GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
25 Mayıs 2019 Cumartesi

Böyle bir ses bin yılda bir gelir…

Olten Sanat’ın sezon kapanış konserinde değil koltuklarda, balkonlarda koridrolarda bile oturacak yer yoktu…  Fazıl Say’ın keşfedip İbrahim Yazıcı’ya emanet ettiği ses telleri normal insandan üç kat uzun olan Cem Adrian’ı her konserde biraz daha iyi olan Olten Filarmoni’nin eşliğinde dinlemeye gelmiştik yüzlerce sanatseverle birlikte…

Cem Adrian’ın 6 yıldır takipteyim. Şu aralar İzmir’e “ateş almaya” uğruyorum ama o gece iyi ki her şeyden vazgeçip bu konsere gitmişim…

Müzikte sınırları, tarzları, kuralları dışlayan, kendini sadece “özgür bir müzisyen” olarak tanımlayan Cem Adrian, muhteşem bir sezon finali için Olten Filarmoni Orkestrası ile buluştu ve halk türkülerimize getirdiği yorumla hayranlarının boşuna onu seçmediğini ortaya koydu.

Röportajlarından birinde şöyle demiş Cem Adrian: “Artık gerçekten ses tellerimden konuşmak istemiyorum! Çok büyük bir şey kırdım hayatımda. Bir ses canavarı olarak çıktım meydana. Fazıl Say beni keşfettiğinde, oğlunu över gibi övdü herkese. Bu bana inanılmaz sorumluluk yükledi. İlk albümde ve konserlerde çok büyük stres yaşadım. Sonra dedim ki ikinci albümde, bunu yapmayacağım. Ya world music’e yoğunlaşacaktım ya da edebiyat yapacaktım bugünkü gibi. Edebiyat yapmayı seçtim özgür müzik yapmak istiyordum”

Belki de Cem Adrian’ı bu kadar çekici kılan Şef İbrahim Yazıcı’nın deyimi ile “Dünyaya böyle bir ses bin yılda bir gelir. Tam 7 oktavlık ses”  oluşu kadar sahnede edebiyat yapıyor olması.

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki konser uzun süre akıllardan çıkmayacak. Önce sahneye Fatma Olten çıktı. O pozitif enerjisini hepimize yansıttı.

Türküleri geleneksel formatında dinlemeyi seven biriyken, Cem Adrian ile bu zevkimin de değiştiğini gördüm. Çok özel bir sesten, kendine özgü harika bir yorumla dinlediğimiz türkülerin tadı damağımızda kaldı... Hem teknik, hem üslup olarak, diyebilirim ki, mükemmeldi Olten Filarmoni eşliğinde verdiği konser. Gözlerinizi kapattığınızda, bazen, türküyü sanki bir kadın sesinden dinliyormuş, nakarat bölümünde de kocaman bir koro soliste eşlik ediyormuş gibi hissediyorsunuz. Hem bas, hem tenor, hem soprano tınısında sesleri, aynı kişiden aynı türküde duyuyorsunuz. Son derece lezzetli, olağanüstü zengin bir müzik ziyafeti...

Olten Filarmoni Orkestrası 2018-2019 sezon kapanış konserini süsleyen önemli bir iş de Fatma Olten’in hayali olduğunu öğrendiğimiz filarmonik bir orkestra eşliğinde halk danslarının sahneye konmasıydı. Hele bisteki Damat Halayı ve halaya eşlik eden yüzlerce insan… Unutulmaz…

Biz Kültür ve Lezzet Yolcusu dostlarımızla çıkışta Saygun’un anıtı önünde Fatma Olten’i alkışladık ama onun sahnede söylediği gibi alkışı bütün Olten Sanat Ailesi hak ediyor…

****

BBC’de okudum,  İtalya'da yapılan bir araştırma, sanat ve estetiğin stres seviyesini düşürerek sağlığa iyi geldiğini ortaya koymuş. Bologna Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre sanat eserlerine bakmak, stres hormonu olarak bilinen kortizol seviyesini yüzde 60 oranında düşürebiliyormuş.

Araştırmacılar, yüksek kortizol seviyesinin depresyondan gastrite kadar psikolojik ve fiziksel birçok rahatsızlıkla bağlantılı olduğunu vurgulamışlar.

Projeyi yöneten Profesör Grossi, "Sanatın terapi amaçlı kullanımı yeni bir şey değil. Ama burada önemli olan, ilk kez kültürün sağlık üzerindeki olumlu etkisini somut olarak ölçmüş olmamız" diyor…

Böyle güzel reçete her yerde bulunmaz

Ne kadar şanslıyım Olten Filarmoni eşliğinde Cem Adrian dinledim, damat halayında tempo tuttum. Gelecek sezonun heyecanla bekliyorum şimdi…