hayata geçmiştir.

“ Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.” anlayışıyla,saltanat ve hilafet kaldırılmış,mili iradeye dayalı bir egemenlik  anlayışı getirilmiştir.

Onu n için ünlü İngiliz Tarhçi  Arnold  Toyme;

“ Bizim batılıların 500 senede, ta Rönesans’tan itibaren başlayıp yarattığımız uygarlık değerlerini, kurumlarını, Mustafa Kemal 4-5 senede gerçekleştirdi.” demiştir.

Bu yüzden cumhuriyet projesi; bir toplumu, bir tarihi, değiştirme, yenileme amacıyla gerçekleştirilmiş dünyanın en iddialı projelerinden biridir.

*

Cumhuriyet:

1923 yılından başlayarak millileştirme politikası izlemiş, kapitülasyonları kaldırmış, yabancı işletmeleri teker teker satın almıştır.Demiryolları- tramvay işletmeleri,tütün işletmeleri başta olmak üzere, yabancıların ellerindeki her şey millileştirilmiştir.

Sanayileşme çabalarına öncelik verilmiş, başta demir- çelik olmak üzere, çimento ve dokuma sanayinin temelleri atılmıştır. Şeker fabrikaları, Sümerbank,Paşabahçe Şişe Cam Fabrikaları kurulmuştur.

Türkiye 1933-1938 yılları arasında, Sovyetler Birliği’nden sonra ikinci % yıllık kalkınma Planını uygulamış ve 4 yılda hedeflerine ulaşan bir ülke haline gelmiştir. 0-1 oranında değişen enflasyonla, % 8 kalkınma hızını yakalamıştır.

1939- 1945 yılları  arasındaki 2. Dünya Savaşının meydana getirdiği ekonomik zorluklar ve yıkımlara rağmen, Genç Cumhuriyet 1950 yılına kadar yabancı şirketleri millileştirmiş, devrimleri yapmış, Osmanlı’nı borçlarını ödemiş, 280 milyon dolar birikmiş bir döviz rezervi ve 16 ton altınla borçsuz bir Türkiye; iç ve dış sorunlarını büyük ölçüde çözmüş, çok partili demokrasiye geçmiş huzurlu bir ülke bırakmıştır.

Bugün ise bankalar, haberleşme, otoyollar, köprüler,limanlar,barajlar,tekel,elektrik,rafineriler, demir-çelik fabrikaları hepsi özelleştirme adı altında satılmıştır. Yer altı ve yerüstü bütün kaynaklarımız elden gitmiştir. Milli olan , adının başında Türk kelimesi olan hiç bir şey elimizde kalmamıştır.Adeta yeniden Osmanlı’nın son günlerine dönülmüştür.

Bankaların %60’ı, borsanın %71’i yabancıların eline geçmiştir.

Her şey satılıp elden gitmesine rağmen borcumuz azalmamış, artarak 500 milyar doları aşmıştır.

*

Son anayasa değişikliği yeni bir rejimin habercisidir. Bu yüzden Cumhuriyet ve cumhuriyetin bize kazandırdığı bütün değerler tehlike altındadır.

Cumhuriyeti kurtarmak, kurmaktan zor değildir… Gün; Her günkünden daha çok cumhuriyete ve onu yarattığı değerlere sahip çıkma günüdür…  

Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun…