GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
19 Ağustos 2019 Pazartesi

Ciğerlerimizi yakan sorular

Son yıllarda hiçbir olaya bu kadar üzülmedim. İzmir’in büyük bir oksijen kaynağı, köyler, köy evleri, besicilik yapanların hayvanları, arı kovanları, onbinlerce arı, üzüm bağları, yaban hayatı, hayvanlar yakıldı… O eşsiz manzara artık kapkara!

Evet, İzmir’in ciğerleri yakıldı. Bakın yandı demiyorum, aynı anda 6 yerden birden başlayan yangının insan eliyle gerçekleştiğinden hiç kuşkum yok.

Bu yangınları çıkaranlar kimlerdir?

"Bir paranın nereden geldiğini görmek istiyorsan, nereye gittiğine bak" diye bir söz var. İşte orman yangınlarında, imar aflarında bana birisi “Kim yaptı?” diye sorduğunda bu sözü söylerim. Parayı kim alıyorsa suçlu odur.

O zaman birinci sorum: Tamamen yanan Demircili koyunda ve Kuşçular/ Altınköy arasında, Gümüldür ve Kesre’de son dönemde arsa toplayanlar kimlerdir?

Urla, Seferihisar, Menderes belediyeleri bunları tespit edip kamuoyuna açıklamalıdır.

***

İzmir’in yanı sıra Bodrum’da da kalan son yeşil alanlardan biri olan Mumcular’da çıkan yangınların, Kaz Dağlarında Fazıl Say’ın konseri ile aynı gün çıkması tesadüf mü?

Bir deli soru daha var aklımda. Son yangın alanlarından biri olan Efemçukuru’nda yıllardır altın çıkarılmaya çalışılıyor. Ve yöre köylüsünün ağzından düşmeyen laf, “bizim buraların tamamında toprağın içinde altın var.” Acaba diyorum, birileri “Ağaçları Kazdağlarındaki gibi kesersek İzmirliler ayaklanır. Hazır rüzgar da var en iyisi yakalım” demiş olabilir mi?

Yangın bölgelerinin altı gerçekten altın kaynıyorsa zamanlama manidar değil mi? Bunu yaşayan görecek…

***

Başka meseleler de var.

Cumhuriyet Gazetesi’nden Tuncay Mollaveisoğlu, AKP Hükümeti döneminde yangınlara müdahale işinin Türk Hava Kurumundan alınıp (THK ) özel bir şirkete verilmesi, yangın söndürmede şirkete saat başına garanti ücret ödenmesi, THK kurumunun yangına müdahale edilmemesi konularını gündeme getirmişti. Ne oldu bu işler?

Bunun üzerine Eski Türk Hava Kurumu (THK) Başkanı Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, son dönemde artan orman yangınlarının neden söndürülemediği ile ilgili bir açıklama yaptı ve şu önemli detayı hatırlatmıştı:

"Çam yangınlarına helikopter ile müdahale etmenin yanlış olduğuna dikkat çekerek bakanlık ile anlaşmalı şirketleri işaret etti. Çam yangınlarında uçak yerine helikopter kullanıldığı takdirde helikopterin pervanesinin yarattığı rüzgar yanan çam kozalaklarını çok uzaklara fırlattığı için oralarda da yangın başlar ve yangın söndürülemez. Ayrıca yangın çıkan yerde ısınan hava yukarıya yükselir ve rüzgar şiddetlenir. Yıllar önce ben Türk Hava Kurumu (THK) Genel Başkanı iken bir yılda 165 orman yangınına anında müdahale ettiğimiz için daha başlangıçta yangın söndürüldü. Bu durum Orman Bakanlığıyla anlaşmalı helikopterle yangın söndüren şirketleri rahatsız etti. Çünkü o şirketler yabancı ülkelerin helikopterlerinden yararlanıyor ve yangın çıkıpta uçtuklarında daha fazla para kazanıyorlardı."

***

Bu meselenin imar afları ile de ilgisi var elbette.

Çok değil üç hafta önce okuduk Buca Belediyesi kaynaklı şu haberi: “İmar Barışı” isimli yağma yasasından yararlanmak isteyen fırsatçıların Kırıklar Köyü Delioğlan mevkiinde yaklaşık 40 dönüm ormanı yok ettiği ortaya çıktı. Buca Belediyesi hazineye kayıtlı orman arazisi üzerinde inşa edilen 50 yapıyı yıktı. Yağmacıların ağaçları teker teker yok ederek, konut arazisine dönüştürdüğü alanı İzmir Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yeniden ağaçlandırılacak.

***

KİŞİSEL BİR NOT:  Önce eşimin ardından benim yaşadığım ortopedik sağlık problemleri nedeniyle mesaj gönderen tüm dostlara teşekkürler. Ben de yaklaşık bir aydır bu nedenle yazı yazamıyordum. Halen iki bileğimde de iyileşme sürüyor. Yazılara da başladık çok şükür