GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
26 Mart 2019 Salı

Bu şehirde ‘İzmirce’ konuşulur!

“Seni Seviyorum!”

Dünyanın en güzel “iki kelimesi” ile kurulan cümledir!

Gerisi…

Laf-ü güzaftır!

Bir cinsi latif sizin gözlerinize bakarak…

Bu iki kelimeyi tek cümlede birleştirip, söyledi mi?

Ayağınız yerden kesilir…

Kalbiniz yerinden fırlayacakmış gibi çarpar…

Avuçlarınızın içi terlemeye başlar…

Hatta tansiyonunuz varsa…

O meret bile üst katlara koşar adım fırlar…

***

İngilizce’de, “I Love You” aynı işi görür…

Patates ile büyüyen Alman Hans bile…

“İch liebe dich” diyen kızın peşinden koşmaya başlar...

Arap coğrafyasındaki karşılığı, “Ene uhibbuke”dır…

Aşk kenti Paris’te mesela, “Je t’aime” dudaklardan düşmez…

Japonca’da biraz meşakkatli ama…

“Watashi wa anata o aishite iru…” diyebilirsiniz…

Merak etmeyin; aynı işi görüyor…

***

Bi’de “İzmirce” diye lisan(!) var!

Her yerde geçmiyor; bu kadim kente mahsus…

Mucidi ise, İYİ Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu

Çok özel bir politikacıdır…

Sözünü dudaktan, gözünü budaktan esirgemez…

İyi hatiptir, 10 numara entelektüeldir…

İzmir’i “siyaseten” çözmüştür!
Diyor ki, Foça’da Aziz Kocaoğlu ile birlikte seçim turunda:

“Vatandaşlar arasında kutuplaştırma olmasın; siyasette (İzmirce) konuşulsun…”

Beş-altı yıl önce de bi’kez söylemişti, bu beylik sözü…

Altına imzamı atarım…

Çünkü…

Özellikle İzmir’de…

Seçime “beş kala” kutuplaşma artıyor…

O kutuplaşma yüzünden…

Kararsız seçmen sayısı bile…

Ne yazık ki, “makul” seviyeye düşmüyor!

***

Tam 17 yıldır AK Parti’nin önde gelen isimleri…

Hep aynı cümle ile bu kadim kente seslendiler…

Nedir o?

“Biz İzmir’e kendimizi anlatamadık!”

Bu lafın nazikçe örtülü meali şu:

“Biz kendimizi anlattık ama İzmirli bizi anlamadı!”

Geçersiz bir söz…

Hatta, aklımızla dalga geçmek gibi bi’şi…

Şükürler olsun ki…

Aradaki farkı ilk fark eden, Nihat Zeybekci oldu…

Ne dedi, aday olur olmaz?

“Bizi anlamadılar diye bir mazereti İzmirli’nin üzerine atmak benim tarzım değil…”

Daha da ileri gitti…

Şöyle dedi:

“Hatalarımızdan belki biri şu: İzmir'i AK Partili yapmak gibi bir deneme yerine AK Parti'yi İzmirli yapmamız lazım… İdeolojik bir duvar örülmeye çalışıldı… Bizim İzmir’de ideolojik duvarın öteki tarafına geçmemiz lazım…”

Peki, bu nasıl olacak?

Çok basit..

“İzmirce konuşarak…”

Zeybekci, bunu başardı…

***

Nasıl öğrenilecek İzmirce konuşmak?

Yaşayarak olacak…

Önce İzmir’e gönül vereceksin…

Ayrıca kararlılıkla diyeceksin ki:

“Arkadaş, mahallenin en güzel kızına talibim…”

Bunu yaparken kimseden tırsmayacaksın…

Bu kentin menfaatlerini savunacaksın…

Bu şehirde yüreğinle yaşayacaksın…

İzmir’de çıkmaz sokağa girsen bile…

Denizden gelen “koku”dan yolunu bulabileceğini bileceksin…

Bi’süre sonra…

“Gidiyom / geliyom” demeye başlasan bile kendine gülmeyeceksin!

Mesela…

Biz İzmirliler…

Hiçbir yere vaktinde gitmeyiz…

Tiyatroda üçüncü zil çalar, perde açılırken içeri dalarız…

Sen yapabilir misin?

Yine mesela…

Elektrik, su veya doğalgaz, fark etmez…

Banka talimatlı filan değilse…

Her faturayı cezalı öderiz…

Bizimle yaşayarak başarabilirsin ancak…

***

İzmir özgürlükler kentidir…

Başka yerde olsa, aval aval bakarlar…

Alsancak’ta, Sevinç’in önünde veya…

Otobüs durağında…

İki gencin öpüşmesine biz arkamızı döneriz…

İstanbul’da otobüste mini etek giydi diye kızı hastanelik ettiler…

Farkımız bu işte…

***

Başkalarını bilmem, “turist” olabilirler ama…

Belki de İzmir’in en çekici yanı…

“Kadınsı bir şehir” oluşudur…

Farkına varacaksın, durumu kavrayacaksın!

Eli maşalı olduğunu bileceksin…

Sezen Aksu’nun ifadesi ile…

İzmir’in kızları…

“Dişidir, anadır, efedir gidinin tatlı huysuzları…

Savaşta da, aşk’ta da esaslıdır kadın duruşları…”

Demek ki…

İzmir’in kadınları ile…

İzmirce konuşmayı beceremezsen eğer…

Delikanlıyım diye dolaşmanın manası var mı?

***

Mesela…

Fi tarihinde İzmir’in suyu için arsenikli yaygarası kopardılar…

Ne yaptı İzmirli?

“Biz arseniği sek içeriz” dedi, çıktı işin içinden…

Damarımıza basanı affetmeyiz!

***

Din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmadan…

Bizimle aynı mahallede yaşayan…

İzmir’in suyunu içen herkesle “cankuş” oluruz!

Meydan okumayı çok severiz…

Bi’kavga görsek maazallah…

Dalarız gözümüzü kırpmadan mazlumun safında!

***

Bunları yaparsan zati…

“İzmirce’yi sökmüşsün” demektir…

Geriye ne kalıyor?

İzmir’de siyasetin üslubuna dikkat etmek kalıyor…

Özellikle de…

Siyasi liderlerin!

Onlar “İzmirce”yi öğrenmek istemiyor olabilirler…

Ne de olsa Ankara’da yaşıyorlar…

Ama…

İzmir’in vekillerinin, il başkanlarının, ilçe teşkilatlarına yön verenlerin…

Farkında olmasalar da…

“Isırır gibi konuşarak…”

Ateşe benzin dökmelerine…

Gerek var mı?

Nokta!

 

Sonsöz: “Ey dilim! Sen benim hem servetimsin hem felaketim… Beni bahtiyar eden de sensin, berbat eden de… / Hz. Mevlana…”