GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
14 Ocak 2021 Perşembe

Cahil kime denir?

Bugün, yeryüzünde yaşamın sonunu hazırlayan uygarlığı ve sistem kuran aklı savunan her insan görece cahildir.

Ve insanlığın kahir çoğunluğu bu cehaletle hemhaldir.

Uygarlığı sürdürülebilir kılan sistemlerin sürgit başarılı olması, sistemin öngördüğü kurumlarda insanın eğitilmesiyle mümkün oldu.

Ailede ve okulda eğitim, öğrenme süreçlerinde bireyin aldığı formasyon; üretim ilişkilerinin belirlediği toplumsal gelişme normlarıyla mütecanistir.

Kalkınma, gelişme, ilerleme gibi kavramlara odaklanan toplumsal yaşamda bütün değerler, insanın uygarlık yolunda bir Amok koşucusuna dönüştüğü koşullarla mütecanistir.

Bilgi, disiplin, bilim, sanat, bilim insanı, aydın, sosyal sınıflar, demokrasi, hukuk, birey, kitlesel üretim ve tüketim, uzman, öğretmen, okul, işyeri, kariyer, hiyerarşi... Bu olgu, kavram ve terimlerin hepsi de gelişme, kalkınma, ilerlemeye dayalı olarak işleyen yok edici sistemin sürgit yaşamasına odaklıdır.

Sistemlerin zannedildiği gibi “insanlık bekası” için bir değer taşımadığı, aksine, insan varlığını tehdit ettiği gerçeği ortaya çıktığından beri, insanlık en karamsar zamanlarını yaşıyor.

İnsan yaşamı, sistem kuran aklın idealize ettiği gelişme ve ilerleme sonucu, yok oluşun sınırına geldi.

İnsanlık, bu kadar kritik bir süreçte var oluş ile yok oluş arasında gerilip kalmışken, elan uygarlık referansıyla konuşanların gerçek cehaleti temsil ettiğini düşünüyorum.

Bu durumda;

Ülkeyi her seviyede yöneten takım elbiseli, diplomalı adamlar ve eşdeğeri kadınlar, cahildir. “Bilim yapıyoruz” diye ahkam kesen bilim insanları, cahildir.

Önünde diz çöktüğümüz bilim, bir puttur.

“Keşifler ve icatlar” diye yere göğe sığdıramadıklarımızın, yüksek teknoloji diye önünde secdeye vardıklarımızın aslında “celladımız” olduğunu yeni fark ediyoruz.

Okul denen toplama kamplarına doluşturulup beyni yıkanan çocuklar, meğer cehaletle donatılıyormuş.

Doğal hayatın dile getirdiği itiraz, uygarlığın gerçek cehalet olduğunu, söylüyor.

Uygarlık kurup yeryüzüne hükmetmeye yeltenen insanlık yolun sonunda...

Yüzlerce yıldır değişime direnen köylüler haklı çıktı. Kent yaşamının boyunduruğunda dejenere edilen köylerin, kırsal yaşamın tükenişi, belki de bu büyük trajedinin başladığı yerdi…

Okumuş, bilgili, uygar insanların, “cahil” dediklerine özür borcu var…

Fakat bu saatten sonra neye yarar!