GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
29 Mayıs 2020 Cuma

Çeşme’de rant oyunları

Biz sıradan yurttaşlar olarak ülkede olup bitenleri, görünenler ve söylenenler üzerinden anlamaya ve yorumlamaya çalışırız. Oysaki çoğu zaman gerçek, görünenin arkasındadır.

Bir süredir İzmir gündeminde önemli bir yer tutan Çeşme Projesinin, aslında Yarımada’daki geniş hazine arazilerini satarak hazineye yani iktidara aktarmak olduğunu biliyorduk. Çünkü bu iktidarın tarzı bu.

Tarım, sanayi ve turizmi reel olarak desteklemek ve geliştirmek yerine inşaat, bayındırlık ve hazine arazilerini paraya dönüştürme. Bunlar çoğu zaman istihdam, bazen refah artışı ve bazen de turizm tanımları süsleri ile örtülmektedir.

Çeşme olayı da böyle aslında. Pazarlanması düşünülen milyonlarca metre karelik alanda orman, mera ve nitelikli tarım alanları var. Bölge planları ve koruma kararları var. Ama bunlar bu iktidar için bir teferruat ve hukuk ayak bağı.

Çeşme’de Turizm Bakanı ve Belediye başkanlarının da katıldığı toplantıdan sonra uzman meslek odaları adına yapılan açıklama çok çarpıcıydı. Bu toplantıda uzman meslek odaları adına bulunan arkadaşlar, söz konusu projenin (hazine arazilerini satıp, turizm amaçlı imara açmak) hem şehircilik ve planlama ilkelerine hem de çevre yönetimi kurallarına uyan hiçbir yanı bulunmadığını duyurdular. Meslek namusları gereği, bu konunun takipçisi olacaklarını vurguladılar.

Proje kapsamı alanındaki oransal olarak az miktarda arazinin kamulaştırılmasından vaz geçilmişti. Önemli olan büyük fotoğraftı. Kaldı ki, daha önce bu alanda havaalanı yapılacağı bilgisine sahip olan iktidara yakın sermaye grupları buradan epeyce arazi kapatmışlardı bile.

Saray’a yakın olanlardan Zorlu ve Medikal Park’ın bu işin içinde olduğunu EgedeSonsöz, bağlantıları ile haber yapınca öğrendik ki, aslında burada asıl proje sahibi bu gruplarmış, hatta Arap sermayesi ile ilk bağlantıyı da bunlar kurmuş. Turizm Bakanlığına götürülen bu projeye Turizm Bakanı sahip çıkınca ölçek bir hayli büyüyor. Arap sermayesi ile ilişkiler de bozuluyor ve şimdi yeni model aranıyor.

Dikkat ederseniz, buradan arazi kapatan sermaye grupları, kamulaştırmaya karşı sessiz kalmış ve dava da açmamıştı. O iş, belli ki bizim görmediğimiz alanda halledilen konular. Nitekim kamulaştırma kararından üç aşamada vaz geçilince, kamulaştırma iptali davaları düşmüş oldu.

Ama asıl dava kamulaştırma değil, özelleştirme davasıydı ve o henüz çözümlenmiş değil. Meslek Odaları ve bir grup yurttaş tarafından açılan dava, sadece mahkemede değil, sivil mücadele alanında da sürecek.