GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
7 Temmuz 2017 Cuma

Çöp'ten siyaset!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun  “çevre konusunda yapamadığım tek şey” dediği bir mesele bu. Hatta ilçenin belediye başkanını yerel seçim öncesinde yaptığı hamle ile değiştirdi ama o ilçeye kuramadığı bir tesis o…İzmir çevre konusunda yaptığı yatırımlarla bırakın Türkiye’de ön planda olmayı Dünya’da dikkat çekti.  Dünya Bankası (IFC) hazırladığı videoda yatırım ve kredi temini gerekçelerinde bile bu konuyu işledi.  Ve başkanın “yapamadım, tamamlayamadım” diyerek her fırsatta üzerine bastığı Katı Atık Bertaraf Tesisi yeniden tartışılıyor şu günlerde. Gerekçesi ise “bilirkişi” raporu…

Gelin meseleyi birlikte inceleyelim!

Başkanlığının ilk dönemlerinden itibaren çöp sorununa kafa yoran Kocaoğlu’nun yeni-teknolojik tesis hamleleri hep başarısızlıkla sonuçlandı. Torbalı Taşkesik’te ‘halk’ ayaklandı, Bornova’da dönemin belediye başkanı ‘olmaz’ dedi. Menderes’te halen görevde olan belediye başkanı tesis alanı olarak düşünülen yeri “köpek bakım merkezi ve çiftlik” diyerek Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan izin aldı. Büyükşehir hamlesinin altını boşalttı, arkadan dolaştı. Menemen’de yerel idare halk ile birlikte karşı çıktı. Ve daha birçok yer günün koşullarının da getirdiği nedenlerle ret edildi. Çünkü belediye bürokrasisi meseleyi “sessiz ve derinden” götürmeyi tercih etti. Uzlaşı, tartışma, meseleyi iyi anlatma gibi kavramlar biraz ötelendi. Çünkü çöp-atık konusu halkın gözünde kötü, olumsuz bir şeydi. Kimse evinin önünün kirlenmesini, çevresinde çöp tesislerinin kurulmasını istemiyordu. Herkes “bana gelmesin de kime giderse gitsin” mantığında hareket etti.

Bugün gelinen noktada İzmir’in yükünü Çiğli’nin Harmandalı semti çekiyor. Eski belediye yeni mahalle Harmandalı sakinleri zaman zaman isyan ediyor, yol kesiyor. Belediyeye “artık bizi bu eziyetten kurtar” diyor. Bir yanda yasal sınırları dolduran, kapasitesi artık taşan, yangın çıkan, patlama, heyelan riski bulunan Harmandalı’ndan çıkış yolu arayan belediye yönetimi Karşıyaka Yamanlar’da Kuzey Bölgesi Atık Değerlendirme ve Bertaraf Tesisi Projesi geliştirdi. Tartışmalara neden olsa da kararından vazgeçmeyen Kocaoğlu ve ekibi buraya tesisi kurmakta kararlı. Halen de o niyet devam ediyor.

Konuyla ilgili İzmir Valiliği Mahalli Çevre Kurulu'nun "Karşıyaka Yamanlar'da kurulması planlanan Kuzey Bölgesi Atık Değerlendirme ve Bertaraf Tesisi Projesi ile ilgili yer seçiminin uygun olduğuna" ilişkin kararın iptali için açılan dava ise sürüyor. Tam altı yıl önce hazırlıklarına başlanan bölgeyle ilgili yerel seçimlerden hemen sonra dava açıldı. Konunun muhatapları ise valilik ve büyükşehir olarak kayıtlara geçti.

Ve davanın görüldüğü 5. İdare Mahkemesi konuyla ilgili rapor yazmak üzere bilirkişi görevlendirdi. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Cemil Sofuoğlu, Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gültekin Tarcan, Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Altun, Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünsal Gemici, Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Öğretim Görevlisi Dr. Ahmet Soysal’dan oluşan bilirkişi heyeti bölgede inceleme sonrasında geniş bir rapor hazırladı. Ve raporunu mahkemeye sundu. Bilirkişilerin dikkat çeken tespitleri var. Birincisi bölgede su kaynaklarının yoğun olduğuna vurgu yapılırken tesis için “susuzlaştırma projesi” yapılması talep ediliyor. Yine bir hidroloji raporunun alınması gerektiğinin altı çizilirken su kaynaklarının kirlenme riski üzerinde durulmuş.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ise Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Görkem Akıncı ve Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nuri Azbar’dan aldığı bilimsel raporlar var. Bu rapor bilirkişilerin tam tersinde bir tespit yapmış. Onlar da mahkemeye sunulmuş.  Türkiye’nin sayılı bu konudaki uzmanlarından birisi olan Akıncı’nın ilginç tespitleri var. Akıncı, bilirkişi heyetinde “katı atık uzmanının olmadığını” raporuna yazmış. Yine yasa ve yönetmeliklerin yanlış yorumlandığını, evsel atık yerine tehlikeli atık yönetmeliğinin baz alındığını anlatmış. Ve bilirkişi raporunda imzası bulunanların birçok maddi ve bilimsel hatalı görüş bildirdiğini dile getirmiş.

İşte tam da burada dananın kuyruğu geçtiğimiz günlerde koptu. Kocaoğlu’nun mahkemeye sunduğu uzman görüşü hamlesi sonrasında mahkeme ek bilirkişi raporu istedi. İstenilen rapor da kaleme alınıp gereken yerlere iletilmiş. Tam bir “savaş ilanı” olan bu raporda bilimsel değerlendirme dışında uzmanların, yani kendisini “bilirkişi” olarak ifade edenlerin savaşı var. Hem de çok kanlı bir savaş. Kısaca mesele artık İzmir’in sorunu olmaktan çıkıp üniversite hocalarının neredeyse birbirlerine hakaret eden, aşağılayan “tatmin raporuna” dönüşmüş durumda…

Tartışmaya konu olan susuzlaştırma projesine imza atan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Alper Baba ve Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Güvenç Çelebi’nin çalışanı olduğu MSC Jeoteknik Sondajcılık İnşaat Mühendislik Sanayi Ticaret Limited Şirketi bilirkişi heyeti tarafından ağır bir dille eleştiriliyor.  Bu arada belediyenin yüklü miktarda para verdiği bu raporda imzası bulunanların kim olduğu net ve ortada. Susuzlaştırma projesinin çalışmalarının yapıldığı sırada alınan numunelerin ve bölgedeki örneklemelerin yaz sıcağında, kurak mevsimde suyun en az olduğu dönemde yapılması da ilginç!

Bu arada belediye ve valiliğe dava açıp süreci kilitleyenler arasında Avukatlar Murat Fatih Ülkü, Senih Özay, Enis Dinçeroğlu gibi isimlerin yanında Yasin Yıldırım, Mehmet Cemal Doğan ve Esma Karadoğan Ünlü gibi isimler yer alıyor.

Her açıdan bakıldığında içinden çıkılamaz bir hal alan, her geçen gün uzayan çöp ve katı atık bertaraf meselesi İzmir’in önünde çözülmesi gereken büyük bir mesele olarak duruyor.  Kocaoğlu’nun “izin verin yapayım” diyerek kamuoyuna yalvardığı bu proje ne zaman hayata geçer bilinmez ama bilinen tek gerçek var ki o da İzmir’in enerjisinin “kavga ve uzlaşmazlık” kavramlarına harcanması. Bilirkişilerin “ben daha iyi bilirim” mantığıyla kavga ettiği, kenti idare edenlerin “bize sorulmadı” dediği bu konunun bir an önce çözülmesi gerekiyor.

Çünkü Avrupalı bu işi çoktan çözmüş. Mesela İsveç, komşusu Norveç, İngiltere ve İtalya gibi birçok Avrupa ülkesinden çöp ithal ediyor. Bırakın kendi işini halletmeyi başkasının çöplüğünde ötüyor!