Kasım Gülek, Amerikancıydı. Amerika’nın CHP içinde birinci dereceden temsilcisi…
Yıllarca CHP’nin Genel sekreterliğini yaptı.
Eli kanlı örgütün lideri Fetullah Gülen’ ile de ilişkisi de belliydi Gülek’in.
Tanıştıran oydu CIA ile Gülen’i…
Hatta Gülek’in cenaze nemazını da Gülen kıldırmıştı.
Hiç de öyle devrimci, solcu, emekçi, sosyalist veya komonist(!) değildi Gülek.
Bildiğin sömürge valisi edasında, liberal kapitalist bir tipti…
Türkiye’deki solla arası hep iyi oldu ABD’nin.
Hatta bu konuda biz bile yanıldık. Yıllarca solun arkasında SSCB var sanıyorduk. Meğer ikili oynamışlar. Önce ABD sonra SSCB varmış. Neyse.
Biz “Ne Amerika, Ne Rusya Ne Çin; Herşey Türk’e Göre, Türk Tarafından, Türk İçin!” derken, Bizim solcular “Hem ABD, Hem SSCB; Yaşasın Beynelminel Ülke” diyormuş meğer…
Gerçi Rahmetli Ecevit de çok severdi bu Amerikancı klikleri…
Evet evet, Karaoğlan’dan bahsediyorum, Halkçı Ecevit’ten!…
Hatta bir röportajında şu anda sol tarafından muteber sayılan bir gazetecinin “Fetullah Gülen'e neden muhabbetiniz var?” sorusuna merhum Ecevit, “Sayın Gülen sağ olsunlar, partimize sürekli maddi katkılar yapıp seçim kampanyamıza destek olurlar. Ben sayın Gülen'in kanundışı bir işini ne gördüm ne de duydum”diyerek cevap vermişti. Bu söyleşi de yayınlanmıştır.
***
Şimdi de değişen bir şey yok CHP’de!
Monşer Ünal Çeviköz de aynı kıvamda bir siyasi seyir sergiliyor.
Ama hemen, CHP’nin son kurultayında Ünal Çeviköz’ü liste dışı bırakan millicileri kutlamak istiyorum.
Bütün CHP’liler dekötü değil yani.
Hatta CHP ulusalcı, yerli ve Atamızın partisidir diye oy veren insanlar hiç değil. Birçok insandan daha milliyetçi, daha vatanperver ve ahlaklıdırlar da… Laf yok!
Ama CHP üst yönetimine söylenecek çok söz var!
Bu noktada Monşer Çeviköz’ e dikkat edelim lütfen.
Liste dışı kalsa da Kılıcdaroğlu tarafından “danışman kadrosuyla” görevlendirilen bu adama dikkat!
Monşer Çeviköz Alman Marshall Vakfında tertip edilen bir toplantıda nasıl bir ABD Mandacısı olduğunu bizzat kürsüden dile getirmiş. İzlemiş ve okumuşsunuzdur.
Biden’i alelacele Türkiye’de göreve çağıran Monşer Çeviköz, şayet iktidara gelirlerse dişimizden tırnağımızdan artırarak kendi hava sahamızı korumak için sanın aldığımız S-400’leri kullanmayacaklarmış. Bunun sözünü de vermiş.
Bu tam manasıyla “mandacı aşkıdır”.
Oysa Türk Milleti Ulu Ceddim Mustafa Kemal liderliğinde“Manda ve Himaye Kabul Edilemez” diye 100 yıl önce yemin etmişti. (Ünal Çeviköz’ün bunu kavrayabilmesi elbette düşünülemez).
MonşerÜnal’ın bu aşkı elbette karşılıksız değil. Biden daha aylar önce “Türkiye’deki muhalefeti desteklemek gerektiğini vurgulamıştı.”…
Ne diyelim: “Tencere yuvarlandı kapağını buldu; kadim aşk neşvü nema buldu…”
Burada bırakmak istiyorum ama bir iki kelam daha edeyim.
Dikkat ediniz ki monşerin konferansında konuştuğu Mashall Vakıfı bir “Alman Vakfıdır!”
Alman Vakıfları dendiğinde de benim aklıma katledilen onurlu insan Prof. Necip Hamlemitoğlu geliyor… (Rahmete garkolsun).
Bir de Vakfın ismi, Marshall… Yaşı ileri olanlar bu isimli ABD yardımlarını ve dönemi çok iyi hatırlar.
***
Bu arada gündemimizi hemen hemen aynı konuyla işgal eden bir de İP’te yaşananlar var…
Tevüllütü CHP kadar eski olmasa bile ABD Mandacılığında hayli mahir bir parti, İP…
Konu FETÖ…
Tartışıyorlar haftalardır. İhraçlar, disiplinler, kavgalar ve gürültüler…
“İP’in içinde FETÖ var mı yok mu? Himaye görüyorlar mı? Parti içinde FETÖ’nün eli var mı?”
Pes doğrusu.
Partinin Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın Bey bunu size isim vererek anlattı. Kalemle anlattı, görüntüyle anlattı, röportajla anlattı… Hem de yıllar önce… Niye hala tartışıyorsunuz ki?