GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
24 Mayıs 2020 Pazar

Biyoçeşitlilik neden bu kadar önemli, anladınız mı?

22 Mayıs Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü bu yıl pandemi salgını günlerine denk geldi. Sürdürülebilir dünya için doğal yaşam çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesini teşvik amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde her yıl 22 Mayıs, “Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik” günü olarak kutlanıyor.

Şimdi biraz önümüzdeki yıl yani 2021'de yürürlüğe girecek olan AB Biyoçeşitlilik Stratejisi hakkında konuşalım. Bu dünya daha çok pandemi görür, hepsi gelir geçer ama bu konunun değeri azalmaz…

AB Biyoçeşitlilik Stratejisi, Avrupa Birliği'nde biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetlerinin kaybını durdurmayı amaçlayan bir Avrupa Politikası… Doğayı koruyarak ve restore ederek, biyoçeşitlilik kaybının ana itici güçlerini ele alarak, dönüştürücü değişimi mümkün kılarak ve dünyada öncülük ederek biyolojik çeşitlilik kriziyle mücadele etmek için dönüştürücü ve bütüncül bir yaklaşım önerir.

Bu Strateji, Avrupa Parlamentosu ve Üye Devletlerin onaylanmasından sonra 2021'de yürürlüğe girecek ve 2030'a kadar yürürlükte kalacak.

Slow Food hareketi zaten Dünya Biyoçeşitlilik Vakfı’nı bu amaçla yıllar önce kurdu. Dünyanın her yerindeki slow food gönüllüleri gibi biz de başta Ark Of Taste olmak üzere bu vakfın tüm projelerine destek vermeye çalışıyoruz.

Şimdi diyebilirsiniz ki, “Neden bir biyolojik çeşitlilik stratejisine ihtiyacımız var ve bunun gıda ile ne ilgisi var?”

İşte cevabı: Avrupa Birliği, sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda sıklıkla bir öncü olarak görülmesine rağmen, önceki Biyoçeşitlilik Stratejisi birçok hedefinde başarısız olmuştur. AB, tarım ve orman ekosistemleri için kötüleşen topraklarında biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak için üst düzey siyasi taahhüt ve politika tutarlılığından yoksundu. Biyoçeşitlilik kaybı, şu anda yok olma riski altında olduğu düşünülen 1 milyon türle gezegeni rahatsız eden en büyük çevresel tehditlerden biri olduğundan, AB şimdi biyolojik çeşitliliğin korunması için yol açmalı ve politikalara öncülük etmelidir.

Doğrudan insan eylemlerinden kaynaklanan biyoçeşitlilik kaybının ana nedenleri şunlar: Arazi kullanımı değişikliği, iklim değişikliği, kirlilik, doğal kaynak kullanımı ve sömürü ve istilacı türler.

Biyoçeşitlilik kaybı sadece vahşi türleri değil, aynı zamanda tarım türlerinin 10.000 yıl önce doğumundan bu yana yavaş yavaş ve sürekli olarak gıda üretmek için evcilleştirilen hayvan ırkları ve bitki çeşitlerini de içerir. FAO tahminlerine göre, tarımsal ürün çeşitlerinin yüzde 75'i kayboldu ve dünyadaki gıdaların dörtte üçü sadece 12 bitki ve beş hayvan türünden geliyor.

Avrupa Yeşil Anlaşması diye bir uluslararası belge var. Çoğu zaman, tüm AB stratejilerinin ve AB politikalarının ne anlama geldiğini ve günlük yaşamımızı nasıl etkilediğini anlamak zor olabiliyor. İnsan anlayamadığı zaman endişelenmiyor… Halbuki endişelenme zamanlarından geçiyoruz.

Bu strateji, Avrupa Yeşil Anlaşması'nın bir parçası olarak yeni kurulan (Aralık 2019) Avrupa Komisyonu tarafından geliştirildi. Üye Devletler ve Avrupa Parlamentosu, Biyolojik Çeşitlilik Konvansiyonunun 15. Konferansı öncesinde (2020 sonbaharı için planlanan ve 2021'e ertelenen biyolojik çeşitliliğin korunması ve restorasyonu için küresel bir çerçeve geliştirmek üzere) stratejiyi onaylayacaklar. Büyük ihtimalle.

Bu politikanın en büyük başarısı, biyolojik çeşitliliğin sadece korunan alanlar üzerinden değil, aynı zamanda tüm sektörlerin taahhütlere dahil edilmesiyle geri kazanılması gerektiğinin kabulünden geçiyor.

Neler hedefleniyor? AB'nin tarım arazilerinin en az yüzde 25'inin 2030 yılına kadar organik olması ve tarımsal uygulamalara doğal süreçleri ve ekolojik prensibi getirme potansiyeli nedeniyle agroekolojinin teşvik edilmesi gerekecektir. Tüm arazilerin en az yüzde 30'unun ve denizin yüzde 30'unun korunan alanlar olması gerekecektir (şu anda sırasıyla yüzde 26 ve yüzde 11)

Kimyasal pestisitlerin kullanım ve riskinin 2030'a kadar yüzde 50 azaltılması hedefleniyor.

AB kentsel yeşil alanları gibi hassas alanlarda hiçbir kimyasal böcek ilacı kullanılmayacak.

Gönüllüsü olduğumuz Slow Food, Biyoçeşitlilik Stratejisinin çevreyi, çiftçileri ve sağlığımızı koruma fırsatı olduğuna inanıyor. Slow Food, Stratejinin yıllardır kampanya yürüttüğümüz sorulardan biri olan agrobiyoçeşitliliğin temel değerini tanımasından özellikle memnun.

İçinden geçtiğimiz pandemi günlerinin kuşkusuz en büyük yararlarından biri tarımın öneminin kavranması oldu. Umalım ki biyoçeşitliliğin önemi de anlaşılsın…